Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

kendilerine yüklediği borçları belirlenen zaman ve biçimde ifa etmek zorunda olduğundan ve somut olayda sözleşme ve protokol gereği asli edimlerini yerine getirmesi gereken davacı yüklenicinin yükümlülüklerini yerine getirmediği sabit olduğundan davacı tarafça kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri ile ön protokolün feshi davasının reddine karar verilmiş, davacının sözleşmeyi ve ön protokolü feshi talebinin haksız olması nedeniyle reddine karar verildiğinden dolayı taraflar arasındaki sözleşme ve ön protokolün halen geçerli olması, davalının da zarar iddiasının bulunması nedeniyle davacı tarafın sözleşme gereği ödenen bedellerin iadesi talebinin de reddi gerekmiş, davacı tarafın sözleşmeden doğan edimlerini eksiksiz yerine getirmediği anlaşıldığından mahrum kalınan kar talebininde haksız olması nedeniyle reddine karar verilerek, davacı tarafça davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin ve ön protokolün feshi ve feshe bağlı yan talepler nedeniyle...

    iade edilmeyen senetlerin iadesi ve işin tamamlanarak teslim edilmesi için 10 gün süre verilmesi, aksi halde sözleşmenin fesih edileceği bildirildiği, ihtara rağmen davalı şirketin edimini yerine getirmediği ve sözleşmenin fesih edildiği, camların takılması için başka bir firma ile anlaşmak zorunda kalındığından 23/02/2016 keşide tarihli 27/10/2016 vade tarihli 5.000,00TL bedelli senet, 23/02/2016 keşide tarihli 27/11/2016 vadeli tarihli 5.000,00 TL bedelli senet, 23/02/2016 keşide tarihli 27/12/2016 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli, 23/02/2016 keşide tarihli 27/01/2017 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli senet, 23/02/2016 keşide tarihli 27/02/2017 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli 5 adet davalı uhdesindeki senetler nedeniyle müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespiti, davalı uhdesindeki son ödenen Eylül 2016 tarihli senet dahil 6 senedin müvekkile iadesini, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla fazla ödenen 500,00 TL'nin akdin feshi tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyli...

      Bu bedelin sözleşmenin feshi nedeniyle istirdadı isteminde bulunulmuş, davalılar süresinde ruhsat alınamaması ve fesih halinde elkonulacağından cezai şart olarak ödenen bedelin iade olunmayacağını belirtmişlerdir. Bu haliyle ödenen paranın davacıya iade edilip edilmeyeceği hususu yapılan yargılama sonucu belirlenebildiğinden, davalılar itirazlarında haksız kabul edilemez. Davacının icra inkâr tazminatı isteminin belirtilen nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmadığından karar bozulmalıdır. Nevar ki düşülen hatanın giderilmesi yeniden yargılamaya ihtiyaç göstermediğinden hükmün HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bendde açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hüküm fıkrasının 2. bendinin tamamının karardan çıkartılmasına ve yerine 2....

        Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R - Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüğün ayıplı yerine getirilmesi nedeniyle sözleşmenin iptali ve ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın 4077 Sayılı Yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.Tüketici Mahkemesi ise, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığını belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir....

          Yanlar arasında ses düzeneği sisteminin kurulması konusunda akdî ilişkinin kurulduğu, avans olarak davalıya dört adet 32.000,00 TL’lik avans çeki verildiği, çek bedelinin davalı yüklenici tarafından tahsil edildiği, yüklenicinin edimini yerine getirmediği, ödenen bedelin iadesi için icra takibi yapmak suretiyle davacının sözleşmeyi feshettiği ve ödeme emrinin tebliğinden önce, takip tarihinden sonra takibe konu asıl alacağın ödendiği ve davalının sadece işlemiş faize itiraz ettiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşme feshedildiği ve davalı yüklenici iş bedeline hak kazanmadığından davacı iş sahibinin ödediği bedelin iadesini istemekte haklıdır. Ancak sözleşmeden kaynaklanan iş bedeli ya da fazla ödenen bedelin istirdadı istemlerinde talep edilen alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtarıyla borçlunun temerrüde düşürülmüş olması zorunludur (BK.101. madde)....

            "İçtihat Metni" Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeni ile ödenen peşinatın iadesi için yapılan ilâmsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....

              Yanlar arasındaki sözleşmenin feshi sonucunu doğuran nitelikte davalının kusurunun varlığı davacı yanca, yasal delillerle kanıtlanmamıştır. Davacı ile dava dışı ... sahibi arasındaki sözleşmenin, ... sahibi tarihinden geriye etkili sonuç doğurur şekilde feshi, Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi hükmü gereğince, taraflar arasındaki sözleşmenin ifasında “kusursuz imkânsızlık” sebebi olarak kabul edilemez. Yanlar arasındaki sözleşme, geriye etkili sonuç doğurur şekilde davacı şirket tarafından feshedilmiş olmasına göre; davalı tarafından yapılamayan işten ötürü davalının, uğradığı kâr kaybının uzman bilirkişi aracılığıyla hesabının yapılıp, davacının kabulü sonucu davalı yararına oluşan kazanılmış hak sebebiyle 40.792,00 TL ... bedeline ilave edilmesi ve bulunan miktarın davalıya ödenen 101.800,00 TL ... bedelinden mahsubu gerekir. Mahkemece, bu husus gözden kaçırılarak yetersiz bilirkişi raporu hükme dayanak alınarak yazılı şekilde verilen karar doğru olmamıştır....

                Çünkü, olumlu zararın tazmininin istenebilmesi için yanlar arasındaki sözleşmenin yürürlükte tutulması gerekir. Yanlar arasındaki sözleşmenin “ceza ve tazminat” başlığı altında düzenlenen hükmü, sözleşmenin ifasının istenmesi halinde ve sözleşme hükümlerine davalının aykırı davranması durumunda davacının gerçekleşecek olumlu zararının tazminini düzenlemektedir (BK.md.96). Oysa, Borçlar Kanunu’nun 108. maddesi gereğince, sözleşmenin geriye etkili olarak feshi halinde “menfi zarar” istenebilir. Bu hukuksal sebeplerle, 19.057,00 YTL ve 72.090,00 YTL tutarlarındaki olumlu zarar niteliğindeki tazminatlara yönelik davanın reddi gerekmektedir....

                  Mevcut uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için davaya konu sözleşmenin resmi şekilde düzenlenmesi gerekli olmayıp, şekil şartına uyulup uyulmadığı hususunun tüketici mahkemesince tartışılarak bir karara varılması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. Somut olayda, dava taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinin cayma hakkı kullanıldığından bahisle sözleşmenin feshi ve verilenin iadesi istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin feshi ve verilenlerin iadesi istemine ilişkin davalarda yetki konusunda özel bir düzenleme bulunmadığına göre, yetkili mahkeme genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesidir. HMK'nın 6/1. maddesi uyarınca "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir."...

                    Bu değişiklikler sözleşmenin feshi için bir neden olamaz ve ücretleri ödeme yükümlülüğü devam etmektedir. KATILIMCI, fuardan ancak ORGANİZATÖR'ÜN yazılı onayı ile cayma hakkını saklı tutar." kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşme, sözleşme içeriği, olayların gelişimi, davacı tarafça davalıya yapılan ödeme miktarı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan fuar katılım sözleşmesine konu fuarın, kararlaştırılan tarihte ve yerde düzenlenmediği iddiası ile davalı tarafça tek taraflı yapılan değişiklik nedeniyle ödenen bedelin iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmıştır. Sözleşme, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın birinci kısmında borç ilişkilerinin kaynakları üst başlığı ile 1. vd maddelerinde düzenlenmiştir. 26. maddede, tarafların sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebileceği düzenlemesi ile sözleşme serbestliğine yer verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu