HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - GAİPLİK Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve gaiplik davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı Hazine tarafından istinafı üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, TMK’nın 588. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve tapu iptal ve tescil isteklerine ilişkindir. Davacı Hazine, dava konusu 436 ada 20 nolu parselin on yılı aşkın süredir kayyım ile yönetildiğini ileri sürerek 4721 sayılı TMK′nun 588. maddesi uyarınca taşınmaz maliki görünen Hacı Selim kızı Nazife′nin gaipliğine, tapunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Kayyım, davaya cevap vermemiştir....
Dolayısı ile Kanunun gaiplik için aradığı şart ve unsurların somut olayda tekemmül etmediği düşünülmeden yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz itirazlarının yukarıda gösterilen nedenlerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 19.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK - TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı Hazine, 259 ada 18 kapı nolu taşınmazın maliklerinin gaip olmaları nedeniyle 10 yılı aşkın süredir kayyım ile idare edildiğini ileri sürerek, gaiplik ile taşınmazdaki hisselerin Hazine adına tescili ve tapu kaydındaki takyidatların da terkinine karar verilmesi isteminde bulunmuştur. Davacı Vakıflar İdaresi ise birleşen davada; çekişme konusu taşınmazın... Vakfından icareli olduğunu belirterek gaiplik ve vakfı adına tescil istemiştir. Davalı kayyım vekili, davaya diyeceği olmadığını belirtmiştir. Asıl davanın reddine Vakıflar Bölge Müdürlüğünün birleşen davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece "dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazın... Vakfından icareli olup, 10 seneyi aşkın süredir kayyım ile idare olunduğu anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi'nin 2020/702 Esas, 2020/1502 Karar sayılı kararı göz önüne alındığında; taşınmazın tapulama tutanağı, hükmen tescile ilişkin mahkeme kararı, tanık beyanı ve veraset belgesi hep birlikte değerlendirildiğinde, kendisine kayyım atanan ve gaipliğine karar verilen ...'ın, davacıların murisi olan ... isimli kişi olduğu anlaşıldığından, gaiplik kararının kaldırılmasına yönelik ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu" gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A. Temyiz Yoluna Başvuranlar Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur. B. Temyiz Sebepleri Davalı Hazine vekili; kayyım atama kararından itibaren 10 yıllık süre dolduğundan, gaiplik kararının kaldırılmasının yerinde olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK-MAL VARLIĞININ İNTİKALİ Taraflar arasında görülen gaiplik, mal varlığının intikali davası sonunda, yerel mahkemece davanın usulden reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 588. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve malvarlığının intikali isteklerine ilişkindir. Davacı Hazine, ... ada ... parsel sayılı taşınmazın paydaşı ...'e ... 4....
Mahkemece, gaiplik kararı verilmesi istemli davaların çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu, bu nedenle Sulh Hukuk Mahkemelerinin görev alanına girdiği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Ne var ki, mahkemenin bu kararı TMK’nin 32. ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan gaiplik davalarında verilebilecek kararlardandır. Oysa somut olayda davacı Hazine, gaiplik isteği yanında, son mirasçı sıfatıyla mal varlığının Hazineye devri isteminde de bulunmuş olup, bu tür bir isteğin TMK'nin 588. maddesi kapsamında olduğu açıktır. Öte yandan, TMK'nin 588. maddesinden kaynaklanan davaların mal varlığına yönelik olduğu gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 2. maddesi kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında resen ve öncelikle dikkate alınmalıdır....
(Jandarma Genel Komutanlığı) adına Hazine avukatı tarafından gaiplik kararı alınması yetkili ve görevli mahkemeden istenilmiştir. Yerel mahkeme davacının bu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Hakkında gaiplik kararı istenen kişinin sözleşmeli subay belgesine göre istihdam edildiği dava dilekçesine ekli olarak sunulan sözleşme belgesi ile çekişmesizdir. Gaiplik kararı istemeye yetkili kişiler gaiplik kararı alınmasında çıkarı olan herkestir.Davacının gaiplik kararı istemesinde çıkarı olduğu açık seçik belli olduğu halde, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır....
Davacı, mirasbırakan ...’e taşınmazlarının idaresi için kayyım atandığını, yasal mirasçısı bulunmadığından tüm mirasın Hazine’ye intikali gerekeceğini ileri sürerek ...’nin gaipliğine, paydaşı olduğu 26646 ada 3, 26647 ada 1 ve 26644 ada 4 parsel sayılı taşınmazlardaki payının Hazine adına tesciline, ortaklığın giderilmesi sonucu kayyımlık hesabında bulunan bedelin de Hazineye intikaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, isteğin mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu’nun 501.maddesinde düzenlendiği üzere, mirasçı bırakmadan ölen kimsenin mirası Devlete geçer. Hazine, eldeki davada son mirasçı sıfatıyla istekte bulunmuştur. Hal böyle olunca; işin esası incelenerek, Hazine’ye mirasçılık belgesi sunması için süre verilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken isteğe yanlış anlam verilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir....
Hazine’nin istemi üzerine gaiplik kararı verilebilmesi için; sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimseye ait bir malvarlığı veya ona düşen bir miras payı mevcut olmalı, bu malvarlığı veya miras payı on yıl resmen yönetilmiş bulunmalı veya malvarlığı böyle yönetilen kişinin yüz yaşını doldurmuş olması gerekir. Bu koşulların varlığı halinde ve gerekli ilan süresi içinde hiçbir hak sahibinin ortaya çıkmamış olması durumunda, mahkemece o kişinin gaipliğine ve gaibin mirasının Devlet’e intikaline karar verilir. Gaiplik kararı verildiği takdirde, ölüme bağlı haklar, o kişi ölmüş gibi kullanılır. (TMK. 35/1) Hakkında gaiplik kararı verilen kişinin (gaibin) mirası, gaiplik kararının hüküm doğurduğu anda açılır. Ve gaibin mirası da, mirasın açıldığı anda mirasçılarına intikal eder. Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin öldüğü tarih resmen belli veya tespit edilmişse, gaiplik istemi düşer. Başka bir ifade ölü kişi hakkında gaiplik kararı verilemez....
Asliye Hukuk ve 4.Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, gaiplik kararı verilmesi ve adlarına kayıtlı taşınmazların hazine adına tescili, kayyımlık hesaplarında bulunan meblağın hazineye intikali ve diğer tüm mirasların devlete geçmesi istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince;talebin çekişmesiz yargı olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce açılan davada asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 8. maddesinde sulh hukuk mahkemesinin görevleri açıkça düzenlenmiştir....