Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İdare Mahkemesi’nin iptal kararı neticesinde Kamu İhale Kurulu tarafından da düzenleyici işlem yapılması yönünde karar verilmesi sonucunda davacı yüklenici ile yapılan sözleşmenin fiilen uygulanma imkanı kalmayıp, idareye kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır. O halde sözleşmenin hukuki imkânsızlık sonucu ifa edilemeyeceği kabul edilmeli, sözleşme sonrası objektif imkânsızlık haline göre uyuşmazlık sonuçlandırılmalıdır. Buna göre de davacı ancak verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri isteyebilir, kâr kaybı (olumlu zarar) isteyemez. (15. HD 12.06.2017 gün ve 2017/121 Esas 2017/2508 Karar sayılı kararı) Davacı yüklenici, menfi zarar kapsamında yapıp da ödenmeyen iş ve imalat bedeli, noter masrafı, damga vergisi, teminat mektubu için yapılan masraf, faiz ve komisyonları, sözleşmenin imzası için gerekli sigorta poliçesi masrafı, karar pulu bedeli ve Kamu İhale Kurumu payını isteyebilir. ( 15....

    Üstelik yapılacak fesih ihbarında, hangi aylara ait kira paralarının istendiğinin, istenilen kira paraları miktarının, ödemeler için verilen sürenin, verilen süre içinde kira parasının ödenmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin ve tahliye davası açılacağının da yazılması gerekir. Davalının, yasanın emredici hükmüne uygun işlem basamaklarını yerine getirmeden yaptığı fesih hüküm ve sonuç doğurmaz. Dolayısıyla, fesihte davalı taraf kusurludur. Burada ayrıca zarar kavramı üzerinde durulması da gerekecektir. Zarar; bir kimsenin malvarlığında iradesi dışında meydana gelen eksilmedir. Buna maddi zarar da denilir. Zarar, doktrinde çeşitli ayrımlara tabi tutulmaktadır. Bu ayrımlardan biri de, menfi zarar – müspet zarar ayrımıdır. Müspet zarar, o sözleşme nedeniyle mal varlığına girmesi gereken bir miktar paranın girmemiş olması nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği müspet (olumlu) zarar, daima ileriye dönük bir beklenti kaybıdır....

      ün sözleşmenin tarafı olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, davacı arsa sahipleri tarafından açılan asıl davada feshedilen 18.02.2011 günlü sözleşme nedeniyle davalı yükleniciye verilmiş olan her biri 25.000,00'er TL'lik toplam 75.000,00 TL tutarlı üç adet çekten dolayı borçlu olmadığının tespiti, yüklenici tarafından açılan ve birleştirilen davada ise feshedilen sözleşme nedeniyle yapılan giderler ile haksız fesih nedeniyle uğranılan kâr kaybı talep edilmiştir. 2. İlgili Hukuk 1086 sayılı HUMK'nın 427 ve devamı maddeleri, 6098 Türk Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddeleri 3. Değerlendirme 1....

        Davalı tarafından talep edilen zararlar olumsuz zarar ( menfi zarar) olup, sözleşme feshedildiğinden menfi zararın talep edilmesi mümkün değildir. Ayrıca dava konusu araçlar taraflar arasında akdedilen sözleşme tarihinden sonra alınmamış ve önceki tarihte alınmıştır. Bunun yanında taraflar arasındaki sözleşmenin "Kapsam ve Genle Şartlar" başlıklı V. maddesinde servis araçlarının, şoför, personel ve sözleşmede diğer belirtilen masrafların yüklenici davacıya ait olduğu kararlaştırıldığından ve bu bedellerin götürü bedel içerisinde olduğu anlaşıldığından sözleşmenin feshi sebebiyle davacının bu zararların tazminini talep etme hakkı bulunmamaktadır. Mahkemece bu yönler gözetilerek menfi zarar talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, aksi yöndeki davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, davalı tarafından sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi sebebiyle kazanç kaybı zararına ilişkin olumlu (müspet zararı) talep edilmiştir....

          Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve ... uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır. Müsbet zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müsbet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir....

            Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 04/12/2013 gün ve 2013/21- 445 Esas 2013/1625 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay Kapatılan 15. Hukuk Dairesi'nin uygulamaları da bu yöndedir. Eser sözleşmesinin, dava konusu olayda arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin, sona ermesi üzerine tarafların talep haklarından biri de olumsuz zararın (menfi zararın) giderilmesi talebidir. Menfi zarar uygulanacağına ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin yerine getirilmemesi sonucu güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Olumsuz zararın yasal dayanağı 6098 sayılı TBK'nın 125/III., B.K.106/II. maddesindeki genel düzenlemelerdir. Yargıtay içtihatları ve doktrinde eser sözleşmesinden dönülmesi nedeniyle uğranılan ve giderilmesi talep edilen olumsuz zararların sınırlı sayıda olmadığı kabul edilmekte; sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, harçlar, posta giderleri ve noter ücreti de menfi zarar kapsamında değerlendirilmektedir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı-k.davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava ve karşı dava eser sözleşmesinin feshinden kaynaklanmış olup, asıl dava haksız fesih nedeniyle kazanç kaybı, ödenmemiş bedel, vade farkı, kalıp ve malzeme ile kira bedeli, personel giderleri ve teminatın iadesi, karşı dava ise menfi zararın tahsili istemine ilişkindir....

              Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar. Bu husus, Borçlar Kanununun 108.maddesindeki düzenlemeden- bilahare de Türk Borçlar Kanununun 125.maddesindeki düzenlemeden kaynaklanmıştır. Burada, alacaklının sözleşmenin hükümsüzlüğünden kaynaklanan zararının tazmini söz konusudur. Çünkü, sözleşme fesih edilerek hükümsüz olduktan sonra tekrar sözleşmeye dayanarak borcun ifa edilmemesinden doğan zarardan söz edilemez; istenilecek zarar menfi zarardır. Diğer bir söyleyişle, genel olarak menfi zarar, sözleşmenin kurulmamasından veya geçerli olmamasından; müspet zarar ise, ifa edilmemesinden doğan zararı ifade eder..."...

              Davacı, taraflar arasında çeşitli yerlerde bulunan onarım ve inşa işleri için 17.09.2007 tarihinde sözleşme imzalandığını, işin süresinde sözleşme şartlarına uygun yapılmaması nedeniyle sözleşmenin feshedilerek yeniden ihaleye çıkılıp başka yüklenici ile daha yüksek bedelle sözleşme yapıldığını, iki ihale arasında doğan fark nedeniyle idare zararı oluştuğunu belirterek 3.121.544,50 TL tutarındaki idare zararının en yüksek orandaki ticari reeskont faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, davalılardan Şti'nin iflasına karar verildiği anlaşılmakla iflas masasına tebliğ yapılmış, davalılar davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ve hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, sözleşme ve dava tarihine göre uygulanması gereken mülga BK'nın 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış menfi zarar nedeniyle tazminat davasıdır....

                - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 04.05.2009 tarihli sözleşme yapıldığını, taşınmaz üzerinde bulunan haciz nedeni ile inşaata başlayamadığını, ileri sürerek, 8.000 TL sözleşmeye aykırılık ve kazanç kaybının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 2014/1905 esas, 2014/4521 karar sayılı ilamında "öncelikle tarafların sözleşmenin feshi yönünde iradelerinin mevcut olup olmadığı hususunun belirlenerek ve davacı tarafın talep ettiği zararların açıklattırılarak menfi zarar niteliğinde bulunması halinde sözleşmenin feshine ve talep edilebilecek menfi zararın değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur....

                  UYAP Entegrasyonu