Gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı-davacı kadın eşin davacı-davalı erkek eşe oranla daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken tarafların eşit kusurlu kabul edilmeleri doğru değil ise de, mahkemece boşanma kararı verilmesi doğru olmakla birlikte tarafların eşit kusurlu oldukları yönündeki gerekçesi doğru değildir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/son maddesi uyarınca; karar usule ve Kanuna uygun olup da gösterilen gerekçe doğru bulunmazsa, gerekçe değiştirilerek ve düzeltilerek onanacağından; mahkemenin kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadın eşin daha ziyade kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....
Diğer tarafın davası akıl hastalığına değil evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine (TMK.m.166/1) dayanmaktadır. Akıl hastası olan eşin davranışları iradi kabul edilemez. İradi olmayan davranışlar sebebiyle kadına kusur yüklenemez. Böyle olunca da, kadının da kusurlu olduğundan bahisle "evlilik birliğinin temelinden" sarsıldığı gerekçesiyle boşanma kararı verilemez. O halde davacı-karşı davalı tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru değildir. Ne var ki, kadının davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü temyizin şümulü dışında bırakılarak kesinleşmiş, kocanın boşanma davasındaki boşanma talebinin esası bu sebeple konusuz kalmıştır....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ : 10/02/2015 NUMARASI : 2014/240-2015/118 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece taraflar arasında şiddetli geçimsizlik bulunduğu, evlilik birliğinin devamı taraflar ve çocuklar açısından çekilmez bir hal aldığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davacı erkek davaya ilişkin tanık ve delillerini bildirmemiş, mahkemece sadece tarafların sosyal inceleme raporundaki beyanlarına dayanılarak boşanma kararı verilmiştir. Davacı erkek, davalı kadından kaynaklı kusurlu davranışlarla evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispat edememiştir....
Tarafların uzun zamandır ayrı yaşadıkları, evlilik müessesesinin eşler ve toplum açısından önemli olan devamının bu hali ile taraflardan beklenemeyeceği, ve bu hali ile taraflar arasında ortak hayatı çekilmez hale getirecek derecede ve evlilik birliğinin devamını imkansız kılacak şekilde evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu, tarafların bundan böyle biraraya gelerek evlilik birliğini devam ettiremeyecekleri, evliliğin bu hale gelmesine daha ziyade davalıdan kaynaklanan kusurlu davranışların neden olduğu, davacının ise kusursuz olduğu, bu haliyle taraflar arasındaki evlilik birliğinin devamında toplum ya da taraflar bakımından menfaat bulunmadığına mahkememiz tarafından kanaat getirildiğinden Asıl Davanın Kabulü ile tarafların boşanmalarına, karar verilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı kadın istinaf dilekçesinde özetle; Kusur, reddedilen boşanma ve ferileri, çeyiz eşyası ve ziynet alacağı davaları yönünden istinaf ettiği görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Dava evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma, ziynet ve eşya alacağı davasıdır. HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda; İlk derece mahkemesi kararında gösterilen gerekçeler ile davacının açmış olduğu boşanma davasının reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Dosya kapsamından ve toplanan delillerden; davalı erkeğin bağımsız konut sağlamadığı sabittir. Davalı tarafından gerçekleştirilen bu davranış karşısında davalı tam kusurludur, evlilik birliği temelinden sarsılmıştır.Dairemizce TMK'nun 166/1 uyarınca davacının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir....
Öyleyse erkeğin davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, davasının reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3- Davacı-karşı davalı, kadının ziynet ve çeyiz alacağı talebi reddedildiğine göre reddedilen miktar üzerinden kendisini vekil ile temsil ettiren davalı-karşı davacı erkek lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiştir. 4- Davacı-karşı davalı kadın boşanma davası ile birlikte ziynet ve çeyiz eşya alacağı taleplerinde bulunmuş, boşanma davası kabul edilmiş, ziynet ve çeyiz alacağı davası reddedilmiş olduğu halde, ziynet ve çeyiz eşya alacağı davasına yönelik yapılan yargılama giderleri boşanma davasında yapılan giderlerden ayrılarak davacı-karşı davalı kadın üzerinde bırakılması gerekirken, yazılı şekilde bir bütün olarak değerlendirilip erkeğe yüklenmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....
bunun Hukuki olarak da tescil edilmesinin zorunluluğu doğduğunu, evlilik birliğinin devamında yarar ve umut görülmediğinden ve evliliğin sürdürülmesinde tarafların hiç bir menfaati kalmadığından işbu davanın açılması zaruriyeti hasıl olduğunu belirterek, şiddetli geçimsizlik ve evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle davalı eşinden boşanmalarına, küçük çocuklarının velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda toplanan tüm deliller kapsamında; erkeğin tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, kadına atfı kabil kusurun bulunmadığı gerekçesi ile davanın ise kabulü ile tarafların TMK'nın 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir. Evlilik birliği, eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa boşanmaya karar verilebilir....
Bu durumda, davalı-davacı erkeğin katılma yoluyla çeyiz alacağı istemine yönelik temyiz itirazları incelenemeyeceğinden, bu yöne ilişkin katılma yolu ile temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2- Tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gelince: a)Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde, eşinin kalıcı hastalığı bulunduğunu ve askere gitmediğini, erkeğin niteliklerinde birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez duruma sokacak derecede yanıldığını, ayrıca kendisi veya altsoyunun sağlığı için ağır tehlike oluşturan bu hastalığın kendisinden gizlenerek evliliğin gerçekleştiğini, aldatıldığını beyan ederek, Türk Medeni Kanununun 149/2 ve 150. maddeleri uyarınca nisbi butlan sebebi ile evliliğin iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı-davacı erkek de birleşen dava ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) boşanma talep etmiştir....
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkin (TMK m.166/1) eldeki davada, resen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf sebepleriyle sınırlı olarak (HMK md. 355) mahkememizce yapılan inceleme sonucunda; İlk derece mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, Somut olayda; Davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı olduğu akıl hastalığına yönelik dava bulunmadığı bu nedenle mahkemenin ret kararı isabetlidir....