Emekli Sandığından yetim aylığı almakta iken 05.02.1998 tarihinde evlenen sanığın, bu durumunu bildirmeyerek haksız olarak aylığını almaya devam edip kurumu zarara uğrattığı iddiası üzerine yapılan yargılama sonucunda; 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 123. maddesi uyarınca düzenlenen yoklama yönetmeliği hükümlerine göre, nüfus idarelerine, ilgililerin şahsi hallerindeki değişiklikleri kuruma bildirim yükümlülüğü getirilmiş olup, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sonuçlarına sanığın katlanamayacağı, nüfus kaydı incelendiğinde evlendiğinin kolaylıkla tespit edilebileceği, bu nedenle kurumu aldatmaya yönelik herhangi bir eyleminin bulunmadığı hususları gözetilerek, dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir....
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 24.09.1964 tarihinde evlenen davacılar ... 29.05.1979 tarihinde davalı ...'i kendi çocukları gibi nüfusa kaydettirdikleri, ... Kurumu'nun 25.06.2014 tarihli raporundan davacılar ... ve ...'in, ...'in biyolojik anne-babalığının reddedildiği, ...'ün biyolojik anneliğinin reddedilmediği %99,99 ihtimalle ...'in biyolojik annesinin ... olabileceğinin tespit edildiği anlaşıldığından; mahkemece, davacı ...in annesinin diğer davalı ... olduğunun tespiti ile ...'nin nüfus kaydına tesciline karar verilmesi gerekirken, davalı ...'in mevcut nüfus kaydının iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
nın sakat ve özürlü olması nedeniyle annesi olan katılan Z... tarafından doğum sonrası terkedildiğini bir başkasıyla evlenen katılanın beş-altı yıllık süre içerisinde kızını arayıp sormadığını, halihazırda mağdurenin bakımını kendilerinin üstlendiğini belirtmeleri ve katılan Z... Ş...'...
Somut olayda; 20.08.1967 tarihinde ... ile evlenen sanığın, 17.11.1973 tarihinde ölen babası ... ... Kamabur'a ait Bağkur sosyal güvencesinden yararlanabilmek amacıyla 10.11.1997 tarihinde boşandığı, halen Geyve ilçesi Örencik köyünde boşanmış olduğu eşi ... ile aynı evde yaşadığı, bu yolla Bağkur Müdürlüğü'nden 1997 yılından itibaren haksız maaş aldığı iddiasıyla açılan kamu davasında mahkemece, yüklenen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesi ile beraat kararı verilmesine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 07/03/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Emekli Sandığından yetim aylığı almakta iken 28/10/1997 tarihinde evlenen sanığın, bu durumunu bildirmeyerek haksız olarak aylığını almaya devam edip kurumu zarara uğrattığı iddiasına ilişkin somut olayda; 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 123. maddesi uyarınca düzenlenen yoklama yönetmeliği hükümlerine göre nüfus idarelerinin ilgililerin şahsi hallerindeki değişiklikleri kuruma bildirim yükümlülüğü getirilmiş olup, idarenin bu yükümlülüğünü yerine getirmemesinin sonuçlarına sanığın katlanamayacağı, sanığın nüfus kaydı incelendiğinde evlendiğinin kolaylıkla tespit edilebileceği, sanığın kurumu aldatmaya yönelik herhangi bir eyleminin bulunmaması gerekçeleri ile, dolandırıcılık suçunun oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
ın ölüm tarihinden önce boşandıklarını, ancak bu kaydın nüfusa ihmal suretiyle işlenmediğini, boşandıktan sonra ... ... ile evlenen ...'nin bu evliliğinden de üç çocuğu olduğunu, ...'nın aynı anda iki erkeğin nikahı altında göründüğünü, bu durumun mutlak butlan sebebi olduğunu, ...’in, ...'nin önceki eşinden boşandığına güvenerek kendisiyle evlendiğini, bu nedenle ikinci eşin iyi niyetinin korunması gerektiğini, böylece ilk evliliğin yok, ikinci evliliğin ise sahih kabul edilmesi gerektiğini, davalılardan ..., ... ve ... ...’ün ...’ın mirasçısı olmadığı halde anneleri ...’nin yasal mirasçısı sıfatıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesi 2010/380 Esas, 2010/970 Karar sayılı ilamı ile ...'ın mirasçısı olduklarına dair veraset belgesi aldıklarını, veraset belgesi düzenlenirken ...'nin ...'...
Mahkemece; önceki hükümde direnilmesine karar verilmesi üzerine, anılan direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK'na eklenen geçici 4/1. maddesi uyarınca, inceleme yapılmak üzere, dosya Dairemize gönderilmiştir. Dosya kapsamından Mahkemenin bozmadan önceki gerekçesinde bozma ilamında işaret edilen hususların tartışıldığı anlaşıldığından direnme kararı bu yönden yerinde olup; davalı vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi; 4721 sayılı TMK.nun ikinci kitabının birinci kısmının dördüncü bölümünün başlığı "Eşler Arasındaki Mal Rejimi" dir. Bu bölümün ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci ayırımları; sırasıyla "Edinilmiş Mallara Katılma", "Mal Ayrılığı", "Paylaşmalı Mal Ayrılığı" ve "Mal Ortaklığı" başlıklarını taşımaktadır....
Tekrarı mümkün olmayan böyle önemli ve özel günle ilgili anıların kalıcı olmasını istemek evlenen kişilerin en doğal hakkıdır. Evlilik töreninde de çiftlerin salona giriş görüntüleri ve nikah sahneleri gibi önemli anların davalının kusuru ile belgelendirilememiş olması ve bunların aynı zaman, ortam, kişilerle ve psikolojik ortamda tekrar gerçekleştirilmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle davacıların kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Bu nedenle koşulları oluştuğundan davacıların bu yüzden uğradıkları üzüntülerini hafifletmeye yönelik uygun bir miktarda manevi tazminata da hükmetmek gerekirken yanlış değerlendirme ile bu istemin tümden reddi de usul ve yasaya aykırı olmuştur....
Öğrenci iken evlenen ve nişanlananların okulla ilişkileri kesilir." hükmüne yer verilmiştir. Anılan kuralın, tarafların karşılıklı iradeleri ile gerçekleştirdikleri evlilik akdi ya da nişanlılık durumunu ifade ettiği açıktır. Dosyanın incelenmesinden; … Ticaret, … Turizm Meslek Lisesi ve … Ticaret Meslek Lisesi öğrencisi olan davacının, 8.8.2006 gününde evlendiği, 12.12.2006 gününde ise evlilik akdini iradesi hilafına anne ve babasının baskısıyla imzaladığı iddiasıyla … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı esasına evliliğin butlanı (iptali) davasını açtığı, evli olduğu gerekçesiyle ilişiğinin kesilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır....
O hâlde, tarafların sırf aynı evde yaşaması evlilik birliğinin hâlen çekilebilir olduğunu gösteren bir delil veya olgu olarak kabul edilemeyeceği gibi, mahkemenin de kabul ettiği üzere taraflar arasında yaşanan ve ceza davasına konu olan fiziksel şiddet olayından sonra tarafların barışarak birlikte yaşamaya devam ettiği, öte yandan davalı erkeğin bu iddia nedeniyle yargılanıp mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraat ettiği, dolayısıyla fiziksel şiddet iddiasının davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesinin mümkün görülmediği, ancak davacının eşine hakaret ettiği, davalı kadının ise eşine "şizofren" şeklinde sözler söylediği ve eşini eve almadığı tüm dosya kapsamı ile sabittir." , Şeklindeki 2. ve 3. paragrafların; "Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; 29.04.2005 tarihinde evlenen tarafların davanın açıldığı tarihte ve davadan bir süre sonra da aynı evde yaşamaya devam ettikleri taraf beyanları ile sabittir....