Kişilere devir ve teslimini engellemek ve sonrasında telafisi mümkün olmayan zararlara sebep olunmaması amacıyla dava değeri olan 313.173,97 USD tutarında dava sonuna kadar ve teminatsız olarak ihtiyaten haczini, bu taleplerinin uygun görülmemesi halinde davaya konu taşınmazın dava değeri olan 313.173,97 USD tutarında dava sonuna kadar ve teminatsız olarak ihtiyaten haczini, davanın kabulü ile 18/05/2017 tarihli satış vaadi sözleşmesinin geçersizliğinin ve dava müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile davacı müvekkil tarafından ödenen 313.173,97 USD'nin davalıdan ticari avans faizi ile birlikte alınarak tahsilini, ve davacı müvekkiline ödenmesini, terditli olarak ikame edilen iş bu davada; taraflar arasında tanzim edilen satış vaadi sözleşmesinin davacı müvekkil tarafından tek taraflı olarak feshedildiğinden ve borçlu olmadığının tespiti ile davacı tarafından ödenen bedelin ticari avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana tahmiline karar verilmesini...
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını da ayrıntılı şekilde tekrarla, davalı tarafın yargılamanın bütününde davaya konu sözleşmenin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğunu ve resmi şekilde düzenlenmemiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz bir sözleşme olmasından dolayı taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı edimlerin de geçersiz olduğunu savunduğunu, nitekim yerel mahkemece de yanılgıya düşülerek aynı gerekçelerle davayı reddettiğini, oysaki taraflar arasındaki sözleşmenin bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmayıp ön satış vaadi sözleşmesi olduğunu, her iki sözleşme arasındaki doğrudan olaya özgü farkın ise; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerli şekilde yapılmış olması halinde sözleşmenin taraflarına taşınmazın aynına ilişkin talep ve dava hakkı vermekteyken ön satış vaadi sözleşmesi taşınmazın aynına ilişkin değil de sözleşmede belirtilen maddi yükümlülükler anlamında taraflara talep ve dava hakkı vermek olduğunu, görülmekte olan davadaki...
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; önceki beyanlarını da ayrıntılı şekilde tekrarla, davalı tarafın yargılamanın bütününde davaya konu sözleşmenin gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olduğunu ve resmi şekilde düzenlenmemiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz bir sözleşme olmasından dolayı taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı edimlerin de geçersiz olduğunu savunduğunu, nitekim yerel mahkemece de yanılgıya düşülerek aynı gerekçelerle davayı reddettiğini, oysaki taraflar arasındaki sözleşmenin bir gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olmayıp ön satış vaadi sözleşmesi olduğunu, her iki sözleşme arasındaki doğrudan olaya özgü farkın ise; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi geçerli şekilde yapılmış olması halinde sözleşmenin taraflarına taşınmazın aynına ilişkin talep ve dava hakkı vermekteyken ön satış vaadi sözleşmesi taşınmazın aynına ilişkin değil de sözleşmede belirtilen maddi yükümlülükler anlamında taraflara talep ve dava hakkı vermek olduğunu, görülmekte olan davadaki...
İş dosyası ile tespit edildiğini, müvekkilinin ödeme yapmak için diğer davalı T9 gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine bağlı olan kredi sözleşmesini imzaladığını 01/06/2015- 30/04/2020 tarihleri arasında ödenecek olan 10 yıllık kredi çektiğini ve bu kredi için her ay bankaya 4.307,18 TL ödeme yaptığını, kendisine teslim edilmeyen ve edilmesinin de muamma olan bir dairenin kredisini devamlı olarak ödemesinin müvekkilini maddi külfet altına soktuğunu, daha fazla mağduriyet yaşamaması adına İstanbul Anadolu 4....
Davalı T10 vekilinin vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında geçerli bir satış vaadi sözleşmesi olmadığından ihtiyati tedbir kararına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yasal geçerlilik şekillerine ilişkin kuralların emredici hukuk kurallarında ve kamu düzeninde olduğunu, bu nedenle şekle bağlı bir sözleşmenin yasanın öngördüğü şekilde yapılmamış olmasının sözleşmenin taraflarının kabulü hali dahi akde geçerlilik sağlayamayacağını, Yeni borçlar kanunun 29. Maddesinde (818 sayılı Kanunun 22. Maddesi) de satış vaadi sözleşmelerinin resmi şekilde yapılmasını şart koştuğunu, 1512 sayılı Noterlik Kanununun 60 maddesinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmelerinin noterler tarafından taşınmaz düzenleme biçiminde yapılan sözleşmelerden olduğunu, Davanın Garaj İnşaat T10 adına ikame edilmesi gerekirken pasif husumet yoklu nedeniyle davanın reddine hükmedilmesini talep etmiştir....
Davacı vekili bila tarihli ıslah dilekçesinde; Davacı ile davalı Neo Yapı Şirketi arasında akdedilen Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi'nin müvekkili tarafından haklı nedenle feshi ile davalılar arasındaki bağlı kredi ilişkisi sebebiyle bahse konu konutun gereği gibi, süresi içerisinde ve hatta hiç teslim edilmemesinden kaynaklı olarak sözleşmesini feshini sonuçlarından müteselsilen sorumlu oldukları göz önüne bulundurularak; Neo Yapı Şirketine ödenen toplam 320.000,00TL'nin mevduat hesaplarına uygulanan en yüksek yasal faizi ile birllikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, -1 nolu taleplerinin davalı banka bakımından kabul görmemesi halinde; davacı ile davalı banka arasında Bağlı Kredi olarak akdedilen "Konut Finansmanı Kredi Sözleşmesi'nin feshi ve müvekkili tarafından yapılan kredi ödemelerine konu 80.376,50TL'nin dava tarihinden itibaren ve dava süresinden işbu ıslah tarihine kadar ödenen 17.923,25TL bedelli 5 taksit tutarının ıslah tarihinden itibaren işleyecek...
Noterliğinin 14/02/2017 tarih ve 02491 yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve davacı ile dahili davalı Halk Bankası AŞ arasında imzalanan 14/02/2017 tarihli ön ödemeli konut finansmanı sistemi kredi sözleşmesinin iptaline, 2- 68.862,77 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, 3- Davacının davalı T5 ile imzalanan sözleşme uyarınca verilen 25/01/2018 vade tarihli 12.700,00 TL bedelli ve 25/01/2019 tarihli 50.800,00 TL bedelli senetler yönünden borçlu olmadığının tespitine" şeklinde karar verilmiştir....
Mahkemece, davanın kabulü ile taraflar arasında yapılan 21/07/2013 tarih ve 9619, 21/07/2013 tarih ve 9620, 30/06/2013 tarih ve 9593 sayılı Devremülk Satış Vaadi Sözleşmelerinin ayrı ayrı feshine, 26.700,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan Devremülk Satış Sözleşmesinin feshi ve ödediği bedelin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki Devremülk Satış Sözleşmeleri imzalanmıştır. Söz konusu sözleşmeler incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu iki tane sözleşme gereği iki taşınmaza ilişkin payın tapusu dava tarihinden önce 09.12.2013 tarihinde davacıya verildiği görülmüştür....
a ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı ile davalılar murisi ... arasında ... ... 2.Noterliği'nde 06.11.2009 tarihinde düzenlenmiş olan ''Düzenleme Şeklinde Satış Vaadi Sözleşmesi''nin incelenmesinde; satmayı vaad edenin ..., satın almayı vaad edenin ... olduğu, ...'un ... ili ... ilçesi Sincan Köyü Kavuklu Mevkii 130 parselde kayıtlı bahçedeki 36/640 hissesinin tamamı ile murisleri olan annesi ... ... ... Bardak'ın vuku vefatı ile diğer mirasçılar yanında kendisine de irsan ve teselsülen intikali gereken ... ili ... ilçesi Sincan Köyü Kavuklu Mevkii 130 parselde kayıtlı bahçedeki miras hak ve hisselerinin tamamını bir bütün olarak 20.000,00 TL bedelle satmayı vaad ve taahhüt ettiği, satış bedelinin tamamını nakden ve peşinen aldığını kabul ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereği ödenen 20.000,00 TL'nin davalıların miras payı oranında tahsiline karar verilmiştir....
Davacı vekilinin 12/04/2018 tarihli dilekçesi ile ön inceleme duruşmasındaki davanın mahkemece nitelendirilmesi birlikte değerlendirildiğinde davacının talebinin davalı T1 Arasında düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmenin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup tapu iptal ve tescile yönelik herhangi bir talebi bulunmadığı görülmüştür. Dairemizin görev alanı HSK'nın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanacak kararında belirtilen işlerle sınırlıdır. 01/09/2021 tarihli İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri ve Ceza Daireleri arasındaki iş bölümü kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar" İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18.-19.-46. Hukuk Dairesinin görev alanındadır....