Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (..., ... : 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
Bilirkişi heyeti 03/07/2020 tarihli raporda özetle; Huzurdaki davada davacı yanın talebi munzam zarar, yani temerrüt faizi ile dahi karşılanamayacak zarar olduğundan, davacının talebi üzerine ilgili bedellerin zamanında ödenmesi halinde ulaşacağı değer ile bu bedellere temerrüt faizlerinin işletilmesi halinde ulaşılacak değer arasındaki farkların munzam zararı oluşturabileceği düşünülmektedir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin ve iş bedelinin zamanında ödenmemesi nedeni ile uğranılan munzam zararın tahsili, 23.724,00 TL teminat çeki ve 20.000,00 TL avans çekinin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece bakiye iş bedeli yönünden davanın kısmen kabulüne, munzam zarar yönünden davanın reddine, teminat çeklerinin iadesi talebinin atiye terk edilmesi nedeni ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taşeron ..... İnşaat Mimarlık Ltd....
Mahkemenin nitelendirmesine göre, uyuşmazlık; taşıma sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek .... Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, ....06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Hakimliğince (Tic.Mah.Sıfatıyla) verilen 19.11.2008 gün ve 871-623 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Taraflar arasındaki uyuşmazlık kira sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkin olduğundan kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 13.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.07.2005 tarih, 2005/51-456 karar sayılı ilamına konu bedelin süresinde ödenmemesi nedeniyle oluşan munzam zarar tazminatının tahsiline ilişkin olup, dava adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davanın açıklanan niteliğine göre hükmü temyizen inceleme görevi, yürürlükte bulunan işbölümü uyarınca Yargıtay 3. Hukuk Dairesinindir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 12/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Feri Müdahil OYAK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının muhtemel kar ya da farz edilen gelir gibi somut olay gerçekliğine dayanmayan birtakım tespitlerin kapsamında talep ettiği munzam zarar iddiasının gerçekliğe dayanmadığını, munzam zarar iddiasını dayandırdığı asıl alacak iddiasını daha öncesinde açmış olduğu davasında mahkeme tarafından belirlenen en yüksek orandaki faizi ile birlikte tahsil ettiğini, davacının başkaca munzam zarar iddiasında bulunmadığını, müvekkili kurumun davalı bankanın borçlarını üstlenmediğini, davanın asıl muhatap olan TMSF'ye tevcih edilmesini, bu talebinin kabul edilmemesi halinde ileride müvekkili kurumun hak kaybına ve zarara uğramasını önlemek üzere davaya davacı yan yanında feri müdahil olarak katılmasını bildirilerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. -------- kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir.İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....