Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; fiili ayrılık sebebiyle (TMK m. 166/4) açılan boşanma davasında, tarafların gerçekleşen olaylara göre kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davalı eş yararına, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. ÖN SORUN 11....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca, reddedilen kendi boşanma davaları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle fiili ayrılığın tek başına boşanmaya sebebiyet veren bir olay olmadığı gibi terk hukuki nedenine dayalı bir boşanma davasının da bulunmadığının anlaşılmasına göre, tarafların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.01.2016...

      SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik İncelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.04.2015 (Çarş.)...

        Davacı davalı erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olması, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturur. Sözü edilen davadan sonra taraflar bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadına kusur yüklenemez. Toplanan delillerden, ilk derece mahkemesince erkeğe yüklenen kusurlu davranışların sabit olduğu, önceki boşanma davasındaki ve fiili ayrılık döneminde belirlenen kusur durumuna göre boşanmaya yol açan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin erkeğin davasının kabulü kararı ve gerekçelerinin dosya kapsamı ile uyumlu, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, tarafların kusura yönelik istinaf talebinin reddine karar verilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı fiili ayrılık hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayanarak boşanma talebinde bulunmuş, mahkemece ispatlanmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı tarafından açılıp retle sonuçlanan 14.01.2012 tarihinde kesinleşen boşanma davasından sonra, tarafların evlilik birliğini yürütmek amacıyla taraf beyanları ve dosya kapsamına göre, tekrar biraraya gelmedikleri anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı erkeğin davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

          Bozma Kararı 1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili davanın reddi ve ayrılık kararı yönünden, davalı kadın vekili ise ayrılık kararı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur. 2.Dairenin 06.06.2022 tarihli 2022/4012 Esas, 2022/5408 Karar sayılı kararı ile; davalı kadının boşanmak istememesi ve davalı tanıklarının tarafların geçimsizliğine yönelik görgüye dayalı beyanlarının olmaması ayrılık kararı verilebilmesi için yeterli olmadığı, dosya kapsamından ortak hayatın yeniden kurulma olasılığının ortaya konulamadığı, evlilik birliğinin yeniden tesis olunamayacak şekilde temelinden sarsıldığı bu nedenlerle açılan boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ayrılığa karar verilmesinin doğru olmadığından bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. B....

            Davalı erkeğin cezaevinde olması ve fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Davacının TMK'nun 163. maddesine dayalı olarak açmış olduğu bir davası da yoktur. Gerçekleşen bu durum karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 05.02.2018 (Pzt.)...

              İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: ''Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Tarafların 1981 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın boşanma istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Yukarıda yer verilen uyuşmazlık konuları üzerinden mahkememizce yürütülen tahkikat sonucunda; davacı tanıklarının beyanlarından tarafların yaklaşık 20- 25 yıldır ayrı yaşadıkları anlaşılmış ise de ayrılığa davalının sebep olduğu, davalının haklı bir sebep olmaksızın evden ayrıldığı ve evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği hususları ispatlanamamış olduğundan ve fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni oluşturmadığından davanın reddi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.'' şeklindeki gerekçeyle; "Davanın REDDİNE, " karar verilmiştir....

              Bölge adliye mahkemesi kararında, erkeğin yazışmaları kabul ettiğinden bahisle, erkeğin başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de fiili ayrılık döneminde yapıldığı ileri sürülen yazışmaların tarihi belli değildir. Bunun yanında, davalı-karşı davacı erkeğin fiili ayrılık döneminde üçüncü bir kişi ile yaptığı yazışmaların davacı-karşı davalı kadın tarafından ne şekilde elde edildiği belli olmadığından, hukuka aykırı olan bu delile itibar edilerek davalı-karşı davacı erkeğe kusur yüklenmesi yerinde olmamıştır. Tarafların mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden erkeğin ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmamıştır. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere, tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit derecede kusurlu oldukları anlaşılmaktadır....

                Fiili ayrılık vakıası tek başına boşanma nedeni sayılamayacağı gibi, davalı kadının duruşmada dinlenen tanığının beyanları esas alınarak davacı erkeğe kusur yüklenmesi de mümkün değildir....

                  UYAP Entegrasyonu