Aydın ile evlendiğini, çevrede kendisinin "Burma" soyadı ile tanındığını ileri sürerek evlenme sonrası yine kızlık soyadı olan "Burma" soyadını kullanmak için ilgili tescil ve değişikliklerin yapılmasını istediği, mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesi uyarınca talebin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davaların aile mahkemesinde bakılması gerektiği anlaşılmakla davacının karar düzeltme isteminin bu nedenle kabulüne, Dairemizin 30.09.2013 gün ve 2013/11614-12489 sayılı onama kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine dayanan evliliğin genel hükümleri arasında yer alan evlenen kadının soyadının düzenlenmesi istemine yöneliktir...
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Gürcistan uyruklu olan ve 04/06/2011 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapmış olduğu başvurusunun reddedilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve …sayılı işleminin iptali istenilmektedir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı hakkında davalı idarece yapılan işlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nun 16. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bendlerinde belirtilen şartları taşıdığı, evlendiği tarihten sonra hakkında herhangi olumsuz bir tespitin de bulunmadığı görüldüğünden, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçme istemiyle davalı idareye yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ortak miras bırakanları ...nün 1250 parsel sayılı taşınmazını istenmeyen kişi ile evlenen torunundan mal kaçırmak ve ileride ifraz edilip paylaştırılmak amacıyla davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiğini, ancak yapılan işlemin muvazaalı olduğunu, davalının ifraz işlemlerini yaptırmasına rağmen ferağa yanaşmadığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Davalı iddiaları kabul etmediğini, çekişmeli taşınmazı bedelini nakit ödemek suretiyle satın aldığını ve konu ile ilgili kesin hüküm bulunduğunu belirtip, davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine dair önceden verilen kararın, Dairece;"... miras bırakan sağlığında ......
(ölü) adlı kadının evlilik dışı ilişkileri sonucu dünyaya geldiğini, sonradan davacıların annesi ile evlenen baba ...'in evlilik dışı doğan bu kız çocuğunu (...'u) nikahlı eşi ...'den doğmuş gibi nüfusa kayıt ettirdiği belirtilerek bu yanlışlığın düzeltilmesi, davalıların murisi ölü ... (...)'ın davacıların murisi ... üzerindeki kaydının silinmesi ve ... (...)'ın nüfus kaydındaki "..." olan ana adının "ölü ..." olarak yazılmasına karar verilmesi istenilmiş; Mahkemece, davacı tarafın gerçek ...'yi belirleyerek onun mirasçılarına karşı dava açmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda hüküm kurulmuştur. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıların babası olduğu nüfus kaydından anlaşılan ...'in, ... adındaki kadınla olan evliliğinden ..., ..., ..., ..., ... ve ... adında çocuklarının dünyaya geldiği, ...'in ... adındaki kadınla olan ilişkisinden ... (...) ...'un 1940 yılında doğduğu, ancak, yukarıda da belirtildiği gibi bu kişinin de ... ve ...'...
Asliye Hukuk Mahkmesinde 16.03.1978 yılında evlenen ve kayden amca-yeğen olan ... ve ...'ın evliliklerinin butlanına karar verilmesi istemiyle dava açıldığı, yargılama sırasında ... ve ...'ın beyanlarından Necife'nin babası ...'ın kardeşi olmayıp amcası olduğu anlaşılmakla mahkemece Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan 10.04.2007 günlü müzekkereye dayanılarak ...'in kaydının düzeltilmesi için 07.11.2008 gün ve 2007/470-2008/28 no'lu davanameyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece Cumhuriyet Savcılarının dava açma yetkilerinin kanunla düzenlendiği ve kanunla verilmemiş bir yetkiyi kullanarak dava açmalarının usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36.maddesine göre, nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davaları düzeltmeyi isteyen şahıslar ile resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde açılır....
nin bu haneden 30.12.1958 tarihinde evlenerek ... hanesine gitmesi) öncelikle mevcut evliliğin iptali ile ... ile evlenen kişinin ... olduğunun tespitine ilişkin dava açmaları için süre verilip, açılan davaya bekletici mesele yapılarak dava sonucunda oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 23.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İSTEMİN_KONUSU : Türk vatandaşı ile 23/09/2009 tarihinde evlenen Özbekistan uyruklu davacının, evliliğinin formalite evlilik olduğundan bahisle, 26/12/2010 tarihine kadar geçerli olan ikametgah tezkeresinin 26/08/2010 tarihinde iptal edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, Dairemizin 18/02/2015 tarih ve E:2011/8033, K:2015/583 sayılı bozma kararına uyularak, .... İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir....
Davalı, oğluyla yeni evlenen davacı ...'nin İsviçre'de oturduğunu, çiftin düğün masraflarının karşılanması için davacı tarafından 26.000 İsviçre Frangının gönderilmiş olduğunu, gönderilen paranın oğluna ait para olup, sadece davacının hesabının kullanıldığını, diğer davacı ...'ın ise dava konusu edilen 24.500 İsviçre Frangını emanet olarak kendisine teslim ettiğini, gönderilen paranın alınan taşınmaz ile ilgisi bulunmadığını, davacıların gönderdiği paraya ilişkin dekontta herhangi bir açıklama yapılmadığını, bu miktara ev alınamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının “düğün için yapılan masraflar” şeklindeki savunması bağlantısız bileşik ikrar olarak değerlendirilip ispat yükü bu konuda davalı tarafa yüklenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının davalıya gönderdiği, 11.05.2011 tarihli dekontta gönderilme sebebi açıklanmamıştır....
ın sanık...e ait yeşil kartını alıp...Doğum Hastanesi Acil Servisi'ne bu kartla girişini yaptırmak, kısa zaman sonra durumun görevlilerce anlaşılması üzerine hastanın gerçek kimlik bilgileriyle yeni yatışı yapılmak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs" suçunu oluşturduğu iddia olunan somut olayda; Suç tarihinden sonra 20.3.2006 tarihinde resmi nikâhla evlenen suça sürüklenen çocuk ...'in sigortalı babasından dolayı sağlık karnesi bulunması ve o tarihte kullanılabilir olması, sanık...in kartın alındığından haberdar olmaması, sanık ...'ın acil durum içinde...in dokuz yaşındaki oğlunun elinden yeşil kartın alınması hususları nazara alındığında atılı suçu işlediklerine dair kesin delil elde edilememesi nedeniyle sanıkların "beraatlerine" karar verilmesi gerektiğini takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir....
Somut olayda; 31.07.1993 tarihinde evlenen eşler arasındaki mal rejimi, 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan boşanma davasıyla 12.02.2007 tarihinde sona ermiştir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Az yukarıda belirtilen kanun maddeleri uyarınca, mal rejiminin sona erdiği tarihte 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlükte bulunduğundan görülmekte olan davada Aile Mahkemesi görevlidir. Görev kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Açıklanan nedenle dava hakkında görevsizlik kararının verilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....