Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinda dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesi'nin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü...

    Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinda dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü...

      Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesi'nin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü...

        Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 tarihli 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinda dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiş; ikinci fıkrayla ilgili iptal kararı 07.02.2011 tarihli 28197 sayılı; dördüncü fıkrayla ilgili iptal kararı ise, 21.07.2012 tarihli 28360 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmış; her iki iptal kararında, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe gireceğinin kararlaştırılması sebebiyle, ikinci fıkrayla ilgili iptal hükmü...

          Köyü (mahallesi) sınırları içindeki Lara Devlet Ormanında, aplikasyon ve Belediyeye piknik alanı için irtifak ve TRT kurumu için izin verilen bu nedenle daha önce 2/B madde uygulaması yapılamayan ancak irtifak ve izinleri iptal edilen yerlerde 2/B madde uygulaması vardır. Çekişmeli 7904 ada 26 sayılı parselin 27.01.1990 tarihinde tapuya kayıt edilen imar uygulamasıyla, 852 sayılı kadastro parselinden gelen 7904 ada 1, 4 ila 8, 11 ve 12 sayılı parsellerin imar görmesiyle oluşan 7904 ada 21, 22 ve 23 sayılı imar parsellerinin tevhidi ile ... ... ve müşterekleri adına tescil edildiği, çekişmeli parselin, 852 numaralı kadastro parseli tesbit krokisi dahilinde kalmayıp, 1078 numaralı kadastro parseli tesbit krokisi dahilinde kaldığı, 1078 sayılı kadastro parselinin, 26.12.1957 tarihinde 4763.000 m2 yüzölçümünde orman niteliğiyle Hazine adına tespit gördüğü, ... ve arkadaşları tarafından 812 ve 1078 numaralı parseller hakkında ......

            Kadastro Mahkemesi’nin 2002/5-18 sayılı kararı ile iptal edilen 2/B parseli olup olmadığı yönünde araştırma yapılması, çekişmeli taşınmazın mahkeme kararıyla iptal edilen ve orman olarak tescil edilen 2/B parseli içinde kaldığı anlaşıldığı takdirde kullanım kadastrosu sonucu oluşan tapu kaydının geçerli olmayacağının düşünülmesi, aksi halde taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılma işlemi kesinleştiğinden sadece eylemli orman olduğu saptandığı takdirde Orman İdaresinin davasının kabulüne karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ... İdaresinin tapu iptal ve tescil istemine yönelik davasının reddine, el atmanın önlenmesi ve kal istemlerine yönelik davasının hakkında feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Ancak; Dava konusu taşınmazın güncel tapu kaydının incelenmesinde hükümden sonra taşınmazın Kadastro Kanununun 22/A maddesi uyarınca yapılan düzeltme sonucu 101 ada 39 parsel numarası aldığı ve yüzölçümünün değiştiği ve tapuya tescil edildiği, kararın bu haliyle infaz kabiliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu kapsamda, idarenin el attığı alan değişebileceğinden, taşınmazın yenileme çalışmaları sonucu oluşan yeni tapu kayıtları ve kadastro krokileri dosyaya getirtilip, fen bilirkişisinden tespit edilen yeni yüzölçümüne göre el atılan alana ilişkin koordinatları gösterir ek rapor alınması yine kamulaştırmasız el atma bedelinin yenileme sonrası oluşan yüzölçümüne göre yeniden tespiti için ise bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir....

              Yönetimi, 2488 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalan kesimlerinin tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ve davalının el atmasının önlenmesine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile hazine adına tapuya tesciline ve davalının el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davalı kişi tarafından temyiz edilmiştir.. Dava, kesinleşen orman sınırlama haritası içinde kalan tapu kaydının iptali tescil ve el atmanın önlenmesi niteliğindedir....

                Ancak; Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu ...Mahalesi 109 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak, davacıya yeni oluşan 195000 ada 18, 19, 20, 21, 22, 23 ve 24 parsel sayılı taşınmazlardan pay tahsis edildiği ve davacı adına yeni tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmıştır. Bu itibarla; öncelikle, şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğünden getirtilip mahallinde yeniden keşif yapılarak imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsellerin tapu kaydı zemine uygulanıp, yeni oluşan parsellere davalı idarece fiilen el atılıp atılmadığı, fiilen el atılmasa bile kamuya tahsisli alan olarak ayrılıp ayrılmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15/11/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Köyü, ... ada 4 parsel sayılı taşınmazda 3194 sayılı Yasa'nın 18. maddesi uyarınca imar uygulaması yapıldığını bildirildiği ve Tapu ve Kadastro Müdürlüğü'nün parsel sorgulama uygulamasında yapılan sorgulama neticesinde dava konusu taşınmazın kaydının kapatıldığı anlaşıldığından, en son imar uygulamasına ait şuyulandırma cetvelleri ilgili Belediyeden istendikten, dava konusu taşınmazın imar uygulaması sonucu hangi parsellere gittiğini gösterir tüm gitti kayıtlarıyla birlikte tapu kayıtları ilgili Tapu Müdürlüğü'nden getirtildikten, imar uygulaması sonucu yeni oluşan parsellerin imar planındaki özgülenme amacı ilgili Belediye Başkanlığı'ndan sorulduktan ve şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğü'nden getirtilip, mahallinde yeniden keşif yapılarak, imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsellerin tapu kaydı zemine uygulanıp, yeni oluşan parsellere davalı idarelerce fiilen el atılıp atılmadığı, fiilen el atılmasa bile, dava konusu taşınmazlarıın imar planındaki...

                    UYAP Entegrasyonu