Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser sözleşmesinde ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusu olmaktadır. Somut olayda, davacının evinde kurulan duşakabinin elektrik aksamının çalışmaması nedeniyle hatalı servis hizmeti verilmesi işinde ,hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığa ilişkin itirazın iptali davasının genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26.( HMK'nın 21 ve 22.) maddeleri gereğince Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 31.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar eser sözleşmesinde, yüklenici iş sahibinin talimatlarına uymak zorunda olsa da, yapılan iş bakımından bağımsız bir niteliktedir. Yüklenici genel olarak eseri kendi araç ve personelleri ile yerine getirir. Diğer yandan; eser sözleşmesinde, yaratılacak sonuç (eser) önemli öge olduğu halde; hizmet sözleşmesinde, belirli ya da belirli olmayan bir süreyle işgörme ögesi önemlidir. Yani bir eser ortaya çıkarmayan emek harcamaları da, iş sözleşmesi yönünden işgörme sayılır. Eser sözleşmesi belli bir sonucun meydana getirilmesi şeklinde oluşurken, hizmet sözleşmesinde herhangi bir sonuç taahhüt edilmemektedir. Başka bir ifadeyle, eser sözleşmesinde, bir bina gibi eserin tamamlanması taahhüt edilirken, hizmet akdine bağlı çalışan işçinin bu tarz bir taahhüdü bulunmamaktadır. Hizmet sözleşmesinde, belirli veya belirsiz bir süreliğine hizmet ediminin hasredilmesi söz konusu iken işçi açısından sonucun varlığı önemli değildir....
Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 393. maddesinde hizmet sözleşmesi emek ağırlıklı iken, eser sözleşmesi beceriye dayalı sonuç ağırlıklıdır. Hizmet sözleşmesinde ortaya konan emek nedeniyle ücrete hak kazanılır. Eser sözleşmesinde ise ortaya konan beceri ile oluşturulan eser nedeniyle ücret alınır. Hizmet sözleşmesinde; zamana bağlı süreç ağırlıklı çalışma söz konusu iken, eser sözleşmesinde sonuca bağlı çalışma esastır. Eser sözleşmesinde yüklenici, iş sahibinin istemi üzerine kural olarak bir şey meydana getirmeyi ve bedel karşılığında teslim etmeyi üstlenmektedir. Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine emek verilmesi üstün ise eser sözleşmesi değil, hizmet sözleşmesi söz konusu olacaktır....
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olaya gelindiğinde; taraflar arasında 08.03.2013 tarihli TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi vardır. Sözleşmede iş bedeli nakit bedel olarak kararlaştırılmıştır. Davacı iş sahibi davalı yüklenicidir. TBK 470. maddeye göre eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Davada nakit bedel karşılığı yapılan eser sözleşmesinin feshine karar verilmesi istenmiş, mahkemece sözleşmenin feshi ile iş bedeli tutarı üzerinden davalı aleyhine nispi vekâlet ücreti ödemesi kabul edilmiş ise de, sözleşmenin kat karşılığı inşaat sözleşmesi olmayıp nakit bedel karşılığı inşaat yapımına ilişkin bulunduğundan feshedilmesi yargılamaya muhtaç olmayıp tek taraflı irade beyanının karşı tarafa ulaşmasıyla sonuç doğuracağından sözleşmenin feshi davası açılmasında hukuki yarar yoktur....
Samsun 3 Asliye Hukuk Mahkemesince 13.03.2018 tarih 2016/31 Esas 2018/117 Karar sayılı ilamı ile; taraflar arasında taşıma sözleşmesi kurulduğunu taşıma sözleşmesinin ticaret kanununda düzenlendiğini taraflar arasındaki işin ticari iş olduğunu belirterek görevsizlik kararı verildiği görülmüşüştür. Bu bağlamda davalıya ait ... de bulunan taşınmazın toprak ve harfiyat ile doldurularak taraçalaması konusunda yapıldığı iddia edilen sözleşmenin niteliği üzerinde durmak gerekmiştir. Bilindiği üzere Borçlar Kanununda düzenlenen eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” Eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesi rızaî bir sözleşmedir. Eser sözleşmesi sürekli bir borç ilişkisi doğurmaz. Eser sözleşmesinde yüklenicinin borçlandığı bir eser meydana getirme ediminin konusu, bir iş görme sonucu (Arbeitserfolg)dur....
Sözleşmede beceriye dayalı sonuç unsuru yerine mal teslimi üstün ise eser sözleşmesi değil, satım sözleşmesi söz konusu olacaktır...." "...Öncelikle uyuşmazlığa konu eser sözleşmesi ve satış sözleşmesine ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. Dava tarihinde yürürlükte olan ve uygulanması gereken mülga Borçlar Kanunu’nun (BK) 355. maddesinde eser sözleşmesi; “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf diğer tarafın vermeyi taahhüt ettiği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde de eser sözleşmesi aynı doğrultuda ve fakat daha açık bir ifade ile “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları ... ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir....
Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser sözleşmesinde ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusu olmaktadır. Somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 06.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dosya içerisinde bulunan ve davalı yüklenici temsilcisi tarafından imzalanan hakediş belgelerine göre davacının taşeron olarak elektrik imalâtlarını yaptığı, dinlenen tanıkların anlatımlarına göre davacı işçilerinin işin yapımında çalıştıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu anlaşıldığından ve davacının SGK'lı olarak davalı adına kaydedilmiş olmasının eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğunun aksini kanıtlamayacağından mahkemece konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak davacının yaptığı imalâtın yapıldığı yıl piyasa fiyatına göre hesaplattırılıp, davacı tarafından kabul edilen 275.628,00 TL ödeme ile varsa kanıtlanacak diğer ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı yorumla davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir....
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu, davacının davalıya ait işyerinde sigortalı işçi olarak gösterilmesinin eser sözleşmesinin değiştirilerek iş sözleşmesine dönüşmesini sağlamayacağı, davacının toplam alacağının 74.250,00 TL olduğu, 22.000,00 TL'nin davalı tarafça ödendiğinden bakiye alacağın 52.250,00 TL kaldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Hizmet sözleşmesi ile eser sözleşmesi işgörme borcu doğuran sözleşmelerdendir. İşgörme sözleşmelerinin hemen tümünde müşterek olan nokta, taraflardan birinin (işgörenin) diğer tarafa (işsahibine) karşı daima bir iş görme borcu altına girmesi ve onun bu borcunu iş görme olarak nitelendirdiğimiz bir faaliyette bulunmak suretiyle yerine getirmesidir. 4857 sayılı Kanunun 8/1 maddesinde "İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir." hükmü düzenlenmiştir. Maddede öngörülen tanıma göre iş sözleşmesi işgörme, ücret ve bağımlılık unsurlarından oluşmaktadır. Bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici unsurudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 470. maddesinde "Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi işsahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." tanımı yapılmıştır....