Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, tahkim yargılamasının ve bu davanın dayanağı hukuki sebeplerden birbirinden farlı olduğunu, tahkim yargılamasının bu dava için kesin hüküm teşkil etmediğini, davalı TAB'ın, Türkiye'de Burger King markasının ve bu marka altıda işletilen restoranlar zincirlerinin üst lisans veren şirketi olduğunu, yani davalı EKUR'un, davalı TAB'ın Burger Kıng restoranlarının proje ve inşaat işlerini yapan temel yardımcısı konumunda olduğunu, ortaklık yapısının da TAB ile aynı olduğunu, tahkim kararının, franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesini kapsamadığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisini kapsayan yazılı bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, eser akdi ilişkisinin tahkim yolu ile yargılanabilmesinin zaten mümkün olmadığını, TAB ile SANGÜL arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde, hiç bir tahkim anlaşması bulunmadığını...

ın ... restoranlarının proje ve inşaat işlerini yapan temel yardımcısı konumunda olduğunu, ortaklık yapısının da ... ile aynı olduğunu, tahkim kararının, franchise sözleşmesi ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesini kapsamadığını, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisini kapsayan yazılı bir tahkim sözleşmesi bulunmadığını, bu nedenle her ne şekilde olursa olsun, eser akdi ilişkisinin tahkim yolu ile yargılanabilmesinin zaten mümkün olmadığını, ... ile ... arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinde, hiç bir tahkim anlaşması bulunmadığını, yazılı bir tahkim sözleşmesinin zaten olmadığını, bu nedenle taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı ihtilafın tahkim ile çözülmesinin mümkün olmadığını, verilen tahkim kararının sadece işletme lisans anlaşması ile sınırlı olduğunu, eser sözleşmesine dair ihtilafların çözümü için taraflar arasında hiç bir tahkim anlaşması olmadığını, bu davanın eser sözleşmesine dayalı olarak açıldığını, İşletme Lisans Anlaşmasında yer alan tahkim hükmünün, eser sözleşmesine...

    Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalının borca itiraz dilekçesinde zaman aşımı itirazı olmadığından davada ileri sürmesinin hukuken mümkün olmadığını, itirazın iptali davasında davalının, Türk Ticaret Kanunu md.101'deki "cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar" hukuki sebebini dayanak göstererek zaman aşımından bahsettiğini, davalının TTK md. 89-101 arasında düzenlenen cari hesap sözleşmesine dayanarak TTK md.101 zaman aşımını itirazında bulunduğunu, cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılması gerektiğini, ancak dosyaya sunulmuş cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davalının eser sözleşmesi sebepli bir zamanaşımı beyanı bulunmadığını, davalı tarafın TTK md. 101 gereği beyan ettiği zamanaşımının, bu davaya dahil olmadığını, bu sebeple, TTK md. 101 dışında Borçlar Kanunu/TBK'na göre eser sözleşmesi sebepli zamanaşımı kararı verilemeyeceğini, mahkemenin kendiliğinden ( davalının ileri sürmediği) "eser sözleşmesi" zamanaşımı sebebiyle davanın...

      Davacıların miras bırakanı ...... ile davalılardan iş sahibi kooperatif arasında, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesinde tanımı yapılan “eser sözleşmesi” yapılmamıştır. Belirtilen eser sözleşmesi, dava dışı yüklenici ......... ile davalılardan kooperatif arasında kurulmuştur. Kazaya maruz kalarak ölen .........., yüklenici .........'nın çalıştırdığı kimsedir. İş sahibinin kaza nedeni ile sorumluluğu Borçlar Kanunu’nun 41 ve izleyen maddeleri hükümleri gereğince “kusura” dayalı olabileceği gibi; Türk Medeni Kanunu’nun 730. maddesi hükmü uyarınca, “taşınmaz malikinin kusursuz” sorumluluğundan da kaynaklanmış olabilir. Bu sebeplerle, yanlar arasında 818 Sayılı Yasa’nın 355. maddesi hükmünde tanımı yapılan “esersözleşmesi bulunmadığından ve dolayısı ile uyuşmazlık da bu sözleşmeden kaynaklanmadığından yerel mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi görevi Dairemize ait olmayıp; ... .... Hukuk Dairesi’ne aittir. ... .......

        ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ: 25/11/2020 NUMARASI : 2015/1263Esas - 2020/666 Karar DAVANIN KONUSU: Yap - İşlet - Devret Modeli Sözleşmesi Uyarınca Bedelin Ödenmesi KARAR TARİHİ : 08/04/2021 6100 sayılı HMK'nın 352/1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :Dava, davalı intifa hakları sahibi ile davacı arasında yapılan yap - işlet - devret modeli sözleşmesi uyarınca bedelin ödenmesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık yap-işlet-devret sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Yap-işlet-devret sözleşmeleri, kira ve eser sözleşmesinin unsurlarını içeren karma sözleşmelerden olup, bir taraf kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde eser sözleşmesi hükümlerine göre bina, tesis veya başkaca bir eser meydana getirmekte, diğer taraf da taşınmazına yapılan bu eserin ayrıca bedelini ödemediği için diğer tarafın belli süreyle kullanmasına müsade etmektedir....

          -2- 2009/9706 2009/7891 Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser sözleşmesinde ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusu olmaktadır. Davacının murisinin davalı ile inşaat yapım sözleşmesi imzalayarak iki adet dubleks yazlık yapılması konusunda anlaştıkları ve davalının inşaatı süresinde bitirmemesi ve yapılan işlerin eksik olduğu iddiasıyla tazminat istendiği somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve Borçlar Yasasının 355. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından, 4077 Sayılı Kanunun 3/d maddesinde düzenlenen hizmet kavramı kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 23.11.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. ......

            Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tüketici Mahkemesi S.) ise, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 3/d maddesinde hizmet, bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyet olarak, 3/e maddesinde de, tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Borçlar Yasasının 355. maddesinde ise, istisna akdi bir tarafın iş sahibi, diğer tarafın yüklenici konumunda olduğu ve bedel karşılığında bir şeyin imalinin yapılmasının sağlandığı sözleşme olarak tanımlanmıştır. Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser sözleşmesinde ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusu olmaktadır....

              Somut olayda belirtilen güzellik ve estetik merkezlerinde yapılan her işin veya verilen her hizmetin, hizmet satımı veya eser sözleşmesi kapsamında kalan bir iş olarak değerlendirilmesinin doğru olmayacağı düşünülmektedir. Zira bu yerlerde yapılan işin niteliğine göre bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. Eğer anılan yerlerde yapılacak işin sonucu yüklenici tarafından garanti edilmiş ve kalıcı nitelikte ise (saç ekimi, estetik ameliyat, iplant diş yapım işlerinde olduğu gibi) bu işin eser (istısna) sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Eğer anılan yerlerde yapılacak işin sonucu yüklenici tarafından garanti edilmemiş ve kalıcı nitelikte değil ise (saç kesimi, kaş düzeltimi, menükür ve pedükür, eplasyon yapım işlerinde olduğu gibi) bir eser meydana getirilmesinden daha ziyade işin hizmet fiil yönü ağır basan bir hizmet satışı olduğu açıktır. Somut olayda taraflar arasında “eplasyon hizmeti sözleşmesi” düzenlendiği uyuşmazlık konusu değildir....

                Direnme kararına konu uyuşmazlığın mahiyeti gereği sözleşme hukukundaki uygulamanın, yalnızca eser sözleşmesi ve satış sözleşmeleri ile sınırlı olarak, açıklanmasında fayda vardır. Uyuşmazlığın doğduğu tarihte yürürlükte olan ve uygulanması gereken Borçlar Kanununun 355’inci maddesinde eser sözleşmesi; “İstisna bir akittir ki onunla bir taraf diğer tarafın vermeyi taahhüt ettiği semen mukabilinde bir şey imalini iltizam eder” şeklinde tanımlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470’inci maddesinde de eser sözleşmesi aynı doğrultuda ve fakat daha açık bir ifade ile “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir....

                  Bu durumda eserin meydana getirilmesi ve bundan doğan talep hakları eser sözleşmesi hükümlerine tabidir. Eser oluşturulduktan sonra oluşturulan eserin ve bulunduğu taşınmazın kullanılması aşaması ve bundan doğan talep hakları kira sözleşmesi hükümlerine tabidir. Eldeki uyuşmazlık "yapım" döneminde ortaya çıkan uyuşmazlık olup davaya bakmakla görevli mahkemenin belirlenmesi gerekmektedir. Eser sözleşmesinden doğan davalar için, tarafların sıfatından veya işlemin mahiyetinden doğan bir nedenle tüketici mahkemesi veya ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirir bir neden yok ise, özel bir görev kuralı bulunmadığından genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Yap-işlet-devret niteliğindeki sözleşmelerle ilgili özel bir görev kuralı bulunmadığından, uyuşmazlığın, sözleşmedeki eser bölümü yönünden çıkmış olması halinde genel mahkeme, kira bölümü yönünden çıkmış olması halinde ise sulh hukuk mahkemesi davaya bakmaya görevli olacaktır....

                  UYAP Entegrasyonu