Bu nedenle 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsamında kurulan sandıklarca bağlanan aylıkların borçlunun Sosyal Güvenlik Kurumundan ayrıca bir emekli maaşı aldığı da tespit edilmediği takdirde 5510 sayılı Yasanın 93/1. maddesi uyarınca haczi mümkün değildir. Ancak 506 sayılı Kanunun 128. maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklardan alınan maaşların ise haczi mümkündür. Bu durumda, İİK'nın 83.maddesi hükmü uyarınca, borçluya sözü edilen yardım sandığı vakfından bağlanan iradın, borçlunun ve ailesinin geçinmeleri için icra müdürlüğünce lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra kalan bölümü haczedilebilir. Bu miktar 1/4'den az olamaz. Somut olayda, borçlunun Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Emekli Sandığı Vakfı'ndan emekli maaşı almakta olduğu, mahkemece dosyaya getirtilen vakıf senedinde, 506 sayılı Kanunun geçici 20.maddesine atıf yapılmadığı, diğer bir ifade ile anılan vakfın bu madde kapsamında kurulmadığı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 12....
Davacı kullandığı kredi borcu taksitlerinin iradesi dışında verdiği muvafakatnameye istinaden davalı bankaca emekli maaşından kesilmesinin ve maaşına bloke konulmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ödenen taksitlerin iadesini blokenin kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı banka ise davacıya 25.11.2009 tarihli tüketici kredisi sözleşmesine istinaden maaş hesabı karşılığında 36 ay vadeli 25000 TL limitli 30.12.2009 tarihinden başlayıp 30.11.2012 tarihinde sona ermek üzere tüketici kredisi kullandırıldığını, sözleşme ve ekindeki rehin sözleşmesi ve taahhütname ile takas mahsup haklarının olduğunu, emekli maaşının tamamına bloke de konulmadığını savunmuştur....
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, İİK'nın 83/a. maddesi uyarınca aynı Yasa'nın 82. ve 83. maddesinde yazılı haczi caiz olmayan mallar ve haklar ve kısmen haczi caiz olan şeyler bakımından haczedilebileceğine dair önceden yapılan anlaşmaların geçersiz olmasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 161,67 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava ve takip dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre; Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde müvekkilinin maaş ve ücretlerinin haczi için çalıştığı kuruma müzekkere yazıldığı ancak yazılan bu müzekkere ile haczi mümkün olmayan kıdem tazminatı alacağının haczedildiğini, kıdem tazminatının ancak İİK'nun 89/1 ve devamı maddelerinde belirtilen prosedürle haczinin mümkün olduğunu, bu sebeple kıdem tazminatı alacağının haczedilmesinin usul ve yasaya aykırı olması sebebiyle haczin kaldırılmasının talep edildiği, ancak ilk derece mahkemesince 4857 sayılı kanunun 35. maddesi ve 6772 sayılı kanunun 4. maddesi uyarınca kıdem tazminatının tamamının haczedilebileceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş ise de, gerekçenin yerinde olmadığı, davacının şikayet dilekçesindeki iddiaları yönünden inceleme yapıldığında her ne kadar davalı alacaklı tarafından başlatılan takipte davacının çalıştığı kuruma önce maaş haciz müzekkeresi gönderilmiş ise de, bu müzekkereye iş yeri tarafından...
K A R A R Davacı, emekli olduğunu, borçlarını kapatmak için davalı bankadan ... kullandığını, bankanın sadece 2.000,00-TL ödeme yaptığını, 16.000,00-TL olan önceki ... borcunu 35.000,00-TL’ye çıkarttığını, 930,00-TL civarında olan maaşından her ay 576,03-TL kesinti yapıldığını, herhangi bir haciz olmadan maaş hasabında yapılan kesintinin hukuksuz olduğunu belirterek, emekli maaşına konulan blokenin kaldırılmasını, 9.828,16-TL tutarındaki haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan kesintinin iadesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile davacının emekli maaşına konulan blokenin kaldırılmasına, 9.828,16-TL emekli maaş kesintisinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş tüketici kredisi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir....
haczi müzekkeresinin gönderildiğini, maaş haczi müzekkeresi gönderilen adresin müvekkilinin adresi olmadığını, bu durumun SGK kayıtlarından da görüleceğini, müvekkiline gönderilen ilk maaş haczi müzekkeresi tebligat mazbatasının okunmadığını, ikinci gönderilen maaş haczi tekit müzekkeresinin Tebligat Kanunu 12 ve 13 maddeleri uyarınca usulsüz olduğunu, müvekkili teslim alan Hanife Büyüktaş’ın müvekkilinin çalışanı olmadığını, müvekkilinin maaş haczi tekit müzekkeresine cevap vermemesi üzerine icra müdürlüğü tarafından müvekkilinin borçlu olarak eklendiğini ve bu durumdan müvekkiline gönderilen İİK 103.davetiyesi ile haber olduğunu beyanla icra dosyasından gönderilen maaş haczi müzekkerelerinin iptaline, müvekkili şirket adına kayıtlı araçlara yapılan haciz işlemlerinin kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı tarafından bankaya verilen tarihsiz muvafakatnamede “şubenize olan borcumdan dolayı, bankanızdan almakta olduğum emekli maaşımın sadece 1/4'inin kesilmesini talep ve muvafakat ederim, geri kalanının ise tarafıma iadesini talep ederim” demek suretiyle davacının, mevcut kredi borcu nedeniyle emekli maaşından kesinti yapılmasına muvafakat ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının kesintilerin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 5838 Sayılı Kanunun 32.maddesi gereğince hacze muvafakat ettiğinin ve yapılan kesintilerin yasaya uygun olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte davacının maaş haczine muvafakat verdikten sonra yaptığı ödemeleri geri istemesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın emekli maaşından kesinti yapılması için 7....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/02/2020 NUMARASI : 2019/908 ESAS- 2020/116 KARAR DAVA KONUSU : EMEKLİ MAAŞ HACZİ KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı-borçlu dava dilekçesinde özetle; icra dosyasında borçlu olduğunu, emekli maaşının tamamı üzerine haciz konulduğunu, emekli maaşından başka geliri olmadığından vermiş olduğu muvafakatinden vazgeçmek istediğini belirterek emekli maaşının 1/4'ü üzerine haciz konulmasını talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 17/02/2020 gün, 2019/908 E, 2020/116 K sayılı kararla "Şikayetin REDDİNE" karar verilmiştir....
Borçlunun maaş ve ücreti de üçüncü kişideki bir alacağı niteliğindedir. Ancak borçlunun maaşı ve ücretinin haczedilmesi İİK'nun 89. maddesi kapsamında gerçekleşmemektedir. İcra İflas Kanununda, maaş ve ücret haczi, 355 ve 356. maddelerde düzenlenmiş olup, maaş ve ücret haczi için farklı bir usul öngörülmüştür. Anılan düzenleme, 89. maddeye göre özel bir düzenleme olduğundan maaş haczi konusunda 89. madde hükümleri uygulanamaz. Somut olayda, şikayetçi üçüncü kişiye borçlunun maaş alacağı için İİK'nun 355. maddesi kapsamında maaş haciz müzekkeresi gönderildiği gibi aynı alacak için 89/1 haciz ihbarnamesi de gönderildiği görülmektedir. Yukarıdaki ilkeler ışığında borçluya İİK'nun 89/1-2-3. maddeleri uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesi usulsüz olup iptali gerekir. Bu husus, kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil ettiğinden İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tabidir....