Somut olayda; davacıların oğlu Osman Durak'ın NATO Güneydoğu Müşterek Komutanlığı yemekhanesinde özel bir yemek şirketi bünyesinde çalışırken 02/07/2004 tarihinde sürücü Levent Güner'in kullandığı aracın şarampole yuvarlandığını, davacıların oğlunun hayati tehlike geçirecek şekilde 90 gün iş ve güçten kaldığını, sol gözde ileri derece görme kaybı oluştuğunu, kafatasında gözle görünen çökme kırığı meydana geldiğini, çehresinde gözle görünen çekme kırığı meydana geldiğini, o dönemde yeni evlenen Osman Durak'ın eşinin terk ettiğini, davalarının kabulü ile %34 oranında davacıların oğlunda oluşan engel hali nedeni ile ayrı ayrı 30.000,00TL olmak üzere toplam 60.000,00TL manevi tazminatın haksız fiilin meydana geldiği 02/07/2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın zaman aşımına uğradığından reddine karar verilmiştir....
in kardeşi ... ve onun ölümü ile diğer kardeşi ... ile evlenen kişi olduğunu ve bu yerlerin davacı ve diğer mirasçılar tarafından fiilen taksim edilerek kullanıldığını bildirmişlerdir. Tüm bu deliller değerlendirildiğinde tapulama bilirkişilerinin tespit sırasında malik ... mirasçıları olarak yanlış kişileri bildirdikleri ve iktisap nedeninin yanlış düzenlenmesine neden olmuş olabilecekleri dikkate alınarak, tespit yapılan ...'in gerçekte hangi ... olduğu saptanmalıdır. Mahkemece 1904 doğumlu ... ve ...'ten olma ... mirasçıları dinlenmiştir. Oysa 1893 doğumlu ... ve Havva'dan olma hoca lakaplı ...'ın dinlenen ... haricindeki mirasçıları da dinlenmeli ve mülkiyet iddiaları bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Diğer taraftan tapuda malik görünen ...'nin nüfus kayıtları incelenmeli eşleri olduğu söylenen ... ve ...'nin nüfus kayıtları getirtilerek irtibat sağlanmalı ve mirasçılarının beyanları alınmalıdır. Yine ......'...
Aile Mahkemesi'nden verilen 08.11.2012 gün ve 353/544 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde 1997 yılında evlenen davacı ve davalı arasında boşanma davasının halen sürmekte olduğunu, tapuda davalı adına 26.06.2003 tarihinde tescil edilen 2094 ada 10 parsel 13 numaralı bağımsız bölümün edinilmesinde davacıya düğünde takılan bilezikler ve diğer ziynet eşyalarının kullanıldığını açıklayarak taşınmaz 01.01.2002 tarihinden sonra edinildiğinden taşınmazın tapusunun iptali ile 1/2 payın davacı adına tesciline mümkün olmadığı takdirde taşınmazın değerinin yarısı olan 20.000 TL nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....
Hakkında verilen boşanma kararı 08.01.2001 tarihinde kesinleşen ve eski eşi ile tekrar 27.03.2013 tarihinde evlenen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı oldukları tarihlerde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 01.11.2008 – 31.05.2013 tarihleri arasındaki aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir...
İnceleme konusu davada; 14.02.2012 tarihinde boşandığı eşiyle tekrar evlenen davalı ve eski eşinin 2007-2011 dönemi boyunca yapılan seçim ve halkoylamalarında aynı sandıkta oy kullanmaları, nüfus kayıtlarına göre davalı ve boşandığı eşinin tespite konu dönem boyunca aynı apartmanda kayıtlı görünmeleri, davalı hakkında kurum tarafından davalı ve apartman komşularının imzalı beyanları alınarak hazırlanan 28.12.2011 tarihli raporda; davalının boşandığı eşiyle birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı ile boşandığı eşinin fiili olarak birlikte yaşadıkları belirgindir....
