GEREKÇE ; Dava; davalı anonim şirkete 6102 sayılı TTK'nın 536. maddesi gereğince tasfiye memuru atanması istemine ilişkindir. Dava dilekçesi ekinde sunulan davalı şirketin 29/03/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanak örneği incelendiğinde; toplantının TTK'nın 416. maddesine göre çağrısız olarak yapıldığı, "-29/03/2021 tarihi itibariyle fesih ve tasfiye edilmesine, -Şirketin unvanına tasfiye halinde ibaresinin eklenmesine, -Fesih ve tasfiye işlemlerinin şirket merkezinde yürütülmesine, -Fesih ve tasfiye işlemlerini yürütmek üzere tasfiye memuru seçilmesi konusunda mutabık kalınamadığından mahkemeye başvurulmasına, ortaklardan herhangi birinin mahkeme başvurusu yapmak üzere muhtariyetine" ilişkin kararın 14.000 red ve 56.000 kabul oyu ile verildiği görülmüştür. 6102 sayılı TTK'nın 536. maddesinde; "(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır....
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün yazı cevabında, davalı kooperatifin tasfiye halinde olduğu ve henüz terkin edilip kapanmadığı bildirilmiştir. Tasfiye halinde olan davalı kooperatifin tasfiye memurlarının ... ile davacı ... olduğu görülmüştür. Somut olayda, davacı vekili, davalı kooperatifin fesih ve tasfiyesi ile birlikte sicil kaydının terkinini de talep etmiş ise de tüzel kişiliği haiz olan kooperatifin tüzel kişiliği, ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erebileceği, tüzel kişiliğin sona ermesi için de, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerektiği, davalı kooperatifin ise zaten tasfiye halinde olduğu, davacının ise tasfiye memuru olduğu, tasfiye halinde olması sebebiyle davalı kooperatifin yine bu amacı sağlayan feshinin dava edilmesinde hukuki yararın bulunmadığı anlaşılmakla Mahkemece tesis edilen karar isabetli olup davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir....
Ancak, tasfiye avansı ve tasfiye memurunun ücretinin davacıdan alınması yerindedir. Çünkü davacı tarafından tasfiye talep edilip, mahkemece şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilip tasfiye memuru görevlendirildiğinden, tasfiye işlemlerine başlanabilmesi için tasfiye memuru avansı ile tasfiye memuru ücretinin davacı tarafından ödenmesi gerekir. Aksi halde tasfiyeye başlanması mümkün olmayaçaktır. Davacı tarafından yapılan bu giderlerin tasfiye memurunca düzenlenecek tasfiye bilançosunda dikkate alınacağı tabidir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
na 02.04.2012 tarihinde yapılmış olduğu, anılı maddede ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının en az altı ay önce ihbar etmek şartıyla şirketin feshini isteyebileceğinin öngörüldüğü, ancak şirket ortakları aleyhindeki icra takibinin kesinleşmesi ile limited ortaklığın münfesih duruma gelmeyeceği, borçlu ortağın hissesine haciz konulmuş olmasının ortaklığın feshinin ihbarının istenebilmesi için bir koşul olduğu, yine aynı madde uyarınca feshi ihbarın tüm ortaklara ayrı ayrı tebliği gerektiği, somut olayda da şirket ortaklarına fesih ihbarlarının yapıldığı, buna rağmen borcun ödenmediği, yasada öngörülen koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucu davalı ...'na düşecek ortaklık tasfiye payının icra dosyasına tasfiye memuru tarafından yatırılmasına, tasfiye memuru olarak SMMM ...'un atanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....
olan davacı ... tasfiye memuru olarak atanmasına, tasfiye memurunun adresinin tasfiye adresi olarak kaydına, karar kesinleştiğinde tescil ve ilanı için --------- Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/871 Esas KARAR NO : 2024/416 Karar DAVA: Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması) DAVA TARİHİ: 14/11/2023 KARAR TARİHİ: 29/05/2024 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Tasfiyenin Kapatılması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı...tasfiye memuru dava dilekçesinde özetle; Mahkememizin ------kararı ile ortağı bulunduğu----- fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, kesinleşen -------- sayılı karar gereğince tasfiye memuru olarak tarafınca tasfiye sürecinin tamamlandığını, yasal ilanların yapıldığını, herhangi bir başvuru olmadığı gibi, sigorta ve vergilerin yatırıldığını, hiçbir mal varlığının aktif ve pasifinde olmadığına ilişkin tasfiye sonu bilançosu düzenlendiğini, ortaklar kurulu kati bilançonun onaylanması ve sicilden terkin için karar alınmak üzere toplanılmasının istenildiğini, şirket genel kurulunun fiili imkansızlık nedeniyle toplanamaması nedeniyle tasfiye sonu kati bilançosunun...
Mahkemece de anılan madde hükmüne göre inceleme yapılmış ve genel kurul yapılamaması nedeniyle organlar oluşamadığı gerekçesiyle isabetli olarak şirketin feshine karar verilmiş ise de, tasfiye memurunun atanması anasözleşme ile genel kurula bırakıldığı gerekçesiyle tasfiye memuru atanmamıştır. Herne kadar şirket anasözleşmesinde, iflastan başka bir sebeple şirketin infisahı halinde tasfiye memurunun genel kurul tarafından atanacağı düzenlenmiş ise de, davaya konu olayda şirketin fesih nedeni, genel kurulun toplanamayıp, organların oluşturulamamasıdır. Dolayısıyla şirketin genel kurulunun toplanamadığından bahisle şirketin feshine karar verilip, tasfiye memurunun atanmasının aynı genel kurulun iradesine bırakılması fesih gerekçesine uymadığı gibi, şirketin içinde bulunduğu çözümsüzlük halinin devamı niteliğinde bir karar olmaktadır....
Mahkemece de anılan madde hükmüne göre inceleme yapılmış ve genel kurul yapılamaması nedeniyle organlar oluşamadığı gerekçesiyle isabetli olarak şirketin feshine karar verilmiş ise de, tasfiye memurunun atanması anasözleşme ile genel kurula bırakıldığı gerekçesiyle tasfiye memuru atanmamıştır. Herne kadar şirket anasözleşmesinde, iflastan başka bir sebeple şirketin infisahı halinde tasfiye memurunun genel kurul tarafından atanacağı düzenlenmiş ise de, davaya konu olayda şirketin fesih nedeni, genel kurulun toplanamayıp, organların oluşturulamamasıdır. Dolayısıyla şirketin genel kurulunun toplanamadığından bahisle şirketin feshine karar verilip, tasfiye memurunun atanmasının aynı genel kurulun iradesine bırakılması fesih gerekçesine uymadığı gibi, şirketin içinde bulunduğu çözümsüzlük halinin devamı niteliğinde bir karar olmaktadır....
HÜKÜM (Yukarıda açıklanan nedenlerle): 1-)Davanın KABULÜ ile; ---- uyarınca FESİH ve TASFİYESİNE, 2-)Davalı şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere ----memuru olarak atanmasına 3-)Tasfiye memuru için --- ücret takdirine; ücretin ve ayrıca --- tasfiye masraf avansı olmak üzere toplam ---- karar kesinleştiğinde davacı tarafından mahkeme veznesine yatırılmasına, bundan sonra tasfiye memuruna görevinin tebliğine, 4-)Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının, tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine, 5-)Kararın kesinleşmesinden sonra, TTK'nun 283. maddesi uyarınca Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına, 6-)Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL harç dava açılırken peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 7-)Davacı tarafça yapılan 161,40 TL dava açılış masrafı ve 161,75 TL yargılama masrafından ibaret toplam 323,15 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-)Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan...
Baş Pazarlama aleyhine fesih ve tasfiye davası açtığını davacının kusurlu davranışları nedeniyle fesih ve tasfiye isteyemeyeceğini savunmuşlardır. Fesih tasfiye bu mümkün olmadığı takdirde çıkma istemi için haklı sebeplerin bulunup bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlıkta davacının kusurlu davranışlarının bulunup bulunmadığı, davacı kendi kusuruyla sebep olduğu eylemlerden dolayı fesih tasfiye isteyip istemeyeceği, şirketin devamında yarar olup olmadığı, fesih tasfiye yerine çıkma kararı haklı sebeplerin mevcutiyeti halinde daha mı uygun olacağı, davacıya ait ayrılma akçesi ne miktarda olduğu hususları araştırılmalıdır. Haklı sebep kavramı ve haklı sebeplerin neler olduğu haklı sebeple fesih düzenlemesinin yer aldığı TTK m. 636/3 hükmünde de tanımlanmış değildir ve bu konuda hakime takdir yetkisi verilmiştir. Bununla birlikte haklı sebep kavramının temelinde, dürüstlük kuralı ve kişilik haklarının korunması ilkesi bulunmaktadır....