Anılan sebeplerle; kararın eksik incelemeye dayalı verildiği, hukuki nitelendirmenin mahkeme hakimine ait olduğu, arabuluculuk başvurusunda alacak talebinin dayanağı ortadan kalkan mahkeme kararına ilişkin yapılmış icra takibine dayalı ödemenin istenmesine ilişkin olduğu, görüşme sırasında talebin istirdat ya da sebepsiz zenginleşme olarak dile getirilmesinin mahkemeyi bağlamayacağı, önemli olanın alacak talebinin neye dayalı olduğunun belirlenmesi gerektiği, davanın istirdat davası mı yoksa sebepsiz zenginleşme davası mı olduğunu belirleme yetkisinin yerel mahkemeye ait olduğu, yine buna göre zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin mahkemece belirleneceği, bu usule uyulmaksızın sırf arabuluculuk belgesinde istirdat davası olarak yazıldığı gerekçesiyle değerlendirme yapılmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla; kararın kaldırılarak eksik delillerin ikmalinden sonra varılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi amacıyla dosyanın mahkemesine iadesine dair karar verilmiştir....
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı, davalı kooperatifin, davacının babası Hulusi Doğan'dan olan alacağından dolayı, davacının borcu üstlenmesi nedeniyle takip konusu bonodan sorumlu olduğu, dava açıldıktan sonra 15/08/2013 tarihi itibariyle borcun ödendiği, davalı tarafından dava konusu takip ile tahsil edilen asıl borç ve icra takip masrafları dışında davacıdan fazla tahsilatın yapılmadığı gerekçesiyle, davacının takip dayanağı bonodan dolayı ödeme sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, istirdat ve tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, bonodan dolayı sahtelik iddiasına dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Takibe dayanak bonodaki imzanın davacıya ait olmadığı, davaya konu dosya içindeki delillerle sabittir....
İİK.nun 72/6.maddesi uyarınca borçlu menfi tesbit davası zımnında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Görüldüğü gibi dava açıldıktan sonra ödeme yapıldığı takdirde menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşeceği anılan yasa hükmü gereğidir. Mahkemece bu ilkeler gözetilerek delillerