"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup ayıplı ifa sebebi ile sözleşmenin feshi, iş bedelinin iadesi ve üretim kaybı alacağın tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemenin yetkisizliğe dair verdiği karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda HUMK’nın 9. maddesindeki genel yetki kuralı uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabileceği gibi, aynı Kanunun 10. maddesine göre akdin ifa yeri ya da 22. madde gereğince yazılı sözleşmede kararlaştırılan yer mahkemesinde de dava açılabilir....
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baştabibliği) arasındaki davadan dolayı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.03.2011 gün ve 16-146 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Yanlar arasındaki uyuşmazlık, Özel Güvenlik ve Koruma Hizmet Alımı Sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, sözleşmenin haksız olarak feshi nedeniyle teminat mektuplarının iadesi ve menfi zararın tahsili talep edilmiştir. Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından kararın temyiz incelemesi görevi Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 30.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.03.2022 tarihli, 2021/865 Esas, 2022/447 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin feshinin haksız olduğu, yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının bulunduğu, davacı vekilinin bozma ilamı doğrultusunda menfi zarar kalemlerini belirtir dilekçe sunduğu, bilirkişi raporunda davacının sözleşme süresince yaptığı işlerin bedelinin ve sözleşmenin feshi nedeniyle mahrum kaldığı kâr kaybının tespit edildiği, yapılan yargılamada, toplanan deliller ve taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haksız olarak feshedildiği ve bu nedenle davacının sözleşmenin haksız feshi nedeniyle davalıdan sözleşmenin feshi nedeniyle oluşan kâr kaybını ve menfi zararlarını talep edebileceği kanaatine varılmakla davanın ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulüne karar verilmesi gerektiği, davacı tarafın, her ne kadar ikinci ıslah dilekçesi vermiş ise de, HMK 177. maddesinde yapılan...
Kural olarak sözleşmenin haklı feshi halinde fesheden, sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 106 ve 108. maddeleri uyarınca akdin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararın tazminini isteyebilir. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar; sözleşmenin karşı tarafınca yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamının, başka bir anlatımla karşı tarafın mal varlığına girmese bile o sözleşme sebebiyle cepten çıkan paradır. Müspet zarar ise, sözleşme sebebiyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi sebebiyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Kısaca, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarardır....
Mahalleleri Kanalizasyon İnşaatı İşinin 12.07.2016 tarihinde en uygun teklifi veren davalılara yapılması ve fakat işin eksik yapılması ve uyarılara rağmen tamamlanmaması nedeniyle sözleşmenin feshi ve yeniden yapılan ihale nedeniyle tespit edilecek her türlü zarar ve ziyanın davalılardan tazmini talep edilmiş olup, dosyaya alınan her üç heyet raporda da davacının işbu ihalenin feshinden sebep menfi bir zararının yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre oluşmamış olduğu belirlenmiş, raporlarda da ifade edildiği üzere bu meyanda davacının menfi zarar talep edemeyeceği vurgulanmış, raporların birbirini teyit etmesi ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle davacının ispatlanamayan davasının reddine karar vermek gerekmiştir....
Takas Beyanından Sonra Davacının Çeklerden Dolayı Davalıya Borçlu Olup Olmadığı: Aşağıda yapılan hesaplamalar ve defter kayıtlarından görüleceği üzere, davacının dava tarihi itibariyle davalıya borçlu olduğu anlaşılmaktadır. (3.5). Davacının Taleplerinin Zarar Türleri Yönünden Değerlendirilmesi: Müspet (olumlu) zarar, menfi (olumsuz) zarar ayrımına göre müspet zarar, alacaklının borcun ifasındaki çıkarının gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zararı ifade etmektedir. Menfi zarar ise, hüküm doğurduğuna güvenilen bir sözleşmenin geçersiz olması veya kurulacağına güvenilen bir sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zarardır?. Buna göre kârdan yoksun kalma zararı, müspet zarar olarak kabul edilmektedir”. Buna göre davacı tarafından talep edilen gelir kaybı ve komisyon gelir kaybının müspet zarar; sözleşmenin geçerli olacağına inanarak yapılan masraflar'” ise menfi zararı oluşturacaktır. Doktrinde!!...
Yine bu durumda borçlu temerrüde düşmekte kusurlu olmadığını ispat edemezse alacaklı sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilecektir....Kaldırma kararımızda da; sözleşmenin feshedildiği belirtilerek, buna göre sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre karar verilmesi belirtilmiş ise de; mahkemece her bir talep açısından sözleşme halen ayakta gibi inceleme yapılmış olup , eser sözleşmesinin geriye etkili şekilde feshi halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılacağı ve kimin kusurlu olduğuna göre zarar talepleri belirleneceğinden mahkemece sözleşmenin feshinde davalı arsa sahibinin kusurlu olduğu kabul edilmiş ve bu husus kesinleşmiştir....Bu durumda davacı yüklenici karşı tarafa verdikleriyle birlikte menfi zarar talebinde bulunabilir. Yüklenici sözleşmenin feshi halinde isteyeceği menfi zarar, kar kaybıdır....
Söz konusu masraf tahsili sözleşme nedeniyle uğranan, sözleşme yapılmasaydı uğranmayacak olan olumsuz anlamdaki (menfi) zararı ifade etmektedir. Menfi zarar tazmini isteği ise, sözleşmeye konu taşınmazda davacı yüklenicilerin hiç inşai faaliyette bulunmadıkları da gözetildiğinde, aynı zamanda sözleşmenin feshinin de istendiği anlamına gelmektedir. Bu durumda, eldeki davanın açılması ile birlikte tarafların sözleşmenin feshi konusundaki iradelerinin birleştiği söylenebilir. Yargılama sırasında yapılan keşif ve bilirkişi incelemeleri ile fesih ve azil belgeleri çerçevesinde; davalı arsa sahiplerinin sözleşmenin feshinde haklı olmadıkları, bilakis yüklenicilerin haklı oldukları anlaşılmaktadır. Bu durumda yüklenici taraf sözleşmeden kaynaklanan menfi zararının tazminini istemekte haklıdır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/154 Esas sayılı dosyasındaki bozma ilamında da belirtildiği üzere 2007 yılında feshedildiği, sözleşmenin feshi halinde davacının uğradığı menfi zararları isteyebileceği, dava dilekçesinde istenen kira kaybının menfi zarar kapsamında olmayıp, müspet zarar niteliğinde olduğu, sözleşmenin feshi halinde müspet zararın da istenebileceğine dair sözleşmede hüküm bulunmadığı, ayrıca sözleşmenin üçüncü maddesinin ifaya ekli cezai şart niteliğinde olduğu, bu cezai şartın akdin feshi halinde istenemeyeceği, BK'nın 108 ve 158/.... maddelerindeki yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
İşte, bu eylemli azalmaya, olumsuz zarar (negative interesse) denilir. Bu zararın tazminine ilişkin yasal dayanak, aynı maddenin ikinci fıkrasında (BK m. 108/II) düzenlenmiştir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve ... uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır....