Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davalı tarafından davacı aleyhine bonoya dayalı yapılan takip dosyasında alacaklı vekilin 05.01.2005 tarihinde icra tutanağına geçen beyanında borçludan 27.355.000.000 TL 'nin haricen tahsil edildiği, takip miktarının diğer kısmının icra yoluyla tahsil edildiği, davacı borçlunun takipten önce veya takip sırasında menfi tespit davası açmadığı, bu durumda, borçlu olmadığı halde takip konusu parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalan borçlu, ödeme tarihinden itibaren 1 yıl içinde mahkemede alacaklıya karşı istirdat davası açıp ödenen parayı geri isteyebileceği, bu bir yıllık sürenin hak düşürücü süre olup, sürenin geçirilip geçirilmediği mahkemece re'sen dikkate alınacağı, somut olayda, cebri icra yoluyla ödemenin ve/veya davalı/alacaklı vekilinin beyanına göre haricen ödemenin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde istirdat davasının açılmadığı, bu nedenle iş bu davanın İİK.'...

    Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan ve cebri icra baskısı altında haksız yere ödenen bedelin tahsili (istirdat) istemine ilişkindir. ... 5. Tüketici Mahkemesince, açılan dava her ne kadar istirdat davası ise de davanın dayanağının ... Tüketici Sorunları Hakem Heyeti Başkanlığı kararına dayalı olarak yapıldığı iddia edilen mükerrer ödemenin iadesine yönelik olması sebebiyle 6502 sayılı TKHK'nın 70/3 fıkrası ve Tüketici Kanununun hakem heyetine ilişkin hükümlerine göre tüketici hakem heyeti kararlarının bağlı bulundukları tüketici mahkemeleri tarafından denetlenmesi gerektiği, bu kuralın kamu düzenine ilişkin olup hakim tarafından resen gözetilmesi gereken bir husus olduğu, istirdata konu edilen hakem heyeti kararı ... Kaymakamlığı tarafından verildiğinden hakem heyetinin ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı şirkete avans olarak 10 adet çek verdiğini, malların teslim edilmemesi nedeniyle müvekkili tarafından dava dışı şirket aleyhine açılan menfi tespit davasının kabul edilerek kararın kesinleştiğini, 08.12.2005 keşide tarihli, 50.000 TL bedelli ve 28.03.2006 keşide tarihli, 35.000 TL bedelli çeklerin dava dışı şirket tarafından davalı ... şirketine ciro edildiğini, menfi tespit davasında davalı ... şirketine bildirim yapıldığı halde, davalının çeklere dayalı iki adet icra takibi yaptığını, ayrıca faktoring mevzuatına uygun olmayan işlemlerle çeklerin devralındığını belirterek...

        K A R A R Davacı, 15.04.2013 tarihli dava dilekçesi ile 1.784 TL ecrimisile karar verilmesini istemiş, Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.493 TL ecrimisile karar verilmiş, karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere; 1086 sayılı HUMK'un 5219 sayılı Yasa ile değişik 427/2 maddesi uyarınca 01.01.2015 tarihinden itibaren 2.080,00 TL'den az olan davalara ait yerel mahkeme kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemeyeceği öngörülmüştür. Kararı temyiz eden davacı, dava dilekçesi ile 1.784 TL ecrimisilin davalıdan tahsilini istemiş, Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.493 TL ecrimisile karar verilmiştir. Kabul ve ret edilen miktarın temyiz kesinlik sınırı olan 2.080,00 TL'nin altında kaldığı açıktır....

          Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/1526 Esas sayılı dosyasından ecrimisile hükmedildiğini, ilamın icraya konulduğunu, borca yeterli malvarlığına rastlanılamadığını, bedeli davalı ... tarafından ödenmek suretiyle satın alınan dava konusu taşınmazın alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ... adına tescil edildiğini, satış bedelinin ecrimisile konu olan taşınmazın satış bedeli ile ödendiğini ileri sürerek davalı ... adına yapılan satış işlemine ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacı ile müvekkili ... arasında birçok dava ve icra takibi bulunduğunu, ecrimisile konu olan taşınmazın müvekkilinin borçlarının ödenmesi için satıldığını, dava konusu taşınmazın alımında kullanılmadığını, müvekkili ... taşınmazı satın alabilecek gelire sahip olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....

            Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının açıldığı mahkemece yapılan tebligatla kamulaştırma işleminin başlamış olmasına ve davaya konu taşınmazın bedelinin de davanın açıldığı tarih itibariyle belirlenecek olmasına göre, bu tarihten sonraki dönem için taşınmaza haksız el atıldığı iddiasıyla ecrimisil talebinde bulunulamayacağından mahkemece; kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının açıldığı tarihe kadar olan dönem için davalı şirket aleyhine ecrimisile hükmedilmesi ...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda 01.06.2008 – 17.09.2010 tarihleri arasındaki dönem için 9.024,00 TL ecrimisile karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, düşüncesi alındı....

              Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; mahkemece ecrimisile karar verilmiş olması kural olarak doğru ise de, somut olayda davacıların taşınmazda pay edindikleri tarihlerin farklı olduğu ve aralarında pay alımlarının bulunduğu anlaşıldığından mahkemece edinme tarihleri ve payları gözetilmeden ecrimisile hükmedilmiştir. Hal böyle olunca; davacıların pay edindikleri tarihlerden itibaren ve ayrıca payları oranında ecrimisile hükmedilmesi gerekirken değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Hukuk Dairesince; “..davacı tarafından daha evvel davalı idare aleyhine açılan ecrimisil davalarının açılma tarihi olan 09.02.2009 tarihi ile davalı idare tarafından açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasının açıldığı 01.10.2009 tarihine kadar olan dönem için davalı idare aleyhine ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu tarihten sonrası için de ecrimisile hükmedilmesi...” hususlarına değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalının temyiz itirazı yerinde değildir....

                  Davacı, maliki olduğu 20 parsel sayılı taşınmazdaki depolu dükkan vasıflı 1 numaralı bağımsız bölümün depo kısmına komşu taşınmaz maliki davalı tarafından haksız olarak kiraya verilmek suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek, edindiği tarih olan 27.02.2004 tarihinden itibaren ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı, ecrimisil koşulları bulunmadığını, yükleniciden teslim aldığı şekliyle kullandığını, kötüniyetli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; çekişmeli bölümün davacıya ait bağımsız bölüm kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Çekişme konusu bölümün, onaylı mimari proje ve tapu kaydına göre kat irtifakı kurulu 20 parsel sayılı taşınmazdaki depolu dükkan vasıflı 1 numaralı bağımsız bölüm kapsamında kaldığı saptanmak suretiyle bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisile karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur....

                    Md.115 gereğince açılan davanın usulden reddine, aksi halde işbu istirdat davası açısından "paranın tahsil edilmesine dayanak olan borcun gerçek bir borç olmaması vb sebeplere dayalı olarak" tahsil edilen paranın istirdatını haklı kılabilecek bir hukuki dayanak ileri sürülmesi ve ispatlanması gerektiğinden davasının işbu davada ileri sürdüğü iddialar ise, İcra Mahkemeleri nezdinde açılması gereken İstihkak davalarında ileri sürülebilecek ve değerlendirilecek hususlar olduğundan ve bu nedenle bu iddiaların işbu istirdat davasında ileri sürülmesinin usuli ve hukuki dayanağı bulunmadığından, davacı tarafından istihkak davası açılmadığından davacı tarafından istihkak davası açılsaydı dahi "borçluyla ilgisi olunmadığına ve dolayısıyla haczedilen malların borçluyla ilgisi bulunmadığına" dair ileri sürülen iddiaların ve dava sonucunda verilecek kararın, işbu istirdat davasının esasına hukuki dayanak olması mümkün olmadığından, ... 15. İcra Hukuk Mahkemesi ...E- ... K....

                      UYAP Entegrasyonu