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; tarafların, 19.07.2012 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan protokolün 3. maddesinde davacının, davalıya aylık 700 TL yoksulluk nafakası, müşterek çocukları için ise aylık 150'şer TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, anılan protokolü onaylayan mahkemece, davalı kadın lehine aylık 700 TL yoksulluk nafakasına, velayetleri davalıya verilen müşterek çocuklar Kardelen ve Kaan lehine aylık 150'şer TL iştirak nafakasına hükmedildiği, boşanmadan sonra yeniden evlenen davacının otopark işletmeciliği ve kömür satışı yaptığı, aylık gelirinin 2.000 TL civarında olduğu, aleyhine kredi kartları ve ticari işletmesinden kaynaklanan borçları nedeniyle icra takipleri başlatıldığı, ev hanımı olan davalının ise ekonomik ve sosyal durumda boşanmadan sonra olağanüstü bir değişiklik olmadığı, iş bu davanın ise 02.10.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır....
TARİHİ : 25/01/2021 NUMARASI : 2020/167 ESAS 2021/32 KARAR DAVA KONUSU : Mirasçılık Belgesi İstemi KARAR : Hadim Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından verilen 25.01.2021 tarihli karara karşı, davacı tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla; dosyadaki tüm kayıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Dedesi T2 27/12/1995 tarihinde vefat ettiğini, dedesinden sonra geriye mirasçı olarak babası Yaşar Savaş, amcası Mustafa Savaş ve halası Saime Dündar'ın kaldığı, babasının 22/07/2001 tarihinde vefat ettiğini, amcasının 03/03/2014 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak Elmas Savaş, Saime Özkan, T1 Gülsüm Türk, Emine Savaş, Serdar Savaş, Aş, Savaş, Mehmet Savaş, Sakine Arslan'ın ve kızı Saime'nin vefatından sonra geriye Ferudun Özkan'ın kaldığını, halası Samime Dündar'ın 1946 yılında evlendiğini, Hadim Nüfus Müdürlüğü'nde 1950 yılında yangın çıktığını, 1950 yılındaki yangından önce evlenen...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların 31.01.2019 tarihinde boşandıklarını, 1987 yılında evlenen tarafların maaş hesabı da dahil tüm birikimlerini müşterek hesapta topladıklarını, davalının evlilik devam ederken davacıya haber vermeden 13.10.2005 tarihinde müşterek hesaptaki 491.211,19 TL`nin tamamını kendi hesabına aktardığını, tarafların boşanma aşamasına geldiğinde müvekkilinin paranın 1/2 sini talep ettiğini ancak davalının ödemediğini bu nedenle tarafların müşterek hesaplarında bulunan 491.211,19 TL`nin yarısı olan 245.605,59 TL`nin davalının müşterek hesaptaki tüm parayı kendi hesabına aktardığı 13.10.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı, davaya cevap vermemiştir. III....
SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu ziynet eşyaları davacının zilyetliğinde olduğunu, davalı müvekkil tarafından alıkonulması söz konusu olmadığını, taraflar arasında yaşanan ve Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/71 E ve 2019/58 K sayılı davasında yer alan belgelerden de anlaşılacağı üzere ,davacıya İzmir e gidip Sinop'a geri dönmesi için " gidiş dönüş uçak bileti " alınmasına karşılık, davacı İzmir'den dönmediğini, İzmir'de kaldığı süre zarfında Ayancık ta kaldığı zamana ilişkin bir takım olayları dabahane ederek niza çıkarması üzerine, taraflar arasındaki uyuşmazlık başladığını, eşine karşı belirli bir kaygı yada güvensizlik hali ortada olan davacının, ziynetlerini yanına almaması, evlilik nişanı olan yüzüğünü takmaması, küpe ve takı seti gibi gibi günlük ziyneti yanına almaması, bileziklerini kolunda gezdirmemesi mümkün olmayıp, yeni evlenen bir kadının bunları takması örf ve adet ile bağdaşmadığını, davacının İzmir'e gidişi planlı olduğunu, üzerinde taşıdığı...
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: 14/01/2008 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen Gürcistan uyruklu davacı tarafından evlenme yolu ile Türk vatandaşlığına geçme talebinin 5901 sayılı Kanun'un 16. maddesi, 1. fıkrası, (a) bendinde yer alan "aile birliği içinde yaşama" ve yine aynı Kanun'un 10. maddesine uygun olmadığından bahisle reddine ilişkin, 06/08/2012 tarihli işlemle bildirilen İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün … tarih ve … karar sayılı işleminin iptali istenilmektedir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 26/02/2014 tarih ve E:2013/6801, K:2014/1195 sayılı, duruşma istemi bulunduğu halde duruşma yapılmaksızın verilen kararın bu nedenle bozulmasına ilişkin karara uyulmak suretiyle verilen ......