Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, TTK.nun 1301. maddesine dayanılarak açılan rücuan tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı KTK.nun 20/d maddesi hükmü uyarınca noterlerce gerçekleştirilen devir işlemleri araç mülkiyetinin devri içinde yeterli olup işlemin tamamlanması için trafik siciline alıcı adına tescil işlemi yapılması mutlak koşul değildir. Tescil işlemi, idari bir tasarruf olup yaptırılmaması ayrı bir yaptırıma tabidir ve mülkiyetin devri için kurucu bir nitelik taşımaz. Bunun sonucu olarakta trafik kayıtları mülkiyeti gösteren sicillerden olmakla birlikte bu karine kesin değildir. Aracı noter senedi ile devralan adına tescil işlemi yaptırmamış olsa dahi aracın maliki sayılır. Somut olayda davalı ...'in hasara neden olan aracı Bayburt 1. Noterliğinin 13.5.2005 tarih ve 03288 yevmiye nolu satış sözleşmesi ile dava dışı...'e sattığı, davaya konu trafik kazasının satış tarihinden sonra 2.11.2007 tarihinde meydana geldiği anlaşılmıştır....

    Mahkemece yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamına göre,her ne kadar davalı şirket tarafından davacıdan almış olduğu plaka satış bedelinin davacıya elden ödendiği ve sözleşmeye istinaden verilen teminat senedinin geri alındığı iddia edilmiş ise de dosya kapsamında mevcut ''plaka satış sözleşmesidir'' başlıklı sözleşmenin dikkate alındığı, davalı tarafca sunulan ''sözleşmedir'' başlıklı sözleşmede anılan teminat senedine ilişkin herhangi bir açıklama bulunmadığı ve ayrıca davacının taraflar arasında düzenlenen herhangi bir teminat senedi bulunmadığı beyanı da dikkate alınarak davalının teminat senedini davacıdan alınarak bedelinin ödendiğine ilişkin beyanına itibar edilmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

      Satış işleminin tarafı olan davalı tanıkları ... Duran (eşi Cemil Duran) ve ...'un beyanlarından taşınmazın tarafların murisince harici satış sözleşmesi ile satılarak bedelinin tahsil edildiği, bu nedenle mirasçı olan davanın taraflarınca tapu sicilinde yapılan resmi satış işleminde satış bedelinin davalıya ödenmediği belirtilmiş olup davacı tarafça, davalıya satış bedelinin tahsil edilmediği hususunda da yemin teklif edilmeyeceği açıkça beyan edildiğinden, davalının müvekkili olan davacı adına satış bedeli tahsil etmediği, dolayısıyla iade etmesi gereken bir miktar bulunmadığı anlaşıldığından ispatlanamayan davanın reddine" karar verilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 200. maddesinde yer alan “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir....

        Taşınmaz üzerindeki ortaklığın satılarak giderilmesine karar verilmesi ve bu karar kesinleşerek satışın talep edilmesi durumunda, taşınmazın satışa esas değeri satış sırasında satış memuru tarafından belirlenecek ve paydaşlara tebliğ edilecektir. Paydaşlar bu değerin doğru bir şekilde belirlenmediğini öne sürerek İİK 128/a maddesi uyarınca kıymet takdirine itiraz davası açabilirler. Bu durumda ortaklığın giderilmesine karar veren mahkemece taşınmaz üzerinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak taşınmazın satış tarihine en yakın tarihteki değeri tespit ettirilecektir. Somut olayda; Lapseki 318 ada, 236 parselde ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verildiği, aynen taksimin mümkün olmadığı, ortaklığın giderilmesi davası içerisinde değerin doğru bir şekilde belirlenmesinin sonuca etkili olmadığı, tefrik edilen dosyada yer alan tarafların karar başlığında gösterildiği, ancak bu hususun mahallinde düzeltilebilecek yazım hatası olduğu anlaşılmıştır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK, ALACAK Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 839 ada 11, 21 ve 23 parsel sayılı taşınmazların maliklerinin gaip olmaları nedeniyle İstanbul Defterdarının kayyım olarak atandığını, kayyımla idarenin 10 yılı doldurduğunu, bu sırada taşınmazların ortaklığın giderilmesi suretiyle satıldığını, gaip hisselerine düşen satış bedellerinin bankada bloke edildiğini ileri sürerek, taşınmazların paydaşlarının gaipliğine karar verilmesi ve gaip paylarına düşen satış bedellerinin birikmiş nema ve faizleriyle birlikte Hazine hesabına aktarılması isteğinde bulunmuştur. Davalı Kayyım, bir savunma getirmemiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazların vakıf malı olduğu, mahlulen vakfına döneceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, düşüncesi alındı....

          Somut olaya gelince; mahkemece dava konusu 143, 1199, 4411, 4412 ve 631 parseller yönünden davanın kabulüne ve satış bedelinin taraflara dağıtılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de harç ve vekalet ücretinin paydaşlardan tahsiline karar verildiği halde satış bedelinin satış masrafları düştükten sonra taraflara dağıtılmasına karar verilerek infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

            a sattığı, resmi senette yer alan satış bedelinin muvazaalı olup gerçek satış bedelinin 240.000 TL olduğu ve hatta 192.000 TL'sinin ödendiği konusunda davacı ile davalı ... arasında bir çekişme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Birikişi de davacının defterlerinin incelenmesinden davalının 15/09/2012 tarihinde 2.000 TL peşin, 24/12/2012 tarihinde 180.000 TL, 18/11/2013 tarihinde 10.000 TL banka havalesi yoluyla ödeme yaptığını belirlemiştir. Uyuşmazlık, kalan 48.000 TL'nin ödenip ödenmediğine ilişkindir. Davalı ..., kalan miktarı elden ve otomobil devri ile ödediğini iddia ettiğine göre bunu ispatlaması gerekir. Mahkemece, davalının bu yöndeki delileri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, muvazaalı satış bedeline ilişkin olan resmi satış senedindeki satış bedelinin tamamının alındığı beyanına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir....

              Davalı-karşı davacı, satış vaadi sözleşmesi yapılırken hataya düşülerek sözleşmenin yapıldığını beyanla, satış vaadi sözleşmesinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 26 nolu bağımsız bölümde 36/158 arsa payının davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mahkeme veznesine davacı tarafça depo edilen 4000 YTL. satış bedelinin davalıya ödenmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından sözleşmenin iptalinin reddi ve hükmedilen tazminat miktarının az olduğu, davacı vekili ise bedelsiz tescile karar verilmesi gerektiği yönünden temyiz edilmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının-karşı davacının temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava konusu edilen taşınmazın satış vaadi sözleşmesi hükümlerine göre 1000 YTL. bedelle satıldığı, satış bedelinin peşin ödendiği anlaşılmaktadır....

                Davalı-karşı davacı, satış vaadi sözleşmesi yapılırken hataya düşülerek sözleşmenin yapıldığını beyanla, satış vaadi sözleşmesinin iptalini talep etmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 26 nolu bağımsız bölümde 36/158 arsa payının davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tesciline, mahkeme veznesine davacı tarafça depo edilen 4000 YTL. satış bedelinin davalıya ödenmesine, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davalı vekili tarafından sözleşmenin iptalinin reddi ve hükmedilen tazminat miktarının az olduğu, davacı vekili ise bedelsiz tescile karar verilmesi gerektiği yönünden temyiz edilmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının-karşı davacının temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava konusu edilen taşınmazın satış vaadi sözleşmesi hükümlerine göre 1000 YTL. bedelle satıldığı, satış bedelinin peşin ödendiği anlaşılmaktadır....

                  Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 14/01/2013 gününde verilen dilekçe ile gaiplik ve gaibin satılan taşınmazdaki pay bedelinin Hazine'ye irat kaydına karar verilmesi istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda: davanın usulden reddine dair verilen 15/10/2020 günü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü: K A R A R Dava, TMK’nın 588. maddesine dayalı gaiplik ve gaibin taşınmaz malının satışı nedeniyle kayyım tarafından idare edilen ve hesapta tutulan bedelin Hazine adına irat kaydına karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacı ... vekili; ...,... mevkiinde bulunan 2215 ada 2 parsel sayılı taşınmazda 650/2547 pay sahibi olan ‘‘...’’ isimli kişinin kim olduğu bilinmediğinden, Edirne 1....

                    UYAP Entegrasyonu