DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava eylemli ayrılık nedeni ile boşanma istemine ilişkindir. Davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla inceleme HMK'nın 355 maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı koca tarafından; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve maddi tazminat yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Davaya dayanak yapılan ... Aile Mahkemesinin 2009/200 esas, 2010/238 karar sayılı dosyasının karşılıklı boşanma davası olduğu, her iki davanın da ret ile sonuçlandığı, kararın 6.5.2010 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....
Oysa, davacı erkek tarafından açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davası 31.05.2012 tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşen bu kararda davalı kadının evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede bir kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan, erkeğin boşanmaya neden olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Öyleyse; mahkemece davalı kadının maddi tazminat talebinin (TMK m. 174/1) kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....
Bu kez, davacı koca, eldeki bu davayı, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı olarak "fiili ayrılık" nedeni ile açmıştır. Mahkeme, ilk davanın reddinden sonra tarafların üç yıl süreyle biraraya gelmedikleri gerekçesi ile boşanma kararı vermiş ve tarafları da boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta eşit kusurlu olarak kabul etmiş ise de; retle sonuçlanan ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen kocanın ilk boşanma davasında, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığına göre, bu tarihten önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemeyecektir. Söz konusu davanın reddi ve bu ret kararının kesinleşmesiyle kadın kusursuz hale gelmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi davacı kocanın eşine şiddet uyguladığı sabittir. Bu durumda, kadının kusursuz, kocanın ise tam kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kusur, nafakalar, tazminatlar ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalı-davacı kocanın davası Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle boşanma istemine ilişkindir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ : 26/05/2014 NUMARASI : 2012/598-2014/306 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bedin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle açılmış boşanma davasıdır. Davacı kadın 28.08.2007 tarihinde boşanma davası açmış, davası reddedilerek Yargıtay denetiminden geçerek 14.09.2009'da kesinleşmiştir. Fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe yüklenecek bir kusurun varlığı da ispat edilememiştir....
Fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe yüklenecek bir kusurun varlığı da ispat edilememiştir. İlk boşanma davasını açarak geçimsizlik yaratan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kadın tamamen kusurludur. Mahkemece davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmadığı halde davalı-karşı davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 09.11.2015 (Pzt.)...
Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fili ayrılık sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması gerekir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı davada tarafların kusur durumları belirlenirken, daha önce taraflar arasında görülüp kesinleşen boşanma davalarında belirlenen kusur durumları yanında fiili ayrılık süresinde gerçekleşen kusurlu davranışların da dikkate alınması gerekir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma sebebi olarak kabul edilen fiili ayrılığın, manevi tazminatı gerektirmediğine, gerek reddedilen ilk davada gerekse fiili ayrılık süresi zarfında davacıdan kaynaklanan davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir hadisenin ispatlanmamış bulunmasına, boşanma davası içinde talep edilen boşanmanın fer'isi niteliğindeki nafaka ve tazminatların kabulü halinde ayrıca vekalet ücreti takdir edilemeyeceğine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Müşterek çocuğun dava tarihinden bu yana annesinin yanında olduğu tartışmasızdır....
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin karşı davasına dayanak teşkil eden davanın, “davacı erkeğin davalıyı istemeyerek ailesinin yanına bıraktığı ve fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olamayacağı” gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin, fiili ayrılık döneminde davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin ilk boşanma davasında, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığının, böylece bu tarihten önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin de anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....