İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; Dava, fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve retle sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile bu kesinleşme tarihinden itibaren en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olması gerekli ve yeterlidir. Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir....
Aile Mahkemesinin 2012/453 esas sayılı dosyası ile birlikte tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği üzere, kadın tarafından 05.01.2009 tarihinde açılan boşanma davasından sonra, fiili ayrılık döneminde davacı- karşı davalı erkeğin müşterek çocuklarıyla ilgilenmeyerek birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı- karşı davacı kadının da, ret ile sonuçlanan davayı açıp fiili ayrılık sebebi yarattığı, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, bu durumda taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı dava yönünden verilen boşanma kararının ve evlilik birliğinin sarsılmasında tarafların eşit kusurlu olduklarına ilişkin belirlemenin isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince yapılan kolluk araştırmasına göre davalı karşı davacı kadının ev hanımı olduğu, gelirinin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hükümdavacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davacı erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davalı kadın, dava dilekçesini 23.09.2013 tarihinde tebellüğ etmiş, cevap dilekçesini ise süresinden sonra 03.03.2014 tarihinde vermiş, süresinde herhangi bir vakıaya dayanmamıştır. Dolayısıyla davalının usulüne uygun olarak dayanmadığı vakıalar hükme esas alınamaz ve davacıya kusur olarak yüklenemez (HMK m. 25/1). Davalı kadının ise herhangi bir kusurlu davranışı ispatlanamamıştır. Fiili ayrılık başlı başına boşanma sebebi değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Mahkemece boşanma sebebi olarak gösterilen olaylar, davalının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı gibi, toplanan delillerden; davacıdan kaynaklanan, davalının kişilik haklarına saldırı teşkil eden maddi bir hadisenin varlığı da kanıtlanmamış ve Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi koşulları oluşmamıştır. Boşanmaya sebep olan fiili ayrılık, tek başına manevi tazminatı gerektirmez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Yapılan yargılama ve toplanan delillerle davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, fiili ayrılık döneminde eşinin ailesine hakaret ettiği, eşini ve eşinin ailesini tehdit ettiği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikle bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır....
Hukuk Dairesi'nin bozma ilamından da anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı ... tarafından fiili ayrılık (TMK md 166/son) hukuki sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası sonunda verilen red kararına yönelik yargılamanın iadesi isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu 14. maddesi uyarınca Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarih 2015/8 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 22.01.2015 tarihli ve 29244 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.) Hukuk Dairesi'nin görevine girmektedir. 11 Nisan 2015 tarihi itibariyle Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6644 Sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 2797 Sayılı Kanun'un 60. maddesinin 1. ve 3. fıkraları uyarınca dosyanın görevli daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULU'NA GÖNDERİLMESİNE, 26.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların fiili ayrılık sebebiyle boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir....
Aile Mahkemesi'nin 2014/759 Esas 2015/405 Karar sayılı ilamı ile boşanma davasının reddine dair kararın kesinleşmesinden itibaren üç yılı aşkın bir süre ile tarafların bir araya gelmedikleri nedeniyle evlilik birliği yeniden kurulmadığından fiili ayrılık sebebi ile boşanmalarına, davacı dava dilekçesinde tazminat talep etmediğinden manevi tazminat talebi yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına, davalının boşanmada bir kusuru bulunmadığından ve boşanma ile mevcut ve evlilik birliğinden beklenen menfaatleri zarar göreceğinden maddi tazminata, davalının emekli olduğu, boşanmayla yoksulluğa düşmeyeceği nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddine, davacının başka kadınlarla görüştüğü nedeniyle taraflar arasında geçimsizlik olduğu ancak davalının sonrasında bunu kabul ettiği, davacının çocuklarının başında durmasını istediği, buna rağmen davacının evden ayrıldığı nedeniyle davalının davacıyı affetmiş sayıldığı, davacının kusurlu hareketlerinin davalının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde...
Dosya içindeki belgeler incelendiğinde kadın tarafından evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılan Rize Aile Mahkemesinin 2011/325 E. sayılı boşanma dava dosyası ile (erkek) tarafından 15.11.2011 tarihinde açılan ve TMK'nın 166/4. maddesinde düzenlenen "fiili ayrılık sebebine" dayalı eldeki dava dosyasının davacı-davalı sıfatları farklı olmakla birlikte davalardan biri hakkında karar verilir ve kesinleşirse diğer davanın konusuz kalacağı açıktır. Bu haliyle iki dava arasında aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu anlaşılmakla, tarafların kusurlarının belirlenmesi ve bunun sonucu olarak boşanmanın ferilerinin sağlıklı değerlendirilerek doğru karar verilebilmesi amacıyla birlikte görülmesi ve delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir....