Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evliliğin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalılardan ... ve ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Evliliğin, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlık bulunduğu (TMK. m. 145/4) gerekçesiyle mutlak butlan sebebiyle iptaline karar verilmiştir. Bu halde, çocuklar ile ana ve baba arasındaki ilişkilere boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. (TMK. m. 157/2) Evlilikleri iptal edilen davalıların, ergin olmayan iki çocuklarının olduğu görülmektedir....

    Davalı - karşı davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların 2018 yılında evlendiklerini, müşterek çocuklarının bulunmadığını, evliliğin ilk yıllarında taraflar arasında kayda değer bir sorun olmamasına rağmen evliliğin ilerleyen süreçlerinde davalının nikah akdi ile tarafların birbirine verdiği sözleri unuttuğunu, evlilik birliğini adeta yıktığını, geçimsiz bir karakterde olduğunu, müvekkilini sürekli tenkit ettiğini ve hakaret ettiğini, kendi ailesinin evliliklerine müdahale etmesine ses etmediğini, lüks sayılabilecek taleplerde bulunarak müvekkiline psikolojik baskı yaptığını, müvekkilini sebepsiz yere kolluğa şikayet ettiğini, evlilik birliğinin son dönemlerinde müvekkille ruhen kopmalar yaşadığını, bencil ve agresif tutumlar sergilediğini, müvekkiline karşı "şerefsiz" diye hakaret ettiğini, taraflar arasındaki evliliğin boşanmaya dönüşmesinde esas teşkil eden ana unsurun davalının ailesinin, özellikle davalının annesinin bu evliliğin tarafı olma çabası ve müdahalesi olduğunu,...

    Türk Medeni Kanununun 194. maddesi evliliğin genel hükümleri kapsamında yer almakta olup, evlilik devam ettiği sürece uygulanabilecek bir hükümdür. Evliliğin sona ermesiyle birlikte konut da aile konutu olma özelliğini kaybettiğinden; bu hükmün uygulanma imkanı kalmaz. Evliliğin devamı sırasında, hak sahibi eş tarafından aile konutunun devri veya bu konut üzerindeki hakların sınırlanması işlemleri diğer eşin açık rızasına bağlanmıştır. Rızası gereken eş, yapılan devir işleminin geçersizliğini de ancak evlilik birliği devam ettiği takdirde ileri sürebilir. Evlilik birliğinin sona ermesinden itibaren sağ kalan eş bu sebebe dayanarak iptal davası açma hakkını kaybeder. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin tapu iptali ve tescil davasına yönelik ret kararı sonucu itibariyle doğru bulunduğundan bu yöne ilişkin red kararının gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.438/son)....

      - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin oğlu olan davalının 1999 yılında ... yaşta kızı kaçırıp, alıkoymak ve ırza geçmek suçundan tutuklandığını, davacının kızın babası dava dışı ... ...’a evlilik yapılacağının teminatı olarak sadece imzasını taşıyan boş senedi verdiğini, evliliğin gerçekleştiğini, senedin kaybedildiği belirtilerek iade edilmediğini, ancak daha sonra davalı tarafından senedin takibe konu yapıldığını, senedin bedelsiz olduğunu iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, iddianın asılsız olduğunu, takibe konu senedin davalının babaannesinden kalan tarlayı davacının satması ve yıllarca davalıya düşen tarlaları ekip biçmesi ve davacıya verilen borç para karşılığı yapılan hesaplama sonucu verildiğini, davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir....

        Evlilik birliği boşanma hükmüyle sona erdiğinden; varlığı evliliğin devam etmesine bağlı olan aile konutu özelliği Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki koruma kapsamından çıkmıştır. Bu nedenle, taşınmazın aile konutu olduğunun tespiti ve buna bağlı olarak taşınmaz üzerindeki ipoteğin ve satış işlemlerinin iptali talebiyle açılan davanın konusu kalmamıştır. Bu taleplerle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar oluşturulması gerekirken yazılı şekilde "davanın reddine" şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir.(HMUK. md. 438/7) SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1. bendinin hükümden çıkartılıp yerine "Davacı ile davalılardan ...'ın karardan önce verilen ve 02.11.2010 tarihinde kesinleşen Ankara 3....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evliliğin Tespiti Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı ... ve Ark. Tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır (Teb. K. m. 104). Adres kayıt sisteminde bulunan adresin bilinen en son adres olarak kabul edilebilmesi, bilinen en son adrese tebligat yapılamamış olması veya bu adresin tebliğe elverişli olmaması halinde mümkündür. Bilinen en son adresin tebliğe elverişli olmadığı anlaşılmadan veya bu adresle tebligat yapılamadığı görülmeden doğrudan adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde tebligatın yapılması; yapılan tebligatı usulsüz kılar (Teb. K. m. 10/2). Davalılar , ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., , ..., ..., ..., ... ve ...'...

            - K A R A R - Davacı vekili,müvekkilinin oğlu ile davalının kızının evlilik hazırlıkları için yapılacak masrafların teminatı olarak davalıya senet verdiğini, evliliğin gerçekleşmediğini, senedin iade edilmediğini, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu,müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını belirterek borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava konusu senedin müvekkiline evlilik gerçeklemediği için kendisinin ve kızının yaptığı masraf ve çekilen krediler için verildiğini, senet üzerinde herhangi bir oynama yapılmadığını, takibe konusu senedin illetten mücerret bir borç ilişkisi içerdiğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Davanın reddinin hatalı olduğunu, delillerinin toplanıp tartışılmadığını, hükme esas alınan yabancı mahkeme kararının tanınmasına ilişkin Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/33 Esas 2015/527 karar sayılı ilamına ilişkin yargılamanın yenilenmesi davası açtıklarını, davanın Kulu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/116 Esas sırasına kaydedildiğini ve halen derdest olduğunu, konu dosyanın eldeki dosya için bekletici mesele yapılmasının gerektiğini, yabancı mahkeme kararından kesinlikle haberlerinin olmadığını delillerinin toplanması halinde evliliğin fiilen de devam ettiğinin anlaşılacağını bu nedenle de davalarında hukuki menfaatin bulunduğunu belirtmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava tarafların boşanmalarına ilişkin yabancı ilamın tenfizinin mümkün olmadığının ve evlilik süresinin tespiti isteminden ibarettir....

              Karardan sonra henüz kesinleşmeden meydana gelen ve niteliğine göre son karar üzerinde belirleyici ve değiştirici etkiye sahip olan ölüm vakıasının resen dikkate alınması gerekmektedir.Yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca; davalı mirasçılarının davaya dahil edilip, taraf teşkili sağlanıp, evliliğin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusunun kalmadığı gözetilerek, boşanma hakkında hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmek ve davalı mirasçıları kusur tespiti yönünden davaya devam ederlerse kusur tespiti yönünden de bir karar verilmek üzere kararın kaldırılmasına, dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir....

              yönünden davaya devam etme olanağı olmadığı, davalı mirasçılarının da yasal istinaf süresi içerisinde kusur tespiti yönünden davaya devam etmedikleri, bu sebeple, mahkemenin 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur belirlemesi yapmasının doğru olmadığı, davacının istinaf talebinin bu sebebe münhasır olarak yerinde olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı kadın miraşçılarının yasal istinaf süresi içerisinde 4721 sayılı Kanunu’nun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kusur tespiti yönünden davaya devam etmediklerinden kusur tespiti hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

                UYAP Entegrasyonu