Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın, bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parseli mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parseli mi olduğunun ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile ... Müdürlüğünden ayrı ayrı sorularak, ...) Kadastro teknisyen ....'ün 09.01.2012 tarihli dava konusu el atılan taşınmaz bölümünü gösterir raporun dosyada bulunmadığı, sadece krokisinin bulunduğu görüldüğünden el atılan bölümü gösterir raporun eklenerek, Birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 26.....2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, orman kadastro haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafı ile desteklenen orman kadastro haritası ve tutanaklarının uygulanması sonucu alınan orman bilirkişi raporuyla kesinleşen orman sınırı belirlenip buna göre çekişmeli taşınmazın (A1), (A2), (A3), (A4) ve (A5) ile işaretlenen bölümlerinin orman sınırları içinde, geriye kalan kesiminin tahdit dışında kaldığı, 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde öngörülen orman kadastrosunun iptali için öngörülen hak düşürücü sürelerin geçtiği, davacı ... yönetiminin ; genel arazi kadastrosundan önceki hukuki sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukuki nedene dayanarak iptal ve tescil istediğinden, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının bulunmadığı, orman kadastrosunun kesinleşmesiyle taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün kamu malı niteliğini kazandığı ve mülkiyet hakkının Hazineye geçtiği, bu nedenle mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai)...

      Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın fen ve orman bilirkişi tarafından ortak düzenlenen krokili raporda (A) ile işaretlenen 1.116,10 m2 yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, davalının bu yere yönelik el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali , tescil , el atmanın önlenmesi, şerhlerin silinmesi niteliğindedir....

        Aynı Yasanın 303/2. maddesinde ''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.'' hükmü Anayasa Mahkemesi'nin 2010-71 Esas 2011-143 Karar ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girdiğinden ve Yasada çocuk için öngörülen hak düşürücü süre bulunmadığından taraf delillerinin toplanması, baba olduğu iddia edilen ... mirasçılarının belirlenerek taraf teşkilinin sağlanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi yerine uygun bulunmayan gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir....

          Aynı Yasanın 303/2. maddesinde ''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.'' hükmü Anayasa Mahkemesi'nin 2010/71 Esas-2011/143 Karar ve 27.10.2011 tarihli kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girmiş olup, yasada çocuk için hak düşürücü süre artık bulunmamaktadır. Mahkemece taraf delillerinin toplanması, DNA incelemesi yapılması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi, 2-Mahkemece babalığının tespitine karar verilmesi istenilen ...'in yasal mirasçıları saptanıp bunların yöntemince davaya dahil edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanıp hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....

            Aynı Yasanın 303/2. maddesinde ''Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar.'' hükmü Anayasa Mahkemesinin 27.10.2011 tarihinde 2010/71-2011/143 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 07.02.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Mahkemece, karar verilmesinden önce Türk Medeni Kanunu'nun 303/2. maddesi hakkındaki iptal kararı yürürlüğe girmiş ve Yasada çocuk için öngörülen hak düşürücü süre artık bulunmamaktadır. Ancak davacı tarafından, davalı hakkında açılan babalığın tespitine ilişkin ...7. Aile Mahkemesi'nin 2010/1114 Esas 2011/432 Karar sayılı dosyasında davanın reddine karar verildiği ve kararın 11.02.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacılar vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R – Dava konusu 39996 ada 1 parsel sayılı taşınmazın dağıtım cetveline göre 38, 44, 88, 122, 160, 186, 200, 202, 215 ve 477 kadastro parsellerinden oluştuğu anlaşıldığından, 1)Söz konusu kadastro parsellerinin ilk tesis tarihinden itibaren tüm tedavülleri ile tapu kayıtlarının ilgili Tapu Sicil Müdürlüğünden, 2) Yukarıda belirtilen kadastro parselleri ile imar uygulaması sonucu oluşan 39996 ada ada 1 parseli birlikte gösterecek şekilde kadastro paftasının ilgili Kadastro Müdürlüğünden, İstenerek, alınacak cevaplarla birlikte...

                Mahallesi 3107 ada 65 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak, davacılara yeni oluşan parsellerden pay tahsis edildiği ve davacılar adına yeni tapu kayıtlarının oluştuğu anlaşılmıştır.Bu itibarla; öncelikle yeni oluşan parsel numaralarına ilişkin Tapu müdürlüğü yazısı ve fen bilirkişi raporu arasındaki çelişkiler giderilerek, davacılar adına oluşan taşınmazlara ilişkin doğru tapu kayıtları getrtildikten sonra, şuyulandırma öncesi ve sonrası çaplı krokiler ilgili Kadastro Müdürlüğünden getirtilip mahallinde yeniden keşif yapılarak imar uygulaması sonucu oluşan yeni parsellerin tapu kaydı zemine uygulanıp imar uygulaması öncesindeki taşınmaz ile aynı yerde kalıp kalmadıkları tespit edildikten sonra, yeni oluşan parsellere davalı idarece fiilen el atılıp atılmadığı, fiilen el atılmasa bile kamuya özgülenip özgülenmedikleri araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan...

                  Ancak; 1)Dava konusu taşınmaz ile somut emsal taşınmazın 2012 ve 2013 yıllarındaki Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan m2 değerleri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Müdürlüğünden getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi oldukları ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup, alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, asıl davanın 29.08.2012 tarihinde, aynı taşınmazın diğer paydaşı tarafından açılan ve asıl dava ile birleştirilmesine karar verilen ......

                    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Dava, kadastro sonucu oluşan tapu kaydının kadastro öncesi nedene dayalı iptal ve tescil istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 16.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 16.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 17.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                      UYAP Entegrasyonu