Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir....

    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Bu durumda mahkemece verilen kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer. Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonucu oluşan durumun eldeki maddi anlamda kesinleşmemiş ve derdest olan davaya da uygulanması zorunlu olup, kamu malları ile ilgili davalar aynı zamanda kamu düzeni ilkesini de içermektedirler....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğu ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulmasından, Sonra, alınacak cevaplarla birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine İKİNCİ KEZ GERİ ÇEVRİLMESİNE,13/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri yönünden verilen dilekçelerle istenilmiş olmakla dosyadaki belgeler okunup iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava konusu 204 ada 1 parsel sayılı taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğunun, ilgili Belediye Başkanlığı İmar Müdürlüğü ile Tapu Sicil Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulmasından, Sonra, alınacak cevaplarla birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Kadastro sonucu oluşan tapu kaydında sonradan kayden malik olan davacının kadastrodan sonraki ifraz ve taksime dayanarak açtığı tapu iptal ve tesçil davası sonunda verilen hükmün temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14.maddesi ve Yargıtay Başkanlar Kurulu kararı gereğince 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın Yargıtay Yüksek 1.Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 24.01.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının "tapu kayıtlarına dayanılmaksızın, müşterek murislerine taksimen intikal ettiğinden adlarına tescili gerektiği" iddiası ile iptal ve tescil istemine ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen hükmün temyizi istenilmiş olmakla, 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 14.maddesi uyarınca inceleme görevi 8.Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenle dosyanın Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 23.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi....

              Ancak; 1-Mahkemece verilen ilk kararda, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalan 166,31 m2'lik kısmının toplam yüzölçümünden düşülmek suretiyle bedeline hükmedildiği, Dairemiz bozma kararında ise dava konusu taşınmazın 3.916,00 m2 olarak halen davacılar adına hisseli olarak tapuda kayıtlı olduğu ve dosya kapsamına göre Hazine tarafından açılmış tapu iptal ve tescil davasının da bulunmadığı gözetildiğinde taşınmaz üzerinde davacıların mülkiyet haklarının devam ettiği belirtildiği ve bozma ilamına uyulduğu halde davacılar lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınmadan taşınmazın kıyı kenar çizgisinde kalan 166,31 m2'lik kısmı toplam yüzölçümünden düşülerek hesap yapılmak suretiyle davalı ......

                Bu gibi yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuşsa, ikinci kadastro bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılır ve Türk Medeni Kanununun 934 üncü maddesine göre işlem yapılır. Süresinde dava açılmadığı takdirde, ikinci defa yapılan kadastro, tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edileceği", bu nedenle orman kadastrosundan sonra yapılan kadastronun ikinci kadastro olması nedeniyle TMY'nın 1026 (EMY. 934, İsviçre MY. 976) maddesi hükmüne göre iptal edilmesi gerektiği, 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin ikinci kadastronun bulunduğu hallerde uygulanamayacağı, 27.01.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5831 Sayılı Yasanın 5. Maddesiyle, 6831 Sayılı Yasaya eklenen Ek.10. Maddesi uyarınca, Orman Yasasının; 20.06.1973 tarih ve 1744 sayılı Yasayla değişik 2. Maddesi, 23.09.1983 tarihli 2896 ve 05.06.1986 tarihli 3302 Sayılı Yasalarla değişik 2. Madde 1....

                  Kadastro yenileme çalışmaları sonucu ihdas edilen ve uyuşmazlık konusu parseller hakkında açılan el atmanın önlenmesi davasının görüm ve çözümünde Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... Kadastro Mahkemesince ise somut olayda, dava konusu taşınmazlarda yüzölçümüne ilişkin kadastro tutanağı düzenlenmediği, bu anlamda ... 1....

                    Ancak; Dava konusu taşınmaz davalı ... adına 11.03.2010 yılında kadastro tespiti sonucu tescil edildiğinden, taşınmazın tapusunun iptali ile tescil istemli davanın taşınmaz maliki olan davalı idareye yöneltilmesi doğrudur. Bu nedenle tapu iptal ve tescil davası bakımından işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacının vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu