Mahkemece; "Tarafların 24/10/2020 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten müşterek çocuklarının olmadığı, davanın TMK 166/1 maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davası olduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davacı taraf dava dilekçesinde, davalının evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmediği ve kendisiyle ilgilenmediği vakalarına dayanmıştır. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve bu duruma az da olsa davalının kusurlu davranışlarının sebep olduğunun ispatlanması gerekir....
, kaldı ki tanık anlatımı görgüye dayalı kabul edilse de; olayın, tarafların Fransa ülkesinde olduğu tarihlerde yani boşanma davasının açılmasından çok önce olduğu ve kadın tarafından affedilip evliliğin sürdürüldüğü, dolayısıyla bu hususların hükme esas alınmamasının yerinde olduğu, bu şekilde kadının, kocaya izafe ettiği diğer kusurları tanık deliliyle ispatlayamadığı, bu şekilde evlilik birliğinin mahkemece kabul edilen kadının ağır kusurlu davranışları nedeniyle temelinden sarsıldığı kocanın, birliği devam ettirmeye zorlanmayacağı, boşanma boşanma kararı verilmiş olmasında, bu şekilde kadının tazminat taleplerinin reddinde de usul ve yasaya aykırılık olmadığı, yine tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde hükmedilmiş olan tedbir nafakasının da hakkaniyet ölçüsünde olduğu anlaşılmıştır....
Kusur yönünden yapılan değerlendirmede; dosya kapsamında toplanan tüm deliller, ceza mahkemesi kararı ve tanık beyanları incelendiğinde; dinlenen davacı tanıklarının beyanlarından davacıya atfı kabil herhangi bir kusur bulunmadığının anlaşıldığı; buna karşılık davalı erkeğin evlilik birliği devam ederken aile yaşamına ve eve ilgisiz kalmak, davacıya aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözler söylemek suretiyle yükümlülüklerine aykırı davrandığının tanık beyanlarıyla sabit görülmekle davalı kocanın davranışları ile evlilik birliğini temelinden sarstığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu vicdani kanaatine varılmıştır. Boşanma talebi yönünden yapılan değerlendirmede; TMK'nun 166/1- 2 maddesine göre evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir....
GEREKÇE: Dava; evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Mahkemece ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/1- 2. maddesi uyarınca: boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması ve bu duruma davalının az da olsa kusurlu davranışı ile sebebiyet vermesi gerekir....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "tarafların evlilik birliğinin davacı eşin az, davalı eşin ise ağır basan kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı, davacının da karşılıklı hakaret, çocuklarına karşı ilgisiz davranma gibi eylemleri nedeni ile az da olsa kusurunun bulunduğu, evlilik birliğinin devamında taraflar açısından mevcut veya beklenen bir menfaatin kalmadığı anlaşılmakla davacının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma talebinin kabulüne, tarafların TMK’nın 166/1. maddesi uyarınca boşanmalarına," karar verilmiş ise de; davacı KADINA ve davalı KOCAYA yüklenen kusurların hangileri olduğu tespit edilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Her ne kadar ilk derece mahkemesince , her 2 davada kusurun belirlenmesi yönünden davalı-birleşen davacı erkeğin eşine karşı hakaretamiz tavır ve davranışları, şans oyunları oynaması, evin geçimini çoğunlukla davacının sağlaması nedeniyle az kusurlu, geçimsizlikte zina eylemi ve eşine karşı hakaretamiz söz ve davranışları nedeniyle davacı-davalı kadının daha fazla kusurlu olduğu ve kusurlu davranışlarının davalı-birleşen davacı erkeğin kişilik hakkını ihlal ettiğinden bahisle manevi tazminat istemi kabul edilmiş ise de birleşen davacı erkek vekili tarafından zina ve evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması hukuku nedenine dayalı açılan boşanma davasında; yukarıda açıklanan nedenlerle davalı-davacı erkeğin zina davası subuta ermediğinden Dairemizce birleşen davacı erkek vekilinin açtığı zina hukuku sebebine dayalı açılan boşanma davası reddedilmekle birlikte evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması hukuku nedenine dayalı davacı kadının açtığı boşanma davasında, zina vakasına...
" ilişkin hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği, davalı-davacı erkek vekili tarafından zina ve evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı açılan boşanma davasında; davalı-davacı erkeğin zina davası subuta ermediğinden, erkek vekilinin açtığı zina hukuku sebebine dayalı açılan boşanma davası reddedilmekle evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı davacı kadının açtığı boşanma davasında, zina vakasına dayalı kusurun, ... kadının kusurundan çıkarılması gerektiğinden davalı-davacı erkeğin ağır kusurlu, ... kadının ise az kusurlu olduğuna yönelik tespit yapılarak erkeğin boşanmanın fer'isi olan manevî tazminat isteminin de reddi reddi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf talebinin kabulü ile zina hukuki sebebine dayalı olarak açılan bileşen davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak açılan birleşen dava konusunda karar verilmesine yar olmadığına, erkeğin manevi tazminat talebinin reddine...
Maddenin bir ve ikinci fıkraları, esasen evlilik birliğinin sarsılması ilkesine dayalı olup, birliğin sarsılıp sarsılmadığı hususunda karar vermeye yetkili hâkimin ise tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda gerçekleştirdikleri kusurlu davranışları uyarınca bir karar vermesi gerekliliği nedeniyle; kusur ve evlilik birliğinin sarsılması ilkelerinin her ikisinin de varlığını kapsamaktadır. Bu bağlamda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açan davacının, davasının kabul edilerek, boşanma kararı elde edebilmesi için iki koşulun gerçekleştiğini kanıtlamış olması gerekmektedir. Bunlardan ilkinde davacı; kendisinden, evlilik birliğinin devamı için gereken “ortak hayatın sürdürülmesi” olgusunun artık beklenmeyecek derecede birliğin temelinden sarsıldığını, ikinci olarak “temelden sarsılmanın” karşı tarafın kusurlu davranışları sonucu gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır. 15....
Davalının evlilik birliğini temelinden sarsılması nedeniyle boşanma ve kusur belirlemesi yönünden; Mahkeme dava konusu yapılan herbir boşanma sebebi hakkında ayrı ayrı hüküm kurmak zorundadır (HMK m. 26/1).Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2016/19221 E. 2018/6740 K sayılı 28.05.2018 tarihli kararı) Buna göre; ilk derece mahkemesinin davacı kadının TMK.161 maddesindeki zina hukuki sebebine, 163 maddesindeki pek fena muamele veya onur kırıcı davranış ve genel boşanma sebebi olan TMK.166/1 maddesine dayalı boşanma talepleri hakkında ayrı ayrı karar vermesi doğru bulunmuştur. TMK'nun 166.maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Buna göre; boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve bu durumun eşlerden biri için ortak hayatı çekilmez hale getirmiş olması gerekmektedir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/956 KARAR NO : 2021/1065 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : GİRESUN AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 27/04/2021 NUMARASI : 2020/141 ESAS - 2021/293 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ÇEKİŞMELİ)) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2016 yılında evlendiklerini, bu evlilikten bir müşterek çocuklarının olduğunu, son iki yıldır davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, en son 2018 yılı Eylül ayında davalının müşterek evi terkettiğini, bir daha da dönmediğini, kızına ve eşine maddi manevi hiç bir katkısının olmadığını, tarafların müşterek evinin davalının annesi...