Somut olayda; yurt dışında yaşayan ve 03.03.1989 tarihinde evlenen sanık ...'un, babalarının vefaatından sonra vekaletname göndererek, kardeşi sanık ... vasıtasıyla 03.03.1989 tarihinde Sivrice Nüfus Müdürlüğü'nden alınan ve sanığın bekar olduğunu gösteren nüfus kaydı ile katılan kuruma başvurarak babasından dolayı yetim maaşı bağlattığı, evli olması nedeniyle şartları taşımamasına rağmen, 01.03.2007 tarihine kadar maaş almak suretiyle sanıkların kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilmiş ise de; sanığın yurt dışında boşanmasına rağmen bu kararın tenfizi için suç tarihi itibariyle başvurmadığı, sanığa bağlanan maaşın anneleri tarafından kullanıldığı ve esasen sanığın başvurusu olmasa, annelerine maaş ödenmesi gerektiği, sanıkların buna rağmen kurum zararını da karşılayarak suç kastı ile hareket etmediklerini savunmaları karşısında; beraatlerine dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahkemece; yeniden evlenen ve giderleri artan davalının küçük için nafaka ödeme gücü bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK’ nun 182/2. maddesine göre boşanma veya ayrılık vukuunda, velayet kendisine verilmeyen eş, küçük çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Somut olayda; tarafların Orman genel Müdürlüğünde memur olarak görev yaptıkları, aylık 1.015 TL maaş geliri elde eden davalı annenin memur olan eşi ile ailesine ait evde ikamet ettiği, 2008 model ... marka aracının bulunduğu, bankadan çekmiş olduğu 17.000 TL tutarındaki ihtiyaç kredisini taksitler halinde aylık 800 TL olarak ödediği, davacı babanın ise aylık 1.120 TL gelir elde ettiği ve memur olan eşi ile kirada oturduğu tespit edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evliliğin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, evliyken, yeniden evlenen kişinin ikinci evliliğinin mutlak butlan sebebiyle (TMK. md. 145/1) iptali isteğine ilişkin olup, Cumhuriyet savcısı tarafından 06.03.2014 tarihinde re'sen açılmıştır. Cumhuriyet savcısı, Kanunda açıkça öngörülen hallerde hukuk davası açar veya açılmış olan hukuk davasında taraf olarak yer alır (HMK md. 70/1). Mutlak butlan davası açma Cumhuriyet savcısı için bir görev olduğundan (TMK md. 146/1) duruşmalarda hazır bulunması gereği de görevin doğal sonucu olarak bir zorunluluktur. Bu nedenle Cumhuriyet Savcısının duruşmalara katılması sağlanmadan yokluğunda yargılamaya devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nden verilen 25.05.2012 gün ve 52/199 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 30.11.1990 tarihinde evlenen davacı ile davalı ... arasında halen ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nde sürmekte olan boşanma davası bulunduğunu, evlilik birliği içinde 28403 ada 4 nolu parsel ve ... plaka sayılı aracın edinildiğini, araç ve taşınmazın davalı adına kayıtlı iken davalı tarafından elden çıkarıldığını açıklayarak, halen ... adına kayıtlı taşınmazın tapusunun iptaliyle davalı ... adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla araç için 5.000,00 TL ve taşınmaz için 5.000,00 TL katkı payının davalı ...'dan tasfiye tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, yetkili mahkemenin davalının ikametgahı ......
Aile Mahkemesi'nden verilen 11.09.2012 gün ve 349/691 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 1985 yılında evlenen taraflar arasında halen sürmekte olan boşanma davası bulunduğunu açıklayarak evlilik birliği içinde edinilen 5054 ada 1 parsel 1 numaralı, 1991 ada 1 parsel 5 numaralı bağımsız bölümler ile ...plaka sayılı araçtan kaynaklanan katılma alacağı ve katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki boşanma davası henüz sonuçlanmadığından ve taşınmazlar ile araç davalının kişisel malı olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki boşanma davası sonuçlanmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Somut olayda; Hakkında verilen boşanma kararı 16.12.2008 tarihinde kesinleşen davacıya, 14.10.2009 tarihinde yaşamını yitiren iştirakçi babası üzerinden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla yetim (ölüm) aylığı bağlandığı, boşandığı eşiyle 12.12.2013 tarihinde yeniden evlenen davacının 16.12.2013 tarihinde Kuruma başvurarak evlenme ödeneği isteminde bulunduğu, Kurumca yapılan araştırma sonunda davacının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle ölüm aylığının baştan itibaren kesilerek 01.11.2009-31.12.2013 dönemine ilişkin borç çıkarıldığı ve evlenme ödeneği başvurusunun da reddedildiği anlaşılmaktadır....
TÜRK MİLLETİ ADINA 1) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...nin maktül ...’i kasten öldürme, mağdur ...’i kasten yaralama ve 6136 Sayılı Kanun’a Muhalefet suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliklerini tayin, haksız tahrik sebebinin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçeler ile reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafıinin bir sebebe dayanmayan, katılanlar vekilinin suç vasfına ve sair hususlara yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin, tebliğnamedeki düşünce gibi (ONANMASINA), 2) Sanık S...’in maktül ...’in öldürülmesine, mağdur ...’in yaralanmasına yardım etme ve 6136 Sayılı Kanun’a Muhalefet suçlarından kurulan hükümler yönünden; Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık...’in eşi olan sanık ... ile birlikte mağdur ...’in evinin bulunduğu yere gelip, rızası dışında mağdur ...’in oğlu maktül ... ile evlenen...
Davalılar, takıların evlenen çifte ait olması gerekirken, davacının ailesinin düğünde takılan takıları almak istemesi nedeniyle başlayan tartışmanın büyümesi ve davacının babasının senet istemesi üzerine düğünün yarım kaldığını, kendilerinin kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Yerel mahkemece; tarafların tanıkları dinlenilmiş, çeyiz senedi nedeniyle taraflar arasında gerginlik yaşandığı, düğün sırasında erkek tarafının geline takı takmadığı, takılanların da damadın annesi davalı ...nin aldığı, bunun gerginliğe sebep olduğu, davalı ...in ve arkadaşlarının kız tarafına saldırdığı, damadın anne ve babası davalılar ... ve ... hakaret ettiği, düğünün devamı için olayları engellemedikleri, düğünün sona ermesinde kusurlu bulundukları gerekçesi ile istemin bir bölümünün kısmen kabulüne karar verilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.06.2010 gün ve 502/319 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 1984 yılında evlenen davacı ve davalı arasında boşanma davası bulunduğunu, evlilik sırasında davacı tarafından müşterek eve çeyiz olarak getirilen eşyalar ve düğünde takılan altınlar ile evlilik birliği içinde edinilen ev eşyası, traktör, binek otomobil, balıkçı teknesi, bir adet inek ve yavrusu ile 6 adet altın bileziğin davalıda kaldığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla eşya alacağı ve katkı payından kaynaklanan 2.000,00 TL' nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davalının evlilik birliği içinde edinilen malvarlığında herhangi bir katkısı bulunmadığından ve çeyiz olarak getirilen eşyalar davacı tarafından yanında götürülmüş olduğundan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Aile Mahkemesinin 12/05/2022 tarih, 2022/113- 388 E-K sayılı kararı ile özetle;davacının mesleki bakımından tanınabilirliği nedeniyle evlendikten sonra da önceki soyadını kullanmakta hukuki yararı olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, bunlara bağlı protokol ve tavsiye kararları hükümleri ile davacının evlendikten sonra önceki soyadını kullanma hakkının korunması gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile davacının T1 evlilik soyadı olan ERGİN'in iptaline, soy adı olarak bekarlık soy adı olan "CAN" soy adını kullanmasına karar verilmiştir....