Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenledir ki şekil koşuluna uyulmadığından geçersiz olan bir sözleşme tümüyle geçersiz sayılmayıp, şekil koşulu gerektirmeyen hükümleri, kurulduğu anlaşılan eser sözleşmesi için uygulanması gereken geçerli hükümlerdir. Özellikle bedelin devredilecek taşınmaz olarak kararlaştırıldığı eser sözleşmesi taşınmaz devri yönünden geçerli değil ise de yapılacak işin bedeli olarak geçerli ve bağlayıcıdır. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmenin, iş bedelini göstermek bakımından taşınmazların değerini belirleyen hükümleri geçerli ve tarafları bağlayıcıdır....

    Davacı eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsilini talep etmiş, davalı yanlar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığını hizmet sözleşmesi ilişkisi bulunduğunu savunarak davanın görev yönünden reddini istemiştir. Davalı, davacının ileri sürdüğü akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, davacı yanlar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunu dava değerine göre HUMK’nın 288 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Davacı yanca bu yolda yazılı delil ibraz edilememiş ve eser sözleşmesinin varlığı usulen kanıtlanamamıştır....

      Dosya kapsamından, davacının ve davalının tüketici tanımına uymadığı, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, davanın eser sözleşmesine dayanan tazminat davası niteliğinde olduğu anlaşılmakla, Genel Hükümler ve Borçlar Kanununun 355. maddesinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi....

        Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki imzalanan sözleşme, satış değil eser sözleşmesi olduğundan TTK hükümlerinin dava konusu somut olayda uygulanması mümkün değildir. Uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Mahkemece, uyuşmazlığın satış sözleşmesi olarak değerlendirilmesi ve TTK hükümleri uyarınca çözülmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, 6100 sayılı HMK'nın 281/3. maddesi gereğince yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulu seçilip keşif de yapılarak eserde ayıp olup olmadığı, var ise eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek derecede olup olmadığı, ayıbın ağırlığına göre ayıpların giderilmesinin mümkün bulunup bulunmadığı, ayıplı eserden ötürü ücretten indirim gerekip gerekmediği konusunda rapor alınıp garanti süresi ve ayıp ihbarı itirazlarının da eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir....

          Dosya kapsamından; taraflar arasında davalı tarafın ürünlerinin tanıtımının yapılması amacıyla fuar standı kurulması konusunda anlaşma yapıldığı, standın davacı tarafça kurulduğu, davalının ayıplı ve kusurlu olduğu gerekçesi ile bildirimde bulunduğu, stant kurulumunun bu anlamda eser niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK nun 470 vd maddelerinde eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Yasada, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan husus çalışmanın kendisinden çok, bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabul olan sonuçtur....

            Dolayısıyla davacının, davalıya özgü olarak ürettiği bu ürünler eser niteliğindedir. 6098 sayılı TBK nun 470 vd maddelerinde eser sözleşmesi düzenlenmiştir. Yasada, eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi bir iş görme sözleşmesi olmakla birlikte, bu sözleşmede önemli olan husus çalışmanın kendisinden çok, bu çalışmadan ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabul olan sonuçtur....

              Her ne kadar eser sözleşmesinde, yüklenici iş sahibinin talimatlarına uymak zorunda olsa da, yapılan iş bakımından bağımsız bir niteliktedir. Yüklenici genel olarak eseri kendi araç ve personelleri ile yerine getirir. Diğer yandan; eser sözleşmesinde, yaratılacak sonuç (eser) önemli öge olduğu halde; hizmet sözleşmesinde, belirli ya da belirli olmayan bir süreyle işgörme ögesi önemlidir. Yani bir eser ortaya çıkarmayan emek harcamaları da, iş sözleşmesi yönünden işgörme sayılır. Eser sözleşmesi belli bir sonucun meydana getirilmesi şeklinde oluşurken, hizmet sözleşmesinde herhangi bir sonuç taahhüt edilmemektedir. Başka bir ifadeyle, eser sözleşmesinde, bir bina gibi eserin tamamlanması taahhüt edilirken, hizmet akdine bağlı çalışan işçinin bu tarz bir taahhüdü bulunmamaktadır. Hizmet sözleşmesinde, belirli veya belirsiz bir süreliğine hizmet ediminin hasredilmesi söz konusu iken işçi açısından sonucun varlığı önemli değildir....

              Uyuşmazlığın esası limitet şirket ortaklığı kapsamında, davalı şirket ile davalı kooperatif arasındaki eser sözleşmesi gereğince davalı şirkete verilen ve şirket tarafından da eskiden ortağı olan davacıya verilen daireye ilişkin mülkiyet tespiti davasıdır. Davacının kooperatif üyesi olmadığı tarafların ve mahkemenin kabulündedir. Davacının iddiası, davalı şirketin davalı kooperatif ile imzaladığı eser sözleşmesi gereğince yaptığı binalardaki bir kısım dairelerin kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında davalı şirkete bırakıldığı, bunlardan birinin de davacı tarafından bedeli eski ortağı olduğu davalı şirkete ödenmek suretiyle kendisi için alındığı şeklindedir. Bu durumda, davalı şirket ile davalı kooperatif arasındaki hukuki ilişki eser sözleşmesi, davacı ile davalı şirket arasındaki ilişki ise limitet şirket ortaklığı ilişkisidir. Bu husus mahkemece de böyle kabul edilmiş olup, esasen davacının temyizi de şirket ortaklığı ilişkisi kapsamındadır....

                Somut olayda; davacı vekili, müvekkili ile davalı site yönetimi arasında akdedilen eser sözleşmesi gereğince düzenlenen faturaların davalı tarafça ödenmemesi üzerine, davalı site yönetimi aleyhine eser sözleşmesine istnaden düzenlenen faturalara dayalı icra takibi başlattıklarını ileri sürerek, davalıların sözkonu icra takibine vaki itirazlarının iptalini talep etmiştir. Dosya kapsamından davacı tarafça yazılı eser sözleşmesi sunulmadığı, takibe konu faturaların alt yapı boru malzemeleri ve yapı hizmet bedeli adı altında düzenlendiği, davalı site yönetimince de, önceki site yönetiminin mükerrer gider kayıtları için şikayet edildiğini ve hakkında ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/24 E. sayılı dava dosyasında derdest dava bulunduğunu, iş bu davaya konu faturaların naylon fatura olduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. Eldeki davada, davalı site yönetimi hizmet alan tüketici konumundadır....

                  Diğer yandan; eser sözleşmesinde, yaratılacak sonuç (eser) önemli öge olduğu halde; hizmet sözleşmesinde, belirli ya da belirli olmayan bir süreyle işgörme ögesi önemlidir. Yani bir eser ortaya çıkarmayan emek harcamaları da, iş sözleşmesi yönünden işgörme sayılır. Eser sözleşmesi belli bir sonucun meydana getirilmesi şeklinde oluşurken, hizmet sözleşmesinde herhangi bir sonuç taahhüt edilmemektedir. Başka bir ifadeyle, eser sözleşmesinde, bir bina gibi eserin tamamlanması taahhüt edilirken, hizmet akdine bağlı çalışan işçinin bu tarz bir taahhüdü bulunmamaktadır. Hizmet sözleşmesinde, belirli veya belirsiz bir süreliğine hizmet ediminin hasredilmesi söz konusu iken işçi açısından sonucun varlığı önemli değildir....

                  UYAP Entegrasyonu