AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 17/07/2020 NUMARASI : 2019/498 ESAS-2020/392 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Yukarıda gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının eve bakmadığını, davalının sürekli borçlandığını, bahis oynadığını, davacıya ve davacının önceki eşinden olan oğluna şiddet uyguladığını, davacıyı ortak çocuğu vermemekle ve davacıyı sınır dışı etmekle tehdit ettiğini, evi terk ettiğini ve hakaret ettiğini açıklayarak tarafların pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış nedeni ve/veya evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacıya bırakılmasına, müşterek çocuk için 1.000,00 TL iştirak nafakası, davacı için 500,00 TL yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....
Her ne kadar, Dairemiz önceki uygulamalarında, edinilmiş mallara katılma rejiminin boşanmayla sona ermesi durumunda, TMK'nin 178. maddesindeki 1 yıllık zamanaşımı süresini kabul etmiş ise de; Yargıtay HGK'nin yukarıda açıklanan içtihadı doğrultusunda görüş değişikliğine gidilmiştir. TBK'nin 149/1. maddesine göre, zamanaşımı, alacağın muaccel olmasıyla işlemeye başlar. Aynı Kanun'un 153/3.maddesine göre de, evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamaz, başlamışsa da durur. Somut olayda, taraflar, ilk olarak 19.11.1987 tarihinde evlenmiş, 2000 yılında açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 31.10.2000 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlar, ikinci olarak 15.12.2000 tarihinde evlenen taraflar arasındaki bu evlilik de, 11.11.2002 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün, 10.06.2003 tarihinde kesinleşmesiyle sona ermiş, iş bu temyize konu dava ise 18.12.2012 tarihinde açılmıştır....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hüküm kurulmuş ise de, bozma gerekleri yerine getirilmemiş olup, verilen hüküm eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. 1-Önceki bozma ilamında da açıklandığı üzere, davacının babasının ölüm tarihinde yürürlükte olan 1479 sayılı Kanunun 41. maddesine göre, ölen sigortalının hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi içim, sigortalının en az 3 tam yıl sigorta primi ödemiş bulunması şarttır....
İLK DERECE MAHKEMESİ GEREKÇE ÖZETİ ve KARARI : İlk Derece Mahkemesi'nce,"...Somut olayda, davacının davalıya ait işyerinde 30/01/2016- 20/08/2016 idareci olarak çalıştığı, iş kadinin işceren tarafından feshedildiği iddiasına karşın davalı işverenin davaya cevap vermediği, fesih konusunda ispat kiülfeti üzerinde olan işverenin aksini ispat edemediği anlaşılmış olup bu durumda davacının çalışmasının işveren tarafından haklı bir neden olmadan sonlandırıldığı anlaşılmakla, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 17. maddesi gereğince ihbar tazminatını hak ettiği, ancak davacının ihbar tazminatının ödendiğine dair dosyada herhangi bir delil bulunmadığı anlaşıldığından, davacının fesih itibari ile brüt ücreti üzerinden hesabı yapılan dosyaya uygun bilirkişi raporu doğrultusunda davacının ihbar tazminatı isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacının SGK kayıtları itibari ile iş akdi fesih tarihinde aylık ücretinin 1.215,33 TL./net, 1.700,00 TL....
Altyapı Üstyapı İnşaat Sanayi Limited Şirketi vekili ise davacının ilk kez 19/12/2007 tarihinde çalıştığını,06/04/2009 tarihinde işin son bulması nedeni ile iş kadinin fesh edilidiğini, davacı ile yeni ihale alımı nedeni ile 26/05/2011 tarihinde belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını 28/09/2011 tarihind eişin son bulması nednei ile iş akdinin son bulduğunu, daha sonra tekrar 27/01/2012-01/04/2012 ve 27/11/2012-02/04/2013 tarihlerinde yeni alınan ihale nedeni ile davaıc ile belirli süreli iş sözleşemeleri imzalndığını ve işin bitmesi nedeni ile iş akdinin kendiliğinden son bulunduğunu savunmuş, mahkemece davalı şirketler arasındaki ilişkinin ne olduğu değerlendirilmeksizin tüm çalışma süresinden davalıların müştereken ve mütselsilen sorumluluğuna karar verilmiştir. Hizmet cetveline göre, davacı 07.07.2006-18.01.2007 ve 10.07.2007-15.11.2007 tarihleri arasında ... ve ...Yapı Ltd Şti'de, 07.04.2009- 25.09.2009 tarihleri arası ......
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 22/12/2016 NUMARASI : 2015/770 ESAS, 2016/1292 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMADAN SONRA AÇILAN (BOŞANAN KADININ KOCASININ SOYADININ KALDIRILMASI) KARAR : Mahalli mahkemece verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, ön inceleme aşaması tamamlandıktan ve incelemenin duruşma yapılmadan karar verilmesi mümkün bulunan hallerden olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmasız olarak yapılan inceleme neticesinde: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : İDDİA VE SAVUNMA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, tarafların 31.10.2014 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıklarını, müvekkilin davalının boşandıktan sonrada soyadını kullanmasına izin verdiğini ancak davalının, davacı aleyhine velayetin değiştirilmesi, nafaka, mal paylaşımı davaları açtığını, 6284 Sayılı Kanun gereğince uzaklaştırma ve tedbir kararı aldırdığını, sevgilisi ile görüşmeye başladığını belirterek, soyadını kullanmasına...
YERSİZ ÖDENEN ÖLÜM AYLIKLARININ VE KARŞILANAN SAĞLIK GİDERLERİNİN GERİ ALINMASIKAYINBABASI İLE EVLENEN DAVALIYA ÖDENEN ÖLÜM AYLIKLARI VE ÖDENEN SAĞLIK GİDERLERİTÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 2TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 3SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 68 "İçtihat Metni"Dava, yersiz ödenen ölüm aylıkları ve karşılanan sağlık hizmet giderlerinin yasal faiziyle birlikte geri alınması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
YARGILAMA SÜRECİ : Dava konusu istem: Rusya vatandaşı olan ve 08/03/2011 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapmış olduğu başvurusunun reddedilmesine ilişkin 27/11/2014 tarih ve 282 sayılı işlemin iptali istenilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ......
KARAR Davacı, gayrimenkul tellallı olduğunu, davalının arzuladığı niteliklerde taşınmaz satın alınmasına aracılık etmesi amacıyla başvurduğunu, 23.01.2007 tarihli alış/kiralama için temsil yetkisi sözleşmesi imzalandığını ve ... ... .... adresinde bulunan taşınmazın görülüp beğenildiğini, ancak kendisinin devre dışı bırakılarak 27.04.2004 tarihinde davalının eşi...... tarafından tapuda resmi satış sözleşmesi ile satın alındığını, dairenin gösterilmesi ve pazarlanması sırasında o tarihte davalıyla nişanlı olan ve daha sonra evlenen......’un da taşınmazı görüp beğendiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre satış bedelinin %3 üne tekabül eden 18.000 USD’ın KDV’siyle tellallık ücreti olarak ödenmediğini ileri sürerek 18.000 USD’ın dava tarihindeki TL karşılığının dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir....
Dava, evliliğin genel hükümleri arasında düzenlenen Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine dayanan evlenen kadının, soyadı olarak kocasının soyadını alması istemine yöneliktir. Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerekir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere (TMK m.118-395) kaynaklanan bütün davalarda aile mahkemesinin görevli olduğu hükme bağlanmıştır. Şu halde davanın aile mahkemesinde görülüp karara bağlanması gerekir. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında; davanın aile mahkemesinde görülmesi gerektiğinden asliye hukuk mahkemesince dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus düşünülmeden yargılamaya devam edilip yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir....