Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

a ihtarnamenin gönderildiğini, yapılan icra takibinde davalıların borcun aslını kabul ederek faiz oranına ve işlemiş faize itiraz ettiklerini, faiz oranının sözleşmeye uygun olduğunu belirterek itirazın iptaline ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ..., krediye konu aracın ticari araç olmaması nedeniyle Tüketici Mahkemesinin görevli olduğunu, temerrüt tarihlerinin farklı olması nedeniyle takip tutarlarının da farklı olması gerektiğini, faiz oranının tüketici kanununa aykırı olduğunu, % 126 faiz oranının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine ve % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir. Diğer davalılar yargılamaya katılmamıştır....

    Diğer taraftan, Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, takip talebinde istenen faiz oranının cinsinin belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda, o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden, ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa bile faizin, istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerekir. Ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının da yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamaz. Bu durumda, itiraz edilmeyerek kesinleşen oran üzerinden faizin hesaplanması gerekir. Somut olayda takip dayanağı bono, kambiyo senedi niteliğinde olduğundan taraflar arasında ticari bir ilişkinin olduğunun kabulü gerekir....

      İİK'nun 150/ı maddesi uyarınca; krediyi kullandıran tarafça, noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilen hesap özetine, borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde ihtardaki borç miktarı kesinleşir. Ancak, böyle bir durumda, borçlu, ihtarnamedeki kesinleşen borç miktarına takip tarihine kadar işletilen faiz miktarına ve faiz oranına itiraz edebilir. Şikayetçi borçluya 30.06.2015 tarihli hesap kat ihtarnamesinin gönderilip tebliğ edildiği, ihtarnameye borçlu tarafından itiraz edilmediği anlaşılmaktadır....

        Bu durumda yasal sürede icra dairesine yapılan itiraz üzerine İİK.nun 66.maddesi uyarınca itiraz edilen kısım yönünden takip olduğu yerde durur. Ancak kabul edilen kısım üzerinden alacaklının takibe devam hakkı vardır. Buna göre ise borçlunun en geç takip tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekeceğinden, kabul edilen asıl alacağa bu tarihten itibaren 3095 Sayılı Yasanın 1.maddesi uyarınca yasal faiz hesaplanmalıdır. O halde mahkemece, kabul edilen asıl alacağa işleyecek yasal faiz esas alınarak şikayet konusu yapılan dosya hesabında tespit edilen faiz ve faize ilişkin banka sigorta muamele vergisinin ve buna göre hesap edilecek diğer fer'ilerin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı yönünde bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm tesisi isabetsizdir....

          İcra takibinde işlemiş faiz için de takip tarihinden itibaren faiz talep edilmiş olması durumunda, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi, faize faiz yürütülmesi anlamına gelir ki, Borçlar Kanunun 104/son ve 3095 sayılı yasanın 3. maddesi uyarınca faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Bu halde, asıl alacak bakımından takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmek suretiyle, faize faiz yürütülmeyecek şekilde hüküm kurulmalıdır. Somut olayda, alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            -K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatife 1998 yılında üye olduğunu, ayrıldığı tarihte 2.180,00 TL aidat ödemesinin bulunduğunu, üyelikten ayrılmasının kabul edilmesine rağmen aidatlarının ödenmemesi nedeniyle davalı hakkında 2.180,00 TL asıl ve 3.520,00 TL faiz alacağı için icra takibi başlattıklarını, davalının takibe kısmen itiraz ettiğini ve 2.089,90 TL kısmi ödeme yaptığını, bu ödemenin faiz alacağından mahsup edilmesi gerektiğini ileri sürerek, 15.08.2005 tarihine kadar işlemiş 500,00 TL faiz, 2.180,00 TL asıl alacağın ve bu tarihten sonra asıl alacağa işleyecek yasal faizin tahsilini talep ve dava etmiştir....

              Hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık bilirkişi raporu incelendiğinde; takip tarihi itibariyle kamu bankalarından alınan USD cinsinden 1 yıllık vadeli mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranları verilerine göre asıl alacak için işlemiş faiz miktarının 253.923,29 USD olduğu, davalı alacaklının talebe bağlılık ilkesi gereğince takipte yazılı 245.368,24 USD işlemiş faiz miktarını talep edebileceği kanaatine ulaşıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan 02/06/2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, alacaklı tarafından icra takip dosyasında talep edilen işlemiş faiz hususunda herhangi bir fazla talep bulunmadığı, hatta talep edilebilecek işlemiş faiz miktarından daha az faiz talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, mahkememizce, yukarıda açıklanan gerekçeler ve yapılan incelemeler sonucunda, davacıların borca itirazının reddine karar vermek gerekmiştir....

              Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/549 Esas 2021/64 Karar sayılı ilamı ile faiz konusunda herhangi bir karar verilmediği, faiz yönünden takibin durduğu gerekçesiyle, borçlu vekilinin faizin eklenerek muhtıra gönderilme talebinin reddine karar verilmiş ise de, kısmi itiraz dilekçesinde asıl alacak ve faize itiraz edildiği belirtilmiş olup, takipte talep edilen faiz oranına ve faiz türüne itiraz edilmediği, bu nedenle takip sonrası için fiili ödeme tarihine kadar talep edilen %19,5 avans faizi ve değişen oranlardaki ( 3095 sayılı Kanun) faizin kesinleştiği, yerel mahkemece yazılan müzekkereye Ticaret Mahkemesinin 17/07/2021 tarihli yazısında "kabul edilen türler yönünden faiz aynen geçerlidir" şeklinde cevap verildiği, bu nedenle faiz hesabının eklenerek dosya hesabının yapılması gerektiği, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, HMK.355 mad....

              ın ise sadece faiz alacağına itiraz etmeleri nedeniyle, davalı borçluların itirazlarına göre, ... ve ... yönünden takibin tüm takip talebi için durduğunu, diğer davalılar yönünden ise itiraz edilen 100.592,27 TL işlemiş faiz için takibin durduğunu belirterek, davalıların haksız itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına ve davalılar aleyhine %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar ... ve ... vekili, müvekkillerinin takibin dayanağı kredinin açılması sırasında kendilerine belirtilen 20.000 TL ile sorumlu olduklarını, daha sonraki tarihlerde genel kredi sözleşmesine imza atmadıklarını, ayrıca müvekkili ...'un 14.11.2008 tarihli ihtarname ile kefaletten rücu ettiğini... A.Ş.'...

                Ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının da yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamaz. Bu durumda, itiraz edilmeyerek kesinleşen oran üzerinden faizin hesaplanması gerekir. Öncelikle belirtmek gerekir ki; takipte işlemiş faiz olarak talep edilen kısma yasal sürede bir itirazda bulunulmadığından bu kısım yönünden takip kesinleşmiştir. Diğer taraftan davalı tarafından takip talebinde işleyecek faiz oranı olarak % 60 oranı gösterilmiş ve faiz türü belirtilmemiştir. Davacıların süresinde bu faize bir itirazda bulunmadıkları da açıktır. Talep edilen faiz oranı takip tarihi itibarı ile herhangi bir yasal ya da ticari faiz oranına da denk gelmemektedir....

                UYAP Entegrasyonu