Müteselsil sorumlulardan kendi payından fazlasını alacaklıya ödeyen borçlunun alacaklarının haklarına halef olacağı kuşkusuzdur.Ancak kendi payından fazlasını ödeyen borçlunun iç ilişkide diğer müteselsil borçlulara payları oranında rücu edebilmesi için ödemiş olduğu borcun mevcut olması gerekmektedir.Dava dışı esas alacaklının başvurusu sonucunda -----tarafından verilen kararın Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda kaldırılarak başvurunun reddi sonrasında davacı sigortanın haklarına halef olduğu dava dışı alacaklının alacaklı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.Davacı sigortanın takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı görülerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Nitekim davanın müteselsil borçluların ödemiş olduğu kendi payından fazlasına ilişkin bedelin ,ödemiş olduğu bedel miktarınca alacaklının haklarına halef olarak açmış olduğu rücuen tazminat davası olduğu gözetilerek---- 13/4.maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Müteselsil sorumlulardan kendi payından fazlasını alacaklıya ödeyen borçlunun alacaklarının haklarına halef olacağı kuşkusuzdur.Ancak kendi payından fazlasını ödeyen borçlunun iç ilişkide diğer müteselsil borçlulara payları oranında rücu edebilmesi için ödemiş olduğu borcun mevcut olması gerekmektedir.Dava dışı esas alacaklının başvurusu sonucunda -----tarafından verilen kararın Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda kaldırılarak başvurunun reddi sonrasında davacı sigortanın haklarına halef olduğu dava dışı alacaklının alacaklı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.Davacı sigortanın takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı görülerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Nitekim davanın müteselsil borçluların ödemiş olduğu kendi payından fazlasına ilişkin bedelin ,ödemiş olduğu bedel miktarınca alacaklının haklarına halef olarak açmış olduğu rücuen tazminat davası olduğu gözetilerek---- 13/4.maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Müteselsil sorumlulardan kendi payından fazlasını alacaklıya ödeyen borçlunun alacaklarının haklarına halef olacağı kuşkusuzdur.Ancak kendi payından fazlasını ödeyen borçlunun iç ilişkide diğer müteselsil borçlulara payları oranında rücu edebilmesi için ödemiş olduğu borcun mevcut olması gerekmektedir.Dava dışı esas alacaklının başvurusu sonucunda -----tarafından verilen kararın Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda kaldırılarak başvurunun reddi sonrasında davacı sigortanın haklarına halef olduğu dava dışı alacaklının alacaklı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.Davacı sigortanın takip başlatmakta kötü niyetli olmadığı görülerek kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Nitekim davanın müteselsil borçluların ödemiş olduğu kendi payından fazlasına ilişkin bedelin ,ödemiş olduğu bedel miktarınca alacaklının haklarına halef olarak açmış olduğu rücuen tazminat davası olduğu gözetilerek---- 13/4.maddesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir....
in payından fazla kullandığı kısmın 15.457,14 m2, ... ve ...'ün payından fazla kullandığı kısmın 2.557,14 m2 olduğu, dava konusu taşınmazın diğer paydaşı ... davacı olmadığından ve davalıların müdahale ettikleri kısımların kesin olarak davacılara ait paylar olacağı kanıtlanamayacağından ...'in payının davalılar tarafından eşit olarak kullanıldığının düşünüldüğü, bu nedenle ... ve ...'ün payından fazla kullandığı kısım 2.557,14 m2'nin tamamının ...'e ait pay olduğu düşünüldüğünden davalılar ... ve ... açısından davanın reddine, davalılar ... ve ...'in payından fazla kullandığı kısım 15.457,14 m2'den ...'e ait kısım çıkarılarak fazladan kullandıkları kısmın 11.471,42 m2 ve bu kısmın 6.542,86 m2'sinin davacı ...'ye ait olduğu düşünüldüğünden bu miktar üzerinden davalılar aleyhine hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır. Davalılar ... ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. K A R A R Davacı şirket, davalı Bakanlığın temizlik işlerini yaptığını, aralarındaki sözleşme gereğince asgari ücretin artırılması halinde aradaki farkın ayrıca bu farktan doğan ... primlerinde meydana gelecek farkın, davalı tarafından ödeneceğini, buna rağmen bu farkı kendisinin ödediğini öne sürerek, 19.382.70 YTL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
Dava, dava dilekçesinin konu kısmından da anlaşılacağı üzere eşlerin boşanması nedeniyle mal ortaklığının tasfiyesi olarak açılmış ancak, nitelendirmenin tam olarak yapılmadığı bu ibarenin yanında alacak ve sebepsiz zenginleşme davası olarakta nitelendirildiği anlaşılmıştır. Eşlerin Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin Yargıtay denetiminden geçerek 27.06.2003 tarihinde kesinleşen 2002/1581 Esas ve 2002/1378 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, daha sonra her iki eşin birlikte üyesi oldukları kooperatif yoluyla edinilen taşınmaz nedeniyle davacının alacak isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak 01.01.2002 öncesi geçerli bulunan 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığından kaynaklanan katkı alacağı ile, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra yasal mal rejimi olarak kabul edilen edinilmiş mallardan ve değer artış payından kaynaklanan alacaklar nedeniyle ayîn (mülkiyet) hakkı istenemeyeceği açıktır....
Hâl böyle olunca, konunun uzmanı bilirkişiler ile yerinde keşif yapılarak dava konusu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının araştırılması, oluşmuş ise hangi bölümün hangi paydaşa bırakıldığının belirlenmesi ve bu durumun bilirkişilerce krokilerinde işaretlenmesi ve davacının kullanımına bırakılan bölüme bir elatma var ise ecrimisil hesabı yapılması, eğer fiili kullanım biçiminin oluşmadığı saptanır ise de paylı mülkiyet hükümlerine göre payından az yer kullandığını iddia eden davacının davası dinlenemeyeceğinden davanın tümden reddi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur....
. … KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … 2- … İSTEMİN KONUSU : Davacıların hissedarı oldukları … Mahallesi, … pafta, … ada … parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin hesaplanan emlak vergisi ve taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına ait katkı payından doğan amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen … tarih … cilt, … sıra, … hesap numaralı ve … tarih … cilt, … sıra, … hesap numaralı 6 adet ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davayı; Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uymak suretiyle kabul eden ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: İleri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, teftiş ve denetleme giderlerine katılım payından doğan alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece 5263 sayılı Yasanın geçici 4. maddesine göre davanın konusuz kalması nedeniyle bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir....