Dosya kapsamında genel kredi sözleşmesine ve dava konusu taşınmaz ipotek akit senetlerine rastlanılmamış ise de, davacı T1’e ait taşınmaz yönünden, ipoteğin teminat altına aldığı kredi borcunun kapatıldığından ipoteğin işlevsiz kaldığı ve aynı zamanda eşin rızası dışında aile konutu üzerine ipotek konulduğu, bu durumun TMK'nun 194.maddesine aykırı olduğu iddia edilerek bu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması istenmiş olmasına göre, 4787 sayılı Kanunun 4.maddesi 4721 sayılı TMK'nun 2.kitabından 3.kısım hariç olmak üzere (TMK md. 118- 395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağı hükme bağlandığından bu davacı hakkındaki davanın tefrik edilerek Aile Mahkemesi sıfatıyla görülmesi; diğer davacılar yönünden ise, dava konusu ipoteğin genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcun teminatı olarak verildiğinin ileri sürülmüş olması karşısında, ipotekle teminat altına alınan borcun ticari nitelikteki kredi sözleşmesinden doğmuş olmasına göre, uyuşmazlığın ticaret mahkemesinde görülmesi...
Davacı taraf bankadan kullandığı konut kredisi sebebiyle bu sözleşme kapsamında banka lehine verdiği ipoteğin kredi borcunun kapatılmasına rağmen fek edilmediği, ipoteğin fekki için daha önceden müvekkilinin kefil olduğu genel kredi sözleşmesinin bakiye borcunun kapatılmasının gerektiğinin bildirildiği, müvekkilinin taşınmazı satma aşamasında olduğundan ipoteğin fekkini sağlamak için mecburen bu genel kredi sözleşmesinin bakiye borcunu ödemek zorunda kaldığını, ipoteğin bu sözleşme kapsamında verilmediğini, yapılan tahsilatın haksız olduğunu belirterek istirdat davası açmıştır. Dava dilekçesinde ekli dekontlar ve bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere ipoteğin fekki için davacıdan 05/05/2017 tarihinde 3 ayrı işlemle toplam 90.371,68-TL tahsil edildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır....
Gıda Ltd.Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmeleri imzalanmış, davalılardan ... ... 50.000.00 TL diğer davalı ... ise 154.500,00 TL limitli olmak üzere sözleşmeleri müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine yönelik itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir. Davalı ... vekili, kredi borçlusunun alacağın teminatı için ipotek verdiğini ipoteğin paraya çevrilmesi içinde takip yapıldığını, ipoteğin borcu fazlası ile karşıladığını ayrıca bankada cirolu bonolarda bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ...: Kredi Sözleşmesindeki kefalet imzasının kendisine ait olduğunu ancak sözleşmeyi borçlu şirket ile birlikte yaptıkları ortak iş için...'ye verilecek teminat mektubu alımı nedeni ile imzaladığını, nakit kredi kullandırılması için imzalamadığını, borcu karşılayacak ipotek bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir....
nin verdiği ipoteğin, kefili olduğu ...'in borcuna da teminat oluşturduğu takibin ...'nin kredi borcu için değil, kefil sıfatıyla yer aldığı ...'in borcu için başlatıldığı, dolayısıyla mükerrerlik durumu bulunmadığı gibi ipoteğin itiraz edilen borcu karşılamadığı, İİK.nun 45.maddesi gereğince bankanın tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile icra takibi yapmasına yasal engel bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takip konusu alacağın % 40'ı oranında inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu ilamsız icra takibi Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan banka alacağının tahsili amacıyla kredi borçlusu ... ve müteselsil kefil ... aleyhine yapılmıştır. Davalıların itirazı üzerine işbu itirazın iptali davası açılmıştır. Hernekadar davalı asıl borçlu ...'in kredi borcu için verilmiş bir ipoteğe dosyada rastlanılamamış ise de, davalı ...'...
Karara karşı, taraf vekillerince temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacılar ve birleşen davada davalılar vekilinin tüm, asıl davada davalı ve birleşen davada davacı banka vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Asıl dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun ödendiği iddiasına dayalı menfi tespit, ipoteğin fekki ve bir kısım davacılar için manevi tazminat istemidir. Birleşen dava ise; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline dayalı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir....
Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 30/05/2013 NUMARASI : 2012/61-2013/131 Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, dava dışı F. M. E.'ün davalı bankadan kullandığı kredinin teminatını oluşturmak üzere müvekkilinin taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, dava dışı F. M. E.’ün genel kredi sözleşmesinden kaynaklı borcunun yanısıra kredi kartından doğan borcunun da kapatıldığını, ancak davalının genel kredi sözleşmesinde kefil olan dava dışı H. E.’ün kredi kartı borcunu bahane ederek ipoteği kaldırmadığını ileri sürerek, muarazanın ortadan kaldırılmasına, müvekkiline ait taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ve rehin sözleşmelerinin varlığının, (davalı tarafça genel kredi sözleşmesinin boş ve tarihsiz olarak imzalandığı da belirtilmekle) ihtilafsız olduğuna, Ankara 6....
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tasarrufun iptali (iik 277 ve devamı) K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık banka kredi sözleşmesinden kaynaklanan ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 27.12.2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 24.01.2014 tarih 1 sayılı Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (19.) Hukuk Dairesi'nin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalı banka ile davacı arasında düzenlenen 28.08.2008 tarihli genel kredi sözleşmesi ile davacıya tarım destek kredisi kullandırıldığı ve aynı tarihte davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde alacaklı banka lehine ipotek tesis edildiği, bankada yapılan işlemler sırasında davacının mühür ve parmak izi kullandığı, mühür beyannamesinin noter vasıtasıyla düzenlendiği, her ne kadar davacı tarafından kredi sözleşmesi ile verilen paranın alınmadığı ileri sürülmüş ise de; davacının yapılan işlemlerin ve çekilen kredi karşılığında kendisine ait taşınmaz üzerine ipotek konulduğunun farkında olduğu, davacının asıl borçlu olarak yer aldığı kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunun kefil ... tarafından ödendiği, davalı bankanın kredi borcunun tümüyle ödenmesi nedeniyle alacaklı sıfatının kalmadığı gerekçesiyle menfi tespit yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, ipoteğin kaldırılması yönünden ise davanın kabulü ile davacıya...
ın davalı banka ile akdettiği kredi sözleşmesinde kefalet amacıyla taşınmazı üzaerinde banka lehine teminat ipoteği tesis edildiğini, kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç, borçlu tarafından ödenmesine rağmen taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, bunun üzerine ipoteğin fekki için davalı bankaya 17.04.2013 tarihinde ihtarname keşide ettiğini, davalının gönderdiği cevapta; ''ipotek resmi senedinin 1.maddesi gereğince doğmuş ya da doğacak her türlü borcun teminatı olarak verildiği gerekçesiyle ilgilisinin başka borçlarından kaynaklanan riskleri kapanmadığından'' talebinin reddedildiğinin bildirildiğini, teminat ipoteğinin, tesis edildiği tarihteki kredi sözleşmesine istinaden tesis edildiğinden imza ve onayı alınmadan başka borçlandırıcı işlemlerin teminatı için kullanılamayacağını, taşınmazını satmak istediğini ancak üzerinde ipotek olduğu için satamadığını ve bu nedenle alıcıya cezai şart ödemek zorunda kaldığını, taşınmazı satamadığı için kendi ihtiyaçlarını da karşılayamadığını...