Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, eser sözleşmesi niteliğinde olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan eksik işler bedeline ilişkin alacak davasıdır. ... 3. Tüketici Mahkemesince, uyuşmazlığın 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklandığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi ise, dava eser sözleşmesinden kaynaklı eksik işlerin tespiti ve alacak davası olup davacının apartman yöneticisi olmasının davanın niteliğini değiştirmeyeceğinden; davanın niteliğinin belirlenmesinde taraflar arasındaki temelde var olan hukukî ilişkiye bakılması gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığının anlaşıldığı gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur....

    den eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle alacağı 31.760,61 TL olarak hesaplanmıştır. .... Asliye Ticaret Mahkemesin'deki davada davacı taraf olmadığı gibi taraf olsa dahi o raporda hesaplanan miktarın hükmedilen kısmı için kesinleşeceği, taraflar arasındaki ek davada dahi kesinleşmiş sayılamayacağından bu davada kesinleşmiş sayılamayacağı gibi kuvvetli bir delil dahi sayılamaz. Bu durumda eldeki davada alınıp hükme esas kabul edilen bilirkişi raporundaki davalı taşeronun dava dışı yükleniciden aralarındaki eser sözleşmesi nedeniyle hakettiği iş bedeli miktarı ile .... Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2012/.. Esas, 2012/.. Karar sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporundaki miktar arasında önemli oranda fark olduğundan, mahkemece yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan davalı taşeronun dava dışı yüklenici ... İnş.Nak.Turz.Tic.Ltd.Şti.'...

      Somut olayda, borcun sebebi 27/10/2020 faiz başlangıç tarihli 183.350,80 TL tutarındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacak olarak gösterilmiş olup, takip talebi ekinde sözleşme örneği sunulmamıştır. Davalı tarafça takip dayanağının sözlü eser sözleşmesi olduğu belirtildiğinden, takip talebi ekinde sunulabilecek bir belgenin varlığından söz edilemez. Her sözleşmenin yazılı şekilde düzenlenmesi zorunlu olmadığı gibi, davacı tarafça taraflar arasında herhangi bir yazılı eser sözleşmesinin varlığı da iddia edilmediğinden, İİK'nın 58/3, 61/1 madeleri uyarınca şikayetin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir....

      Yine aynı mahkemenin 2003/465 esas sayılı dava dosyasına ait belgelerin incelenmesinden arsa malikleri ile dava dışı...arasında imzalanan 11.12.1992 tarihli eser sözleşmesi uyarınca, dava konusu arsa üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması işinin...tarafından üstlenildiği, daha sonra bu işin Hüseyin tarafından 04.11.1993 tarihli sözleşme ile alt müteahhit sıfatıyla davalı .... Yapı Kooperatifleri Birliği’ne devredildiği, 15.11.1994 tarihinde ise Birlik ile diğer davalı .... Kent Yapı Koop. arasında üçüncü bir eser sözleşmesi imzalanarak, aynı işin bu kez davalı .... Kent Yapı Kooperatifine verildiği, 04.11.1993 ve 15.11.1994 tarihli sözleşmelerde, 11.12.1992 tarihli eser sözleşmesindeki hükümlere atıflar yapıldığı, arsa maliklerince sunulan dava dilekçesinde ise, eser sözleşmelerinin feshinin talep edildiği anlaşılmaktadır....

        Uyuşmazlık kendisini eser sözleşmesi ile peçelese de niteliği itibarıyla takibe konu bononun, kambiyo niteliğine haiz olup olmadığı veya bu niteliğini koruyup korumadığını hedefleyen menfi tespitten ibarettir. Kambiyo senedinin standartlarla uyumluluğunun eser sözleşmesi üzerindeki etki ve sonuçları ayrı, onun kambiyo senedi yükümlülüklerine hukuki sadakati aynı şeyler değildir. Davamız ile temin edilmek istenen ilkidir ve buna dair kuşkunun aşılma yeri, ticaret mahkemeleridir...." denilmek suretiyel görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince, "...dava kambiyo senedine dayalı menfi tespit davasıdır. Kambiyo senedinden kaynaklanan davalar her ne kadar mutlak ticari davalar olsa da eğer kambiyo senedinin ne sebeple düzenlendiği tespit edilebiliyorsa bu durumda görevli mahkemenin tespiti için temel ilişkiye bakmak gerekecektir. Olayımızda taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında bir ilişki olduğu hususu ihtilafsızdır....

          Eser sözleşmelerinde yüklenicinin "eseri meydana getirme borcu" dayanağını Türk Borçlar Kanunu'nun 470. maddesinden alır. Anılan hükme göre; “eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir." Bir iş görerek eseri meydana getirmek ve meydana getirilen eseri iş sahibine teslim etmek (arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde, binayı sözleşmeye, amacına ve fen ve sanat kurallarına uygun şekilde imal ederek arsa sahibine teslim etmek) yüklenicinin ana borcudur. Kural olarak da aslolan sözleşmenin kararlaştırıldığı şekilde eksiksiz ifasıdır. Aksi halde, sözleşmeden beklenen yararlar dengesi bir taraf aleyhine bozulur. Böyle bir durumda da yüklenici edimini yerine getirmiş kabul edilemez....

            Diğer bir ifadeyle baştan yeni bir eser meydana getirilmesine ilişkin olabileceği gibi mevcut bir eserde yapılacak değişiklik veya ilavelerle farklı bir hâle getirilmesine de ilişkin olabilir. Eser sözleşmesi tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamaları ile kurulur ve sözleşmenin geçerliliği kanunda aksi öngörülmedikçe hiçbir şekle bağlı değildir (Hukuk Genel Kurulunun 14.11.2019 tarihli, 627-1192 sayılı kararı). Bir sözleşme ilişkisinin eser sözleşmesi mi yoksa hizmet sözleşmesi mi olduğunun belirlenmesine gelince; hizmet sözleşmesi emek ağırlıklı iken, eser sözleşmesi beceriye dayalı sonuç ağırlıklıdır. Hizmet sözleşmesinde ortaya konan emek nedeniyle ücrete hak kazanılır. Eser sözleşmesinde ise ortaya konan beceri ile oluşturulan eser nedeniyle ücret alınır. Hizmet sözleşmesinde; zamana bağlı süreç ağırlıklı çalışma söz konusu iken eser sözleşmesinde sonuca bağlı çalışma esastır....

              Davacı tarafça eser sözleşmesi bulunduğu beyan edilip, davalının tamir hizmetinin yapılmadığı gibi, değiştirildiği söylenen parçaların da değiştirilmediği, aracın arızasının devam ettiği,fazla bedel alındığı,tamir süresi boyunca araçtan mahrum kaldığı ileri sürülerek, tesbit raporuna dayanılarak icra takibi yapmıştır. Davalı davacı ile aralarında eser sözleşmesi olmadığını, savunmuştur. Davacı taraf, tamir işlerinin davalı tarafça yapıldığını isbat yönünden herhangi bir belge ibraz etmemiştir. Davalı tarafça ,eser sözleşmesi inkar edilmiştir.Olayda tatbiki gereken hükümler Türk Borçlar Kanunu'nun eser sözleşmesine ilişkin hükümleri ile HMK'nun isbata yönelik hükümleridir. TBK m.470. maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir....

              HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : ESER SÖZLEŞMESİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava eser sözleşmesinin fesdehedilmesi ve tapu kaydındaki şerhin terkini olup, mülkiyet nakledilmediğinden öncelikle çözümlenmesi gereken eser sözleşmesinin fesh edilip edilmeyeceğidir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 20.01.2017 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 27.01.2017 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 15.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 60/3. maddesi gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,15.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Somut olayda, davacı ile davalının, davalının arazisi üzerine sera demirlerinin yapımı konusunda eser sözleşmesi yaptıkları, sözleşme bedelinin bir kısmının davalı tarafından ödendiği, kalan kısmın tahsili için davacı tarafından icra takibi yapıldığı, davalının itiraz ettiği anlaşılmıştır. Eser sözleşmesi genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiğinden uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK.’nun 21., 22. ve 23. maddeleri gereğince Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 30/10/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu