"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm manevi tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Retle sonuçlanan boşanma davası 13.9.2002 tarihinde kesinleşmiş fiili ayrılık sebebine dayalı bu dava 25.7.2005 tarihinde açılmıştır.3 yıllık fiili ayrılık süresi dolmadan Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi gereğince boşanmaya karar verilmesi doğru değilsede; bu husus temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa işaret etmekle yetinilmiştir. 2-Temyiz sebeplerine hasren yapılan incelemeye gelince; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine...
GEREKÇE: Dava; fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davasıdır. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. Dosya içeresinde mevcut bulunan nüfus aile kayıt tablosunun incelenmesinde; tarafların 17/08/2000 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek 18/11/2002 doğumlu Şimal isimli çocuklarının olduğu görülmüştür....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/846 KARAR NO : 2021/885 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ÜRGÜP ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ TARİHİ : 10/12/2019 NUMARASI : 2019/85 ESAS, 2019/530 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile evli olup 2 çocukları olduğunu, Ürgüp Asliye Hukuk Mahekemesi 2015/277 Esas, 2016/8 Karar sayılı kararıyla boşanma davasının reddedildiğini, kararın kesinleştiğini, boşanma davasından önce de hali hazırda da ayrı yaşadıklarını bir araya gelmediklerini beyanla fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini...
Açılan nafaka davası sonucu verilen nafakaya ilişkin hükmün fiili ayrılık döneminde kesinleşmiş olmasının terke dayalı davaya etkisi yoktur. Nafaka hükmü lehine nafakaya hükmedilenin, dava tarihi itibariyle ayrı yaşamakta haklı olduğunu gösterir. Aksi düşünce, bir nafaka davası açan ve yararına nafakayhükmedilen eş hakkında artık terke dayalı boşanma davası açılamaz sonucunu doğurur. Kanunun amacının bu olmadığı açıktır. (H.G.K ‘nun 18.11.1998 gün ve 824/2-820 sayılı, 2.H.D’nin 27.09.2005 tarihli 11274-12936 sayılı kararı).Toplanan delillerle de taraflar arasındaki ayrılığın altı aydan fazla sürdüğü anlaşılmaktadır. Bu halde ihtar kanuni şekillere uygundur. Terke dayalı davanın reddedilebilmesi için terkte haklılığın değil, eve dönmemekte haklılığın kanıtlanması gerekmektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK.nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda, Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık hukuki nedenini dayalı boşanma davasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, karara ilişkin davalı kadının istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. Davacı erkeğin İzmir 6. Aile mah. 2014/239 esas 2014/703 karar sayılı ilamı ile açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, 30.11.2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 10.01.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmakla 3 yıllık fiili ayrılık süresinin gerçekleştiği ve tarafların bu süre içerisinde ortak yaşamı kuramadıkları anlaşılmaktadır....
Bu nedenle davanın kabulüne, tarafların 166/4 maddesi gereğince fiili ayrılık nedenine dayalı olarak boşanmalarına karar verilmesi gerektiği "gerekçesi ile; "Davanın kabulü ile tarafların TMK nın 166/4 maddesi gereğince fiili ayrılık nedenine dayalı olarak BOŞANMALARINA, Davalı için 15/01/2019 tarihli duruşmada dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere taktir edilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleştiği tarihte aylık 50,00 TL artırılarak aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, Davalının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15,000 TL manevi tazminatın, davacıdan alınarak davalıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine, Davalının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 15,000 TL maddi tazminatın, davacıdan alınarak davalıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine, "karar verilmiştir....
Aile Mahkemesinde açılan boşanma davasının reddedilip, 11.09.2012 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıllık sürede ortak hayatın yeniden kurulamadığı, kadın tanıklarının beyanlarının evlilik birliğinin yeniden kurulduğunun kabulü olarak değerlendirilemeyeceği, tarafların evlilik birliğinin devamı amacıyla biraraya geldiklerinin yeterli delillerle kanıtlanamadığı, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. B....
sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne "gerekçesi ile; "ASIL DAVADA; tarafların TMK 166/4 maddesi gereğince fiili ayrılık nedeniyle BOŞANMALARINA, BİRLEŞEN DAVADA; tarafların TMK 166/1 maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle BOŞANMALARINA, Samsun 1....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; taraflardan davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, taraflar arasındaki geçimsizliğin ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir. Kadın tarafından açılan ilk boşanma davası ile temyize konu bu davada toplanan delillerle davacı kadının evi terk ederek gittiği anlaşılmaktadır. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde erkekten kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Öyleyse davalı erkeğe bir kusur yüklenemez. Bu durumda; evlilik birliğinin sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan davacı kadın tamamen kusurludur. O halde, davacı kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekirken, yazılı şekilde yoksulluk nafakası takdiri doğru görülmemiştir....
un kusurunun bulunmadığı, fiili ayrılık sürecinde kadının dava açmamasının da ileri sürdüğü olayları hoşgörü ile karşılamış olduğunu gösterdiği” gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince boşanmalarına ve davalı-karşı davacı kadının davasının ise reddine karar verilmiştir. Önceki boşanma davasının davacı-karşı davalı tarafından açıldığı, davanın "kadına atfı kabil kusur bulunmadığı" gerekçesiyle reddedildiği, ret kararının kesinleşmesinden başlayarak üç yıl geçtiği, bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık süresi içinde de davalı karşı davacının bir kusuru ortaya konulamamıştır. Önceki boşanma davasının reddine ilişkin karar, o davaya kadar davalı-karşı davacının boşanmayı gerektirecek bir kusurunun bulunmadığı konusunda kesin hüküm teşkil eder. Bu kesin hükmün varlığı karşısında, önceki olaylardan dolayı davalı-karşı davacı artık kusurlu sayılamaz....