Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin karşı davasına dayanak teşkil eden davanın, “davacı erkeğin davalıyı istemeyerek ailesinin yanına bıraktığı ve fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olamayacağı” gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin, fiili ayrılık döneminde davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin ilk boşanma davasında, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığının, böylece bu tarihten önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin de anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....

    Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fili ayrılık sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir....

    Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde, ayrılık en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ise, istem üzerine hakim tarafından yapılan ihtarın da sonuçsuz kalması halinde terk edilen eşin, boşanma davası açabileceğini hükme bağlamıştır. Davacı erkek 23.07.2015 tarihinde ihtar isteğinde bulunmuş, istek doğrultusunda verilen karar davalı kadına 24.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, aradan yasanın aradığı iki aylık süre geçtikten sonra 14.12.2015 tarihinde boşanma davası açılmıştır. Davalı ihtar istek tarihinden önceki dört aylık fiili ayrılık döneminden evvel 26.01.2015 tarihinde nafaka isteğinde (TMK m. 197) bulunmuş ve bu istek haklı kabul edilerek 26.02.2015 tarihinde nafakaya hükmedilmiştir. Ve karar da 17.12.2015 tarihinde kesinleşmiştir. Nafaka davası dört aylık fiili ayrılık döneminde açılmamıştır....

      Tarafların ayrı yaşadığı dosya kapsamı ile sabit olmuş ise de ; fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Terk hukuki sebebine dayalı bir dava da bulunmamaktadır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda yukarıda da açıklandığı üzere davalı kadına atfı kabil kusur ispat edilememiştir. Fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni değildir. Davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışın varlığı kanıtlanamamıştır. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, "Türk Medeni Kanunu'nun 166/4 maddesinde yer alan üç yıllık fiili ayrılık süresinde ortak hayatın yeniden kurulmadığı" gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, tarafların fiili ayrılığın üzerinden uzun zaman geçtiği ve davalının da kendisine ayrı bir hayat kurduğu, dolayısı ile boşanmanın mevcut hali ile davalının herhangi bir menfaatini şu aşamada zedelenmeyeceği yine aynı şekilde davalının...

        Aile Mahkemesinin 07/09/2020 tarih, 2019/220 Esas, 2020/387 Karar sayılı kararı ile özetle; davanın kabulüne, TMK'nun 166/4 m.si gereğince eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar Bahadır ve Berk için davalının tedbir nafakası talebinin reddine, davalı tarafın yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile aylık 400 TL yoksulluk nafakasının, karar kesinleşme tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere takdiren 3 yıllık tutarı olan 14,400 TL toplu yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı yararına vekalet ücreti ile yargılama giderine karar verilmiştir....

        Aile Mahkemesinin 07/09/2020 tarih, 2019/220 Esas, 2020/387 Karar sayılı kararı ile özetle; davanın kabulüne, TMK'nun 166/4 m.si gereğince eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar Bahadır ve Berk için davalının tedbir nafakası talebinin reddine, davalı tarafın yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile aylık 400 TL yoksulluk nafakasının, karar kesinleşme tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere takdiren 3 yıllık tutarı olan 14,400 TL toplu yoksulluk nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı yararına vekalet ücreti ile yargılama giderine karar verilmiştir....

        Mahkemece, "tarafların fikren ve ruhen uyuşmadıkları, sürekli tartıştıkları, ayrı yaşadıkları, evliliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi hususunda davalının gerekli özen ve çabayı sarf etmediği, karşılıklı sevgi ve saygı temeline dayanan evlilik birliğinin davalının ağır kusurlu eylemleri nedeni ile bir daha yeniden kurulamayacak şekilde temelinden sarsıldığı" gerekçesiyle boşanmalarına karar verilmiş ise de; fiili ayrılık boşanma sebebi olmadığı gibi davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektiren maddi bir vakıa da ispatlanamamıştır. Bu itibarla davanın reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi ...Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından davanın kabulü yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, davalı kadının ortak konutu terk etmek suretiyle birlik görevlerini yerine getirmediği, fiili ayrılık döneminde, eşinin eve dönmesine yönelik isteğini kabul etmeyerek birlikte yaşamaktan kaçındığı, böylece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu belirtilerek, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına hükmedilmiş, müşterek çocukların velayeti davalı kadına verilmiştir. Davalı kadın tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince kadının istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir....

            Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, hükmün gerekçesinin son paragrafının dosya içeriği ile bağdaşmadığı görülmekte ise de, davanın reddine karar verilmiş olup, gerekçedeki uyumsuzluğun sonuca etkili olmadığının anlaşılmasına göre davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı kadının usulüne uygun Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı olarak bir nafaka davası bulunmadığı gibi kocanın boşanma davasının da reddine karar verildiğine göre, boşanma davası içerisinde Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyarınca davalı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşme tarihine kadar devamına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde boşanma davasının reddine ilişkin karar kesinleştikten sonra da fiili ayrılık süresince devamına karar verilmesi doğru değildir....

              UYAP Entegrasyonu