İlk derece mahkemesi tarafından; "...Dava haczedilmezlik şikayeti olup süresinde açılmıştır. Davacı Ziraat Bankası Elmadağ Şubesinde hesabın davacı belediyenin havuz hesabına ait bir para olduğunu, haczedilemeyeceğine ileri sürmüş ise de Yargıtayın istikrar kazanmış kararlarında borçlu belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması, haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edileceği belirtilmiş ayrıca banka hesabının incelenmesi bilirkişi marifetiyle istenmiş hükme elverişli görülen bilirkişi raporunda söz konusu hesabın havuz hesabı olmadığını beyan etmiş..." gerekçesi ile "şikayetin reddine" karar verilmiştir....
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı ve rehnettiği taşınırı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için bu ipotek ve rehnin mesken kredisi, esnaf kredisi ve zirai kredi gibi zorunlu ipotek ve rehinlerden olması gerekir. Borçlunun serbest iradesiyle kurduğu ipotek ve rehinler daha sonra bu taşınır ve taşınmazla ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek veya rehin konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle veya rehinle yükümlü bulunmayan taşınmaz veya taşınır hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir. Hacze konu 34 XX 123 plakalı traktörün araç takyidat kaydına göre, 21/05/2020 tarihli 6815 yevmiye nolu işlem ile Al-Trak Traktör Motorlu Araçlar ..Ltd....
İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Öte yandan İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz haczinin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir haciz olup borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza ilk haczin 20.10.2009 tarihinde konduğu, hacze ilişkin İİK 103. madde davetiyesinin borçluya 23.12.2099 tarihinde tebliğ edildiği, daha sonra alacaklının talebi üzerine taşınmaz üzerine 14.02.2014 tarihinde yeniden haciz konulduğu ve bu hacze dair borçluya herhangi bir tebligat yapılmadığı, borçlunun haczi bu taşınmaza ilişkin kıymet takdir raporu tebliğ tarihinden (14.05.2014) daha evvel öğrendiği iddia edilmediği gibi, öğrendiği yönünde yazılı bir belgenin de mevcut olmadığı görülmektedir....
İİK'nun 82. maddesinin birinci fıkrasının 12. bendi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanun'un 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte haciz işlemi tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerse, öncelikli olarak haciz işlemi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi, usulsüz olduğunun saptanması ve borçlunun, haczi öğrenme tarihine göre 7 gün içinde meskeniyet şikayetinde bulunduğunun anlaşılması durumunda işin esasının incelenmesi gerekir. O halde, mahkemece, yukarıdaki açıklama doğrultusunda inceleme yapılması gerekirken, “103 davetiyesinin” usulsüz tebliğ edildiğine dair ayrı bir şikayet davası açılmadığı gerekçesiyle şikayetin süre aşımından reddi isabetsizdir....
Mahkemece haczedilmezlik şikayeti kabul edilmiş ancak İcra veznesine giren paraların iadesi talebinin reddine karar verilmiş olup sonuç olarak kısmen kabul ve kısmen ret kararı yerindedir. Böylece talebin kısmen kabul gereği Mahkemece, borçlu yargılamada kendisini vekille temsil ettirdiği için lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti takdiri ve yargılama giderlerinin paylaştırılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m. 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 16.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 82/12. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, şikayet konusu taşınmaza 15.03.2016 tarihinde yeniden haciz konulduğu ve şikayetçi borçlunun bu haczi öğrendiğine ilişkin herhangi bir belgenin dosyada bulunmadığı görüldüğünden 05.04.2016 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Her ne kadar, şikayetçi borçluya 10.02.2016 tarihinde 103 davetiyesi, 04.04.2016 tarihinde kıymet takdir raporu tebliğ olunmuş ise de, bu tebliğlerin 28.01.2016 tarihli hacze ilişkin oldukları anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, 28.01.2016 tarihli hacze ilişkin yapılan ve 10.02.2016 tarihinde tebliğ edilen 103 davetiyesi tebliğ tarihinin esas alınarak şikayetin süreden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : İİK'nun 82/12. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında 02.12.2015 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında "borçlu ... hazır, bilgi verildi, anladım dedi, işleme geçildi" ibaresi yazılı ise de, tutanakta borçlunun imzası olmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair bir kayıt da mevcut değildir....
İİK'nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 12. bendinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, meskeniyet şikayetine konu taşınmazın tapu kaydına 02.09.2013 tarihinde haciz şerhi işlendiği, mahcuz taşınmaza ilişkin örnek 22 davet kağıdığının borçluya 01.10.2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun bu tarihte haczi öğrendiği halde 7 günlük şikayet süresinden sonra meskeniyet şikayetini 30.12.2013 tarihinde yaptığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece, şikayetin süresinde yapılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetsiz ise de; sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Şikayetçinin temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...
Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliği belirlenmelidir. Tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı tartışmasızdır. Ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabı söz konusu olacaktır....
Maddede açıkça haczedilmezlik için vergi, resim, harç geliri olma ya da "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşullarının kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir paranın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir. Bu konuda ispat yükü ise borçluya düşmektedir. Bir diğer anlatımla, haczedilen paraların vergi, resim, harç geliri olduğunu ya da fiilen kamu hizmetinde kullanıldığını borçlu belediye ispatlamalıdır. Aksi halde şikayetin reddi gerekecektir. Haczedilmezlik şikayetine konu edilenin banka hesabı olması durumunda ise hesaptaki paraların niteliği belirlenmelidir. Tamamının haczi kabil olmayan paralardan oluşması halinde haczinin kabil olmayacağı tartışmasızdır. Ancak hesapta haczi kabil paraların da bulunması, bir diğer ifade ile haczi mümkün olmayan paralarla haczi kabil paraların aynı hesaba yatırılarak karıştırılması durumunda, havuz hesabı söz konusu olacaktır....