Somut olayda, Mahkemece, kısa kararda; ''1-Haczedilmezlik şikayeti yönünden taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine, 2-İstihkak davası yönünden davalı vekilinin yetkisizlik itirazının kabulü ile; kararın kesinleşmesine müteakiben iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın yetkili Antalya İcra Hukuk Mahkemesi'ne gönderilmesine, 3-İstihkak davasının niteliği gereği şikayet davasından farklı usul ve esasa tabi olduğundan bu dosyadan tefrikine'' biçiminde hüküm tesis edilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda, kısa karara aykırı ve eksik olarak sadece ''Haczedilmezlik şikayeti yönünden davanın taraf sıfatı yokluğundan davanın reddine'' şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durum karşısında, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılmaması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. 2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, cevap dilekçesini tekrarla, bilirkişi raporuna karşı verdikleri 01/02/2022 ve 27/04/2022 tarihli itiraz dilekçelerinin ele alınmadığını, davacı adına kayıtlı tüm taşınmazların kayıtları incelendiğinde, başta Yatağan Vergi Dairesine ait kamu hacizleri olmakla birlikte, muhtelif dosyalardan muhtelif tarihlerde haciz şerhleri ve T.C. Ziraat Bankası lehine ipotek şerhleri bulunduğunu, bu açıdan bakıldığında ilgili taşınmazlar ile davacının gerek kendi rızasıyla borç altına girdiğini, gerekse taşınmazların başkaca cebri haciz şerhlerine maruz kaldığını belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 82/1- 4,12. maddelerine dayalı haczedilmezlik şikayetine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.03.2012 tarih ve 2010/467 E., 2012/80 K. sayılı ilamının incelenmesinde, mahkemece davanın; kamulaştırmasız el atma tazminatı ve ecri misil alacağına yönelik olarak kabul edildiği, sözkonusu ilamın ecri misil alacağına yönelik kısmının takibe konulduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle anılan yasal düzenlemenin olayda uygulanma yeri yoktur. Bir diğer anlatımla takibe konu edilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat alacağı olmadığından, borçlu belediye, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunamaz. Bu durumda mahkemece, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesine göre incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hacizlerin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 06.03.2012 tarih ve 2010/467 E., 2012/80 K. sayılı ilamının incelenmesinde, mahkemece davanın; kamulaştırmasız el atma tazminatı ve ecri misil alacağına yönelik olarak kabul edildiği, sözkonusu ilamın ecri misil alacağına yönelik kısmının takibe konulduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle anılan yasal düzenlemenin olayda uygulanma yeri yoktur. Bir diğer anlatımla takibe konu edilen kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat alacağı olmadığından, borçlu belediye, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun geçici 6. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunamaz. Bu durumda mahkemece, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin 5393 Sayılı Yasanın 15/son maddesine göre incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hacizlerin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Somut olayda; takibe konu ilamdaki bağımsız bölüm ile dava konusu bağımsız bölümün aynı olduğu görülmektedir. Bu nedenle borcun şikayete konu taşınmazın bedelinden doğduğu, katılma payı alacağına ilişkin olduğundan İİK 82/son maddesi uyarınca borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması mümkün olmayıp, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı kanıtlara, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere göre; istinaf başvurusuna konu uyuşmazlığın mahkemece doğru olarak nitelendirilerek hukuk kurallarının somut olaya doğru uygulandığı, bu bakımdan inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, kararın gerekçesinin yerinde olduğu ve yargılama evrelerinde kamu düzenine aykırılık oluşturacak bir ihlal bulunmadığı gözetildiğinde, yerinde bulunmayan davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Bu maddeye göre haczedilmezlik şikayetinin kabul edilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Öte yandan borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının tespiti halinde bu durum haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. İİK'nun 18. maddesinde, ''Aksine hüküm bulunmayan hallerde İcra Mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir...'' düzenlemesi mevcuttur....
Bu maddeye göre haczedilmezlik şikayetinin kabul edilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkisi bulunmamaktadır. Öte yandan borçlu Belediyece haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılmasının tespiti halinde bu durum haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmelidir. İİK'nun 18. maddesinde, ''Aksine hüküm bulunmayan hallerde İcra Mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasını ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir...'' düzenlemesi mevcuttur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı asil istinaf dilekçesinde özetle; yapmış olduğu başvuruda süre aşımının söz konusu olmadığını, gerekli inceleme ve araştırmanını yapılmadan karar verildiğini, 24/03/2021 tarihinde muhtarlığa bırakılan tebligatı 25/03/2021 tarihinde muhtarlıktan aldığını, aynı gün icra dairesine yasal itirazını sunduğunu, 30/03/2021 tarihinde hukuk mahkemesinde dava açtığını, dava harcı eksiğini 31/03/2021 tarihinde tamamladığını, herhangi bir süre aşımının söz konusu olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İİK.nun 82/12 maddesine dayalı haczedilmezlik şikayeti, İİK.nun 16/1 maddesine göre 7 günlük süreye tabidir. İstanbul 25....
İcra Müdürlüğünün 2018/13746 E sayılı icra takip dosyası ile alacaklı-davalı tarafından davacı müvekkiline karşı 4- 5 örnek icra takibi başlatıldığını ve müvekkiline ait İzmir İli, Güzelbahçe İlçesi, Karamanderesi Mah. 1666 Ada, 1 Parselde kayıtlı 33 numaralı bağımsız bölüm taşınmaz üzerine haciz işlemi uygulandığını, akabinde icra müdürlüğü tarafından 103 davetiyesi gönderildiğini, haciz işleminin müvekkilinin meskeni olan taşınmaza uygulanmış olup kaldırılmasını teminen iş bu meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunduklarını beyanla meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinin kabulüne, dava konusu İzmir İli, Güzelbahçe İlçesi, Karamanderesi Mah. 1666 ada, 1 parselde kayıtlı 33 numaralı bağımsız bölüm taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
(her ne kadar bilirkişi raporunda haline münasip ev bedeli belirlenirken kentin daha mütevazi semtlerinden araştırma yapılmadığı görülmekte ise de, bu araştırmanın yapılması halinde haline münasip ev bedelinin daha fazla çıkma ihtimali bulunmadığından ve davacı tarafça da yargılama aşamasında bilirkişi raporuna itiraz edilmediğinden, bu noksanlığın sonuca etkisi bulunmadığı kanaatine varılmıştır) Yine, takibe konu ilamın haksız işgal tazminatına ilişkin olması, taşınmazın bedeline ilişkin olmaması sebebiyle İİK'nın 82/2 maddesindeki haczedilmezlik şikayetine engel durumun bulunmadığı, bunun yanında salt kanuni ipotek hakkının bulunmasının ve taşınmazın bir kısmının dükkan olarak kullanılmasının da haczedilmezlik şikayetine engel olmadığı hususları da göz önüne alındığında, dava tarihi itibariyle şikayetin kısmen kabulü şartlarının oluştuğu sonucuna varıldığından, yargılama giderlerinden tarafların yarı yarıya sorumlu olması gerektiği tespit edilmiştir....