Dolayısıyla uzun süreli fiilî ayrılıkları evlilik birliğinin sarsılması nedeni (TMK m. 166/1) saymak, terk hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK m. 164) davalarını etkilemez ve bu çözüm yolu terk hukukî sebebine dayalı boşanma davalarının seçeneği (alternatifi) gibi yorumlanamaz. Öte yandan, TMK'nın 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiilî ayrılık süre koşulu da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle burada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, çok uzun süreli fiilî ayrılık olarak kabul etmek gerekir. Somut olayda, davacı erkeğin evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m. 166/1) boşanma davası açtığı, davalının cevap dilekçesi vermediği duruşmalara katılmadığı, ilk derece mahkemesince tarafların boşanmalarına karar verildiği, davalı tarafça kararın istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Somut olayda, dava dilekçesinin içeriği ve sonuç kısmı bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davacının kesinleşen ve retle sonuçlanan davadan sonra, davalı kadınla tekrar ortak yaşamın kurulmadığı, uzun zamandan beri de tarafların ayrı yaşadıkları vakıasına dayanılmıştır. Bu durumda, davacı eylemli ayrılık hukuki sebebine (TMK m. 166/son) dayalı boşanma davası açmıştır. Davada bu kapsamda inceleme yapılması ve delillerin bu yönde değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken, hatalı hukuki nitelendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/264 esas, 2011/347 karar sayılı dosyası ile davacı erkek tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasına ilişkin kararın 10/01/2012 tarihinde kesinleştiği, tarafların reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelmediği ve 3 yıllık sürenin geçtiği, ne var ki davacı erkeğin davalı kadına maddi tazminat vermesini haklı kılacak derecede kusurunun bulunmadığı kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davanın TMK m. 166/son hukuksal sebebine dayalı olarak açıldığı, retle sonuçlanan boşanma davasını davacı erkeğin açtığı, o davadan sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığı, eylemli ayrılık döneminde boşanmayı gerektiren kusurlu yeni bir vakıanın meydana gelmediği, bu haliyle ilk boşanma davasını açarak ayrılmaya sebebiyet veren ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....
Temyiz Sebepleri Davacı vekili, somut olayda 4721 sayılı Kanun'un eylemeli ayrılık sebebine dayalı boşanma şartlarının oluştuğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Uyuşmazlık Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, taraflar arasında açılan boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulup kurulmadığı, buradan varılacak sonuca göre eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. D. Gerekçe 1. İlgili Hukuk 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 166 ncı maddesi şöyledir: "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince davalı-davacı erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasının reddine, davacı-davalı kadının evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasının kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş, hükme karşı her iki taraf istinaf kanun yoluna başvurmuş, bölge adliye mahkemesince tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Boşanma davalarının "aynı dava" içinde "birden fazla sebeple" açılması mümkündür. Aile mahkemesi hakimi her bir sebep hakkında inceleme yaparak karar vermek zorundadır (HMK.md.26)....
IV hükmüne göre 3.11.2004 tarihinde açılan eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasında 4.3.2005 günlü ıslah dilekçesi ile dava sebebi değiştirilmek suretiyle dava “tamamen ıslah” edilerek terk sebebiyle boşanma (TMK. m. 164) davasına dayanak olarak “ihtar isteminde” bulunulmuştur. Yerel mahkeme 22.03.2005 günlü ara kararı ile “Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile davalı tarafa eve dön çağrısı talebinin reddine” karar vererek tefhimle yargılamaya devam olunarak davacı kocanın eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasının “sanki ortada böyle bir dava kalmış gibi” esastan incelenerek reddine karar vermiştir. Davacı tarafından temyiz edilen hükmün Dairem tarafından “onanmasına” karar verilmiş olup davacı kocanın ıslah isteminin göz ardı edilemeyeceği gerekçesi ile gerçekleştirdiği karar düzeltme isteminin ise değerli çoğunluk tarafından “ ıslahın terke dayalı davanın ön şartını teşkil eden mahkeme eliyle yapılan ihtara hasredildiği” gerekçesiyle “reddine” karar verilmiştir....
Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından da, 14.03.2013 tarihinde ayrılığa dayalı ( TMK m. 170) "karşı dava açılmış ve harcı yatırılmıştır. Mahkemece, erkeğin davası hakkında karar verilmiş, kadının karşı ayrılık davası hakkında ise hüküm kurulmamıştır. Karşılıklı dava açılması durumunda mahkemece davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....
Boşanma sonucu davalı kadın eşinin maddi desteğini kaybetmiştir. Kadın yararına TMK m. 174/1 koşulları oluşmuştur. O halde kusurun ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ve hakkaniyet ilkesi gözetilerek kadın yararına maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdir edilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. 4-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Yukarıda l. bentte açıklanan sebeplerle, boşanmaya neden olan vakıalarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca kadının çalışmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası (TMK m. 173) takdiri gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak isteğin reddi doğru görülmemiştir....
Davalı - karşı davacı kadın vekili süresinde sunduğu 29/03/2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde; boşanma hükmü yönünden istinaf taleplerinin olmadığını, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarının düşük olduğunu, kadının sadece emekli maaşının bulunduğunu, kadın adına kayıtlı taşınmazın kredi ödemesinin devam ettiğini, kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceğini, bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE: Asıl dava; eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma ( TMK m. 166/son), karşı dava ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK m. 166/1) ve ferilerine ilişkindir....
Dolayısıyla uzun süreli fiilî ayrılıkları evlilik birliğinin sarsılması nedeni (TMK m. 166/1) saymak, terk hukuki sebebine dayalı boşanma (TMK m. 164) davalarını etkilemez ve bu çözüm yolu terk hukukî sebebine dayalı boşanma davalarının seçeneği (alternatifi) gibi yorumlanamaz. Öte yandan, TMK'nın 166/son maddesinde belirlenen üç yıllık fiilî ayrılık süre koşulu da göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle burada evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü için, en az üç yıl ve daha uzun süreli ayrılıkları, çok uzun süreli fiilî ayrılık olarak kabul etmek gerekir. Somut olayda, davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle (TMK m. 166/1) boşanma davası açtığı, ilk derece mahkemesince tarafların boşanmalarına karar verildiği, davalı tarafça kararın istinaf edilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır....