Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25/9/1997 tarih 97/10015 sayılı yazısına istinaden davacının Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilerek, kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 14. maddesinde; “ “Nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sepep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olaylar kişinin kaydına işlenir.” ” hükmü yer almaktadır....

    Dosyada mevcut nüfus kayıt örneğinden, davacının 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 20. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 31.01.1991 gün ve 91/1446 sayılı kararı ile Türk vatandaşlığından çıkmasına izin verilmesi üzerine Türk vatandaşlığını kaybettiği ve bu sebeple nüfus kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 14. maddesinde; "Nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soybağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olaylar kişinin kaydına işlenir." hükmü yer almaktadır....

      un ise İçişleri Bakanlığının 25.11.1999 tarih ve 49768 sayılı kararı ile 09.03.2000 tarihinde 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 20. maddesi uyarınca Türk Vatandaşlığını kaybettikleri ve bu sebeple nüfus kayıtlarının kapatıldığı anlaşılmaktadır. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 14. maddesinde; "(1) Nüfus kaydının kapatılması; ölüm, gaiplik, Türk Vatandaşlığının kaybı, evlenme, boşanma, evlat edinilme, soy bağının düzeltilmesi veya reddi gibi olaylar nedeniyle bir kaydın üzerinde işlem yapılamaz hale getirilmesidir. (2) Kaydın kapatılmasına ilişkin sebep ortadan kalktığında veya kaydın yeniden açılmasını gerektirecek yeni bir sebep ortaya çıktığında kayıt yeniden açılır. Kaydın açılmasından sonra kişisel durumda meydana gelmiş olan olaylar kişinin kaydına işlenir." hükmü yer almaktadır. Mahkemece, davacılar ... ve ...'...

        Davacı, müvekkillerinin muris babaları Selahattin Özcan'a ait olan Trabzon İli Ortahisar İlçesi Aktoprak Mahallesi 105 ada 43 parsel sayılı taşınmazın, murisin vefatı üzerine mirasçıları olan müvekkillerine intikal ettiğini, taşınmazın tapu kaydında "Necdet Özcan" isimli bir kişi hissedar olarak görünüyor ise de davacılar murisinin bu isimde bir çocuğunun olmadığını, hata sonucu böyle bir isim yazılmış olup bu hatanın düzeltilmesi için T7ne başvuruda bulunduklarını, ancak başvurunun reddine karar verildiğini, mahkemece yargılama yapılarak "Necdet Özcan" isimli kişinin isminin tapu kaydından silinmesi ile mirasçılık belgesindeki mirasçıların hisseleri oranında müvekkileri adına taşınmazın tesciline karar verilmesi talebiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı taraf, davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, talebin tapu iptali ve kendi adlarına tescil istemine ilişkin olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....

        Nüfus kaydının düzeltilmesi davası, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.01.2008 tarihli 2008/2-36-47 sayılı içtihadında açıklandığı üzere, resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi nedeniyle, mevcut kaydın düzeltilmesi davasıdır. Böyle bir dava sonucunda, kaydının düzeltilmesi istenen kişinin, o tarihe kadar kayıtlı olduğu haneden çıkıp, başka bir haneye tescil edilecek olması da, davayı soybağı davası haline dönüştürmez. Bu nedenle davacının birinci talebi, gerçeğe aykırı beyanla baştan beri yanlış olan sicilin düzeltilmesi niteliğinde olup, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamına giren nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Davacının gerçek anne ve baba hanesine kayıt istemi de anne yönünden yine nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında resmi sicilin belgelediği olgunun doğru olmaması, baştan yanlış olarak kütüğe geçirilmesi söz konusudur....

          SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; hükmün 1. bendindeki "üzerindeki ortaklığın" sözcüklerinden sonra "genel açık artırma usulüyle" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün 2. bendindeki "hissedarlardan" sözcüğünden sonra "tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün 3. bendindeki "davalılardan" sözcüğünden sonra "tapu kaydı ve mirasçılık belgesindeki" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün 5. bendindeki "tapu kaydındaki" sözcüklerinden sonra "ve mirasçılık belgesindeki" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün 6. bendindeki "tapu kaydındaki" sözcüklerinden sonra "ve mirasçılık belgesindeki" sözcüklerinin eklenmesine, hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 12.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir....

              Davacının motor numarasındaki yanlışlığı öğrendiği 27.1.2001 tarihi ile araç kiraladığı tarihler ve 2.3.2005 dava tarihi arasında uzunca bir süre bulunmaktadır.Bu yanlışlığın düzeltilmesinin mümkün olup olmadığı,düzeltilecek ise nasıl ve ne şekilde giderilebileceği ve düzeltilmesi için gerekli olan makul sürenin mahkemece araştırılarak tesbiti gerekir.Zira bu yanlışlığın makul sürede düzeltilmesi mümkün ise davacının da gerekli özeni ve gayreti göstermemesi halinde zarara kendisi sebep olacağından davalılardan herhangi bir talepte bulunamaz.Öyle olunca öncelikle bu yanlışlığın nasıl ve ne şekilde giderileceği,bunun için gerekli makul sürenin tesbiti için taraf delilleri toplanıp,gereli araştırma yapılıp,Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

                Satış bedelinin, satışına karar verilen taşınmaz paylı mülkiyet hükümlerine tabi ise paydaşların tapudaki payları oranında, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi olması halinde mirasçılık belgesindeki payları oranında hem paylı, hem de elbirliği mülkiyet halinin bir arada bulunması halinde ise tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına karar verilmesi gerekir. Olayımıza gelince; Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkiline borçlu olan davalı ...'in veraseten elbirliği halinde malik olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın satışı suretiyle ortaklığının giderilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taşınmazın satışına karar verilerek, satış bedelinin taraflara bilirkişi raporundaki payları oranında paylaştırılmasına karar vermekle yetinmek gerekirken yazılı şekilde davalı borçlu ...'e isabet edecek payın ......

                  e Yargıtay ilamının Tebligat Yasası'nın 21. maddesi gereğince tebliğ edildiği bildirilmiş ise de, tebligat belgesindeki adresin “adres kayıt sistemi”nde gösterilen adres ile aynı olup olmadığı belirtilmediğinden, yapılan tebligat Tebligat Yasası'nın değişik 21/2.maddesinde belirtilen usule uygun değildir. Öte yandan, tebligatın muhatabın kapısına yapıştırılmadığı ve muhatabın haber verilen komşusuna ait imzanın alınmadığı veya imzadan imtina edildiğine dair şerhin de tebliğ belgesinin üzerinde bulunmadığından Tebligat Kanunu'nun 21/1.maddesinde belirtilen usule de uyulmamıştır. Bu nedenle yapılan tebligat usulsüz olup Yargıtay ilamının adı geçene yöntemine uygun tebliği ile karar düzeltme süresinin beklenmesinden, 3-Davalılardan ... ve ...'...

                    UYAP Entegrasyonu