WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Feragat sebebiyle ret kararına dayanarak Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine göre boşanma hükmünü elde eden, başka bir ifade ile üç yıllık süre zarfında ortak hayatın yeniden kurulmasından kaçınan koca fiili ayrılığa dayanan boşanmada kusurludur. Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi koşulları davalı lehine gerçekleşmiştir. Öyleyse, davalı yararına uygun miktarda maddi tazminat taktir edilmelidir. Hüküm maddi tazminat yönünden bozulmalıdır. Bu sebeple değerli çoğunluğun onama düşüncesine maddi tazminat yönünden katılmıyorum....

    Oysa, fiili ayrılığı başlatan reddedilen boşanma davasının davacı erkek tarafından açıldığı, davacı erkeğin 29.07.2010 tarihinde davadan feragat etmesi sebebiyle reddedildiği, bundan sonra tarafların bir arada yaşamadığı anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin boşanma davasından feragati, sözü edilen davaya kadar ki olaylardan dolayı davalının kusurlu kabul edilmesine mani olur. Feragatin hasıl ettiği kesin hüküm etkisi karşısında, artık önceki olaylardan dolayı davalı kusurlu addedilemez. Mahkemece davalı kadına yüklenen diğer kusurlara davacı erkek dava dilekçesinde dayanmamış olup, dayanılmayan vakıaların hükme esas alınması mümkün değildir (HMK m. 25/1). Bu durumda reddedilen boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebep olan davacı erkek boşanmada tam kusurludur. Davalı kadına atfedilebilecek bir kusur gerçekleşmemiştir....

      Aile Mahkemesi'nin 2007/637 esasında 10/07/2007 tarihinde açtığı boşanma davasından 16/07/2008 tarihli duruşmada feragat ettiği, davalı kadının, bu feragati sebebiyle önceki olayları affetmiş sayılacağı, affedilen olaylara dayalı olarak davacı erkeğe kusur yüklenemeyeceği, tarafların fiilen ayrı yaşamaları dikkate alındığında tek başına ayrı yaşamanın şiddetli geçimsizliğe delalet edecek bir olgu niteliğinde olmadığı, davacı erkeğin ilk davadan sonra birlikte yaşamaktan kaçındığı, fiili ayrılık döneminde davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve bu dava sonrasında da birlikte yaşamaktan kaçınarak boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerektiği” belirtilerek davanın kabulüne, davalı kadın lehine tedbir ve ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık boşanma hukuki sebebine dayalı olarak açılmıştır. Mahkemece, feragat nedeniyle verilen ret kararının kesinleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının daha önce açtığı boşanma davası feragat sebebiyle reddedilmiş, feragat tarihinden itibaren boşanma davasının açıldığı 11.12.2015 tarihine kadar üç yıl geçtiği anlaşılmaktadır. Feragat davaya son veren bir taraf usul işlemidir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 311. maddesi uyarınca feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Feragat nedeniyle verilen ret kararının tebliğe çıkartılarak kesinleşme işleminin yaptırılmasına gerek yoktur....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmolunan tazminatlar ve nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için, tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olmasının yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı niteliğinde olması da gerekir (TMK.md. 174/2). Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı olarak boşanmalarına karar verilmiştir....

            AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 24/05/2022 NUMARASI : 2021/128 ESAS, 2022/310 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : İlk derece mahkemesince verilen karara davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA Davacı koca vekili, dava dilekçesinde özetle; fiili ayrılık sebebiyle (TMK md.166/4) tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk Harun’un velayetinin babaya bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. SAVUNMA Davalı kadın, davaya cevap vermemiştir....

            Davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesinde fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma talebinde bulunmadığı gibi dayanak boşanma dosya numarasından da bahsetmemiştir. Yerel mahkeme taraflara delillerini bildirmek üzere vermiş, davalı-davacı delil listesinde reddedilen boşanma dosyasını bildirmemiş bildirmediği gibi, bu delile hiç bir şekilde dayanmamıştır. Hakim taleple bağlıdır (HMK.md.26). Davalı-davacının karşı dava dilekçesinde; davacı-davalının evliliği sürdermek için çaba göstermediğini, açtığı boşanma davasının reddedildiğini belirtmesi, davalı-davacının Türk Medeni Kanununun 166/4'te düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davası olduğunu göstermez. Aksi bir uygumama; dilekçede diğer eşin başka bir kişiyle yaşadığından söz edilmesi, zina nedenine dayalı boşanma davasınında bulunduğu anlamına gelir. Ve yine dilekçede eşin evi terk ettiğinden bahsedilmesi, terk nedeniyle boşanma davasının da bulunduğunu kabul etmeyi gerektirir....

              Davalı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın reddi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve redle sonuçlanmış, kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile, bu kesinleşme tarihinden itibaren en az 3 yıl süre ile evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olmasının gerekli ve yeterli görüldüğü, tanık beyanlarından bu koşulun gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile fiili ayrılık nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı tarafından dava dilekçesinde şiddetli geçimsizlik ve ayrılık sebebiyle boşanma talebinde bulunduğu, dava dilekçesinde, açıkça taraflar arasında daha önce görülüp reddedilen bir boşanma davasından söz edilmediği, bu haliyle,...

              ayrılık sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış olan boşanma davasının reddine karar verilmiş ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmiş ve bu süre içinde her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması zorunludur....

                Taraflar arasında, ilki davalı tarafından 21.06.2004 tarihinde açılan 16.09.2004 tarihinde feragat sebebiyle reddedilen, ikincisi, davacı tarafından 07.06.2011 tarihinde açılan ve 22.09.2011 tarihinde feragat sebebiyle retle sonuçlanan iki ayrı boşanma davasının mevcut olduğu görülmektedir. Davacı, dava dilekçesinde davalı ile on yılı aşkın bir süredir ayrı yaşadıklarını ileri sürdüğüne göre, boşanma talebi Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılığa da dayanmakla birlikte, lehine bu sebep oluştuktan sonra davacı 07.06.2011 tarihinde açtığı davadan feragat ettiğine göre, bu tarihten itibaren üç yıl geçmedikçe aynı sebepten (TMK.md.166/4) yararlanması olanağı yoktur. Bu bakımdan davanın Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi bakımından da davanın reddi açıklanan sebeple sonucu bakımından doğru bulunmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu