İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delilerle birlikte itiraz ve sebeplerinin ve müstenidatını bildirmeye ve müteakip fıkra için yapılacak duruşmaya taalluk eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, gecikmiş itiraz başvurusunda bulunabilmek için her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekir....
Davacı borçlu her şeye itiraz ettiği gibi imzaya da itiraz etmiştir. İmzalar kendisinin olmasına rağmen bu şekilde itiraz etmesi amacının ne olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Tüm yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; öncelikle davacının dava dilekçesindeki aleyhe olan hususları kabul etmediğimizi belirterek , davacı borçlunun gecikmiş itiraz süresi olan 3 günlük hak düşürücü süreyi geçirmiş olduğu Sayın Mahkemece göz önünde bulundurularak takibe yapılan gecikmiş itirazın usülden reddine , eğer Sayın Mahkeme gecikmiş itirazın süresinde yapıldığı kanaatinde ise diğer itiraz talepleri bakımından esastan reddine karar verilmesini talep ediyoruz. " şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi kararında özetle; UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada, davacının mernis adresinin, 20/03/2017 tarihden 14/05/2018 tarihine kadar "Yeşilköy Mh. Yeşilköy Halkalı Cd....
Şirket yetkililerinin basiretli şekilde davranmakla ve tebligatlara zamanında erişim için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları da düşünüldüğünde davacı şirket yetkililerinin bu yükümlülüklere aykırı davrandıkları ve sonrasında kendi kusurlarına dayanarak gecikmiş itirazda bulundukları kanaatine varılmıştır. O halde, borçlu şirketin süresinde itiraz etmesine engel olan hususun, borçlunun kendi kusuruna dayanması, ödeme emrine süresinde itiraz edilememesi halinin borçlunun kusurundan ve basiretli davranmamasından kaynaklanması nedeniyle gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyecek olması sebebiyle davacı tarafın gecikmiş itirazının reddine karar verilmesi yerindedir....
T2 07/01/2019 tarihli gecikmiş itiraz talep dilekçesi ile borçlu vekilinin borçlunun farklı bir adreste ikamet ettiğini, borçlunun ağır hastalığı nedeniyle babasının yanında kaldığını bu durumun tereke dosyasına beyan edildiğini. icra takibini 04/01/2019 tarihninde haricen öğrendiğini bu nedenle İİK 65 maddesine göre gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünün bu talebi yargılamayı gerektirdiği nedeniyle reddettiğini, gecikmiş itirazda bulunan şahsın bu itirazını dayanak belgelerle belgelemesi ve ispatlaması gerektiğini, somut olayda bu olgu davacı tarafından kanıtlamadığını, itirazı ağır hastalık nedeniyle yapamadığını bildirmişse de bu durumla ilgili en ufak bir delil dahi sunulmadığını, gecikmiş itiraz için şartları sağlamayan davacının tebligatın usulsüz olduğundan bahisle ıttıla tarihinin değiştirilmesi suretiyle hukuki himayeden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini...
Maddesinde, "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde,mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye ve mütaakıp fıkra için yapılacak duruşmaya taallük eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur" şeklinde düzenleme mevcut olup, bu maddeye göre borçlunun gecikmiş itirazda bulunabilmesi için kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle takibe itiraz edememiş olmalıdır. Davaya konu talep ilamsız takip olup, davacıya ödeme emri 09/07/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı herne kadar gecikmiş itiraz talebinde bulunmuşsa da gecikmesine sebep İİK. 65.Madde anlamında delil bildirilmediğinden davanın reddine '' dair karar verildiği görülmüştür....
İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır. İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, muhatabın, bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi halinde mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Gecikmiş itiraz, süresinde yapılmış ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler. Mazereti kabul ederse icra takibi durur. Bu durumda alacaklı ancak itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoluna gidebilir....
Bu kapsamda borçlunun gecikmiş itiraz başvurusu değerlendirildiğinde; gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır. Usulsüz tebligat durumunda gecikmiş itiraz yoluna başvurmaya gerek yoktur. Zira usulsüz tebligatta itiraz süresi henüz başlamamıştır. Süre, borçlunun tebligatı öğrendiğini bildirdiği tarihte başlar, oysa gecikmiş itirazda itiraz süresi başlamıştır, ancak borçlu ortaya çıkmasında kusursuz olduğu bir engel nedeniyle itirazda bulunamamıştır. (HGK 05/06/1991 1991/12-258 E, 1991/344 K) Tebligat usulsüz ise borçlu veya vekilinin mahkemeye verdiği dilekçede yanlışlıkla gecikmiş itiraz ibaresini kullanmış olması önemsizdir. Zira hukuksal nitelendirmeyi yargıç resen yapar. Bu durumda yargıç dilekçeyi Tebligat Yasasının 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayet başvurusu olarak incelemelidir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından İİK'nun 65. maddesi gereğince gecikmiş itiraz talebinde bulunmuş ise de, davacı borçluya icra dosyasında usulüne uygun olarak ödeme emrinin tebliğ edildiği, davacının gecikmiş itiraza sebep olarak gösterdiği pandemi ve koah hastalığına ilişkin olarak rapor ibraz etmediği, İİK'nun 65. maddesi anlamında da ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte bu hastalığın gecikmiş itiraz için mazeret kabul edilemeyeceği, mahkemece dava şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi yerinde değilse de, mahkemece de dava reddedilmiş olduğundan mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçluların, dilekçelerinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olmaları, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Somut olayda; borçlu ...'a yapılan ödeme emrine ilişkin 09.6.2015 tarihli tebligatın, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince usulsüz olduğu anlaşıldığından, bu durumda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır....
günlük yasal süre aşılarak 10/07/2019 tarihinde gecikmiş itirazda bulunduğu, dolayısıyla borçlunun isteminin süresinde yapılmadığı, borçlunun vesayet altında olmadığı gibi, İİK'nun 55.maddesi uyarınca yapılan bir başvurunun da söz konusu olmadığı gerekçesiyle gecikmiş itirazın süre aşımı nedeniyle reddine, İcra ve İflas Kanunu'nda gecikmiş itirazın reddedilmesi halinde başvuran taraf aleyhine tazminata hükmedileceğine dair bir hüküm bulunmadığından, davalının yasal dayanağı bulunmayan tazminat talebinin reddine karar vermiştir....