Başka bir ifade ile hakim, olayların davacı tarafından yapılan hukuki nitelendirmesiyle bağlı değildir. Dava dilekçesinde açıklanan olaylara göre, boşanma talebinin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayandığı kabul edilmelidir. Taraflar arasında boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış ve reddedilmiş bir dava mevcuttur ve mahkeme de bu davanın varlığına muttali olmuştur. Davada fiilen ayrı yaşama vakıasına dayanılmıştır. O halde delillerin Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi çerçevesinde değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Bu husus nazara alınmadan hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 16.03.2017(Prş.)...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm her iki dava yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalı-karşılık davacı ... dönmez 04.05.2010 tarihli dilekçesiyle ayrılık davası ve nafakaya yönelik temyiz talebinden feragat ettiğinden, temyiz dilekçesinin ayrılık davası ve nafaka yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Davacı-karşılık davalı ... 04.05.2010 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu konuda bir karar verilmek üzere hükmün boşanma kararına ilişkin olarak bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda 1.bentte gösterilen nedenle davalı-karşılık davacı ......
Sanığın, boşanmak üzere olduğu ve bu nedenle ayrı yaşadığı eşinin ikametinin kapısını, görgü tespit tutanağında belirlendiği şekilde yaktığı, yanma neticesinde ayrıca apartmanın iç tarafının bir kısım yerlerinin zarar görmesine sebebiyet verdiği ve bu şekilde üzerine atılı olan yakarak mala zarar verme suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; 1-Şikayetçi ... ile sanığın aşamalarda verdikleri ifadelerinde; resmi nikahlı evli olduklarına dair beyanları nazara alınarak; suç tarihinde eşler arasında görülmekte olan boşanma davasının bulunup bulunmadığı ve bu dava ile ilgili "yargısal fiili ayrılık kararı" verilmiş olup olmadığının kesin surette saptanarak, 5237 sayılı TCK'nın 167/1-a maddesine göre, ''haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birinin zararına suçun işlenmesi halinde ilgili akraba hakkında ceza verilmeyeceği '' hükmü ile aynı kanun maddesinin 2. fıkrasındaki; haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin zararına olarak bu suçun işlenmesi halinde ilgili...
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden boşanma davasının, "Erkeğin davasını ispatlayamadığı" gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığınm anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan davacı-karşı davalı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Durum böyleyken; mahkemece "Davacı-karşı davalı erkeğin bir kusurunun ispat edilemediği" gerekçesiyle davalı-karşı davacı kadının maddi tazminat (TMK.m. 174/1) talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
Bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan erkeğin boşanmaya neden olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Öyleyse; mahkemece "davacı erkeğin daha önce açtığı boşanma davasının ispatlanamadığından reddedildiğinin anlaşıldığı" gerekçesiyle davacı-davalı kadının maddi tazminat talebinin (TMK m. 174/1) reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Davacı erkeğin tanıklarının anlattığı olaylar ilk davanın açılmasından önceki döneme ilişkin olduğundan bir değer taşımamaktadır. Öyleyse davalı kadına bir kusur yüklenemez. Bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan erkek tamamen kusurludur. Durum böyleyken; mahkemece "kusurun davacıda olduğunun ispatlanamadığı" gerekçesiyle davalı kadının tedbir (TMK.m.169) ve yoksulluk nafakası (TMK.m.175) taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
İlk davanın açılmasından sonra tarafların biraraya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. Öyleyse davalı kadına bir kusur yüklenemez. Bu durumda; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda davacı erkek tamamen kusurludur....
Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden boşanma davasının, "erkeğin davasını ispatlayamadığı" gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin ve fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Durum böyleyken; mahkemece "davacı erkeğin ağır kusurlu olmadığı" gerekçesiyle davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması, ancak "ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması" gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali bulunmamaktadır. O halde, erkek tarafından açılan davanın kabulü suretiyle boşanma kararı verilmesi gerekirken, davanın reddi ile Türk Medeni Kanununun 171. maddesi gereği ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2016(Salı)...
DAVA 1.Davacı karşı davalı asıl dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1971 yılından beri evli olduklarını, 4 yıldır fiilen ayrı yaşadıklarını, ... 2.Aile Mahekmesinin 2013/1350 Esas ve 2015/508 Karar sayılı dosyasından açılan davasının reddedildiğini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin tamamlandığını, kadının asabi yapısı ve sinirli tavırları ile evliliklerinin sürdürülebilir yanı kalmadığını beyan ederek tarafların fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2.Davacı karşı davalı karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; ilk açılan boşanma davasından sonra kadının kendisine hakaretlerinin olduğunu, ceza dosyasına konu şiddet vakıasından sonra uzunca süre birlikte yaşamaya devam ettiklerini, kadının tazminat ve nafaka talep edemeyeceği belirtmiştir. II....