Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı kadın tarafından nafaka ve tazminat miktarları yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Toplanan delillerden; Davacı kadın tarafından 09.09.2013 tarihinde ayrılık davası (TMK. md. 170/2), 06.11.2013 tarihinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması (TMK. md. 166) sebebine dayanan boşanma davası açılmış, davalar birleştirilerek görülmüştür. Davacı kadın vekili 14.10.2014 tarihinde "...birleştirilen ayrılık talebimizden vazgeçiyoruz..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu beyan birleştirilen ayrılık davasından feragat niteliğindedir....

    Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; tarafların 20 yıldır ayrı yaşamakta olup, 2012 yılında birbirlerine karşılıklı boşanma davası açtıklarını, yargılama sonunda davanın reddedildiğini ve kararın onanarak kesinleştiğini, boşanmanın reddi kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yılı aşkın bir sürenin geçmesinin ardından işbu davanın açılmış olup, boşanma kararı verildiğini, her ne kadar hükümde "TMK 166/4 maddesi gereğince" yerine sehven "TMK 172. maddesi gereğince" yazılı ise de bu hususun gerekçeli kararın yazım aşamasında fark edildiğini gerekçeli karar ile hüküm arasında çelişki olamayacağından söz konusu maddi hata düzeltilmeyerek, yalnızca gerekçede değilmekle yetinilmiş denilerek tarafların boşanmalarına karar verildiğini, kanun maddesinin sehven farklı yazılmasının hükmün esasına etkili olmayacağının hukuki bir gerçek olduğunu, davalının evi yirmi yıl önce terk ettiğinin tanık beyanları ile sabit olduğunu, yasal şartları oluşmuş fiili ayrılık nedeni ile açılan boşanma...

    Öyleyse kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmamış ise de, tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açtıkları boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmeyip kesinleşmekle, kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı açtığı karşı boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu nedenlerle mahkemece konusuz kalan davalı-davacı kadının boşanma davası hakkında açıklanan çerçevede bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 3-Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olduğuna göre; davalı-davacı kadının maddi tazminat (TMK m.174/1) talebinin reddi de doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/01/2022 NUMARASI : 2019/486- 2022/25 DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından açılan Aksaray 1. Aile Mahkemesince görülen 2016/574- 603 sayılı boşanma davasının feragat nedeniyle reddedildiğini, kararın 22/06/2016 tarihinde kesinleştiğini, tarafların fiilen bu tarihten sonra bir araya gelmediklerini belirterek fiili ayrılık nedeni ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....

      Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi ve tedbir nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davalı kadının, kusur belirlemesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı erkek tarafından, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda; “Davacının ayrı yaşama döneminde kalp ameliyatı olduğu, ameliyat sırasında davalı eşin bulunmaması nedeniyle kusurlu olduğu anlaşılmış ise de tarafların ayrı yaşadığı dönemde davacı erkeğin ikinci bir evlilik yaptığı ve bu hali ile evlilik birliğinin bozulmasında davacının davalıdan daha fazla kusurlu olduğu, TMK 166/2 madde gereğince kusuru daha az olan tarafın açılan boşanma davasına itiraz edebileceği...” gerekçesi ile davanın ispatlanamaması nedeni ile...

        KARŞI DAVA:Davalı karşı davacı vekilinin cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle, ortak hayatın kurulamamasının nedeninin davacının aile birliğinin üstüne yüklediği görevleri yerine getirmemesi olduğunu, aile birliğinin davacının kusurlu davranışları nedeniyle sarsıldığını, kusurlu tarafın açtığı boşanma davasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilini müşterek evden ayrılmak zorunda bırakarak fiili ayrılığa sebep olan ve ne ilk açılan dava öncesi ne sonrasında bir araya gelmekten kaçınarak boşanma sebebi yaratanın davacı olduğunu, eylemli ayrılık döneminde de kusurlu olanın davacı olduğunu, uzun fiili ayrılık döneminde sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, müvekkilinin harici duyum ile davacının hayatında bir başka kadın olduğunu, hatta bu kadının karısı çok kıskanç şeklinde söylenti ile anıldığını, yani karısı olarak bilindiğini öğrendiğini, karşı tarafın davasının reddi, karşı davalarının kabulü ile aile birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmasına, dava esnasında tedbir...

        Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece; davalı-davacı kadının fiili ayrılık döneminde eşi ile bir araya gelmek için defalarca barışma girişiminde bulunması nedeniyle, davacı-davalı erkek eşinin gerek fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasından önceki, gerekse de fiili ayrılık süresi içerisinde ki kusurlu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı gerekçesiyle, davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK.md.174/1-2) isteklerinin reddine karar verilmiş ise...

          Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin davasına dayanak teşkil eden davanın, "Boşanma davasına konu edilen davalının eylemlerinin davacı tarafından affedildiği, affedilen eylemlere dayanılarak boşanma talep edilemeyeceği, terke dayalı olarak açılan bir boşanma davasının da bulunmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin, fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin ilk boşanma davasında, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığının, böylece bu tarihten önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin de anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi oluşturmaz. Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Fiili ayrılık tek başına boşanma sebebi değildir. Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır....

                UYAP Entegrasyonu