in üyesi bulunduğu kooparatif aidatlarını bizzat ödediği halde 93 ada 111 ve 925 ada 4 parsel sayılı taşınmazların eşi ... adına tescilini sagladığını, murisin kendilerinden mal kaçırmak kastıyla hareket ettiğini ve saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek, tenkis talebinde bulunmuşlardır. Davalılar, yapılan işlemin gizli bağış olmadığını, murisleri ......'nün kendi birikimi ile taşınmazları edindiğini ifade ederek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacıların saklı pay alacaklarının murisin temlik dışı terekesinden fazlasıyla karşılandığı gerekçesiyle reddine karar verildi. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir....
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde, tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK 564. md.) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımlar bağımsız bölüm halinde taraflar adına tescil edilmelidir. Eğer gizli bağış yoluyla taşınmaz alınmış ise, taşınmaz değil ödenen değer tenkise tabidir. Bu durumda, ödenen paranın mirasın açıldığı gündeki değerine, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar hakkaniyet kuralları çerçevesinde uygulanarak değeri hakim tarafından belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir....
Dava konusu parselin bağış yoluyla muris tarafından davalıya tapuda devredilmesi nedeniyle muris muvazaasına ilişkin iddia yönünden Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.4.1974 gün 1/2 sayılı kararının uygulanma yeri yoktur. Mahkemece bilirkişiden alınan rapor içeriğinden de murisin bağış yoluyla devrettiği taşınmaz nedeniyle davacıların saklı payına tecavüz etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu hususlar yerinde değildir....
Ancak gizli bağış şeklinde gerçekleştirilen işlem bulunduğu iddiası bakımından şartların mevcut olması halinde tenkis incelemesi yapılabileceği hususunda kuşku yoktur. 3.2.3. Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez....
a yönelik olarak muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali tescil, terditli tenkis; davalılar ... ve ...'a yönelik olarak ise tenkis istemlerine ilişkindir. 3.2. İlgili Hukuk 3.2.1. 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği belirtilmiştir. 3.2.2. Türk Medeni Kanunu’nun ‘Saklı Pay’ başlıklı 506.maddesinde; Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir: 1. Altsoy için yasal miras payının yarısı, 2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri, 3....
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında vurgulandığı gibi, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Somut olayda, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin bağış şeklinde olduğu gözetildiğinde 1.4.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulama yerinin olmadığı ve muris muvazaası iddiasının dinlenemeyeceği açıktır. Ne var ki, davacıların tapu iptali ve tescil isteğinin yanında terditli olarak tenkis isteğinde de bulundukları anlaşılmaktadır....
Kararının, murisin kendi üzerindeki ...lu taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcı olduğu, bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemlerde anılan... ... Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği bulunmadığı, karara yorum yolu ile gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağının sağlanamayacağının, Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarih, 586/782, 21.09.1994 tarih, 248/538, 21.12.1994 tarih, 667/856, 11.10.1995 tarih, 1995/1-608 sayılı kararlarında da belirtildiği, tenkis isteğinin ise süresinde olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi bu gerekçelerle ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 8.20.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 28.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İlk derece mahkemesince, taraf ve mahalli bilirkişi beyanlarına göre bağış işleminin TMK' nın 565/4 maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönünde karar verilmiş ise de mahalli bilirkişi deliline dayanılmadığından dosyadaki delillere göre değerlendirme yapılması gerekir. Açıklanan nedenlerle, öncelikle 1996 tarihinde yapılan bağış işleminin doğrudan (resen) tenkise tabi kazandırmalardan olmaması nedeniyle, TMK'nın 565/4 maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirmeyeceğinin tespit edilmesi, miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla bağış yaptığının sabit olması halinde tenkis bilirkişisinden sabit tenkis oranını da gösterir şekilde, taşınmazın karar tarihine en yakın değeri de esas alınarak, rapor- ek rapor alınmak suretiyle karar verilmesi için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dosyanın kararı veren mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, tenkis istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Tenkis (indirim) davası, miras bırakının saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınırına çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının, dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakının ölüm tarihinde bırakmış olduğu mal varlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur....
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adınatesciline karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz....