Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİNİN SON KARARI İlk derece mahkemesince; evlilik birliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmekte davalı kadının asli kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, davalı kadın yararına 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulüne ve kusur tespitine yönelik istinaf isteminde bulunmuştur. İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal sebebine dayalı boşanma davası istemine ilişkindir. HMK'nın 355.maddesine göre re'sen gözetilerek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle, "Davanın KABULÜNE, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, Davacı kadın için mahkememizin 10/07/2018 tarihli ara kararı ile hükmedilen aylık 200- TL tedbir nafakasının karar tarihi itibarı ile 300 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesine kadar davalıdan alınarak davacıya ödenmesine," karar verilmiştir....

Boşanma kararı verilebilmesi için TMK 166/1- 2 maddesi gereğince evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığının ispatlanması gerekeceği, dosya kapsamından doğrudan taraflar arasında evlilik birliğinin davalı kadından kaynaklanan sebepler ile ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek derecede bir geçimsizliği, kabule elverişli ciddi sebep ve deliller tespit edilemediği anlaşılmıştır....

Uyuşmazlığın çözümü için ilgili yasal düzenlemelerin değerlendirilmesinde yarar vardır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 166. maddesinin bir ve ikinci fıkraları; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir…” hükmünü içermektedir. Anılan madde gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır....

    ın annesine karşı saygısızca tavırlar sergilediği, davalıyı sevmediğini söylediği, davalıdan boşanmak istediğini devamlı dile getirdiği, bu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, davalının ise davacıya fiziksel şiddet uyguladığı, davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davacıya ekonomik şiddet uyguladığı, davalının bu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu olduğu, tarafların bunlar dışında dayandıkları vakıaları ispat edemedikleri, davalının kusurlu davranışlarının ağırlığı göz önüne alındığında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalının davacıya göre daha ağır kusurlu olduğu” gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, davacı-davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dinlenen tanık beyanlarıyla davalının davacıya şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, düzenli bir işte çalışmadığı hususlarının ispatlandığı, evlilik birliğinin görevlerini yerine getirmeyen davalının ağır kusurlu olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar, müşterek çocuklar ve toplum açısından korunmaya değer bir yarar kalmadığı kanaatiyle, tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacı anneye verilmesine, baba ile şahsi ilişki tesisine, talep olmadığından davacı lehine maddi, manevi tazminat, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası tayinine yer olmadığına karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek velisi tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında, mahalli mahkemece verilen karara karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş ve hüküm Dairemizce, davalı erkeğin ruhsal rahatsızlığının ileri sürülmüş olması nedeniyle vesayet altına alınıp alınmayacağının araştırılması gerektiğinden bahisle, bozulmuştur. Mahalli mahkeme bozma kararına uymuş ve davalı erkek Suşehri Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/187 esas - 2019/556 karar sayılı kararı ile akıl hastalığı nedeniyle (Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesi gereği) kısıtlanarak kendisine babası veli olarak atanmıştır....

        (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası ve manevi tazminat yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Yargılama sırasında davalı atipik psikoz hastalığı nedeniyle, Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince vesayet altına alınmıştır. Bu durumda davalının davranışlarının iradi olduğundan bahsedilemez. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylar iradi olduğu takdirde boşanma sebebi oluşturur. Davalı, psikolojik rahatsızlığı nedeniyle vesayet altına alındığına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına yol açan olaylarda kusurlu olduğunun kabulüne olanak yoktur....

          Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili kanun maddesinin incelenmesinde yarar görülmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun(TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166/I-II. maddesi; “Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir” hükmünü içermektedir. Anılan maddenin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için başlıca iki şartın gerçekleşmiş olması gerekmektedir. İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır....

            Davacı kadın davalı kocası aleyhine açtığı boşanma davası evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması nedeni ile mahkemece kabul edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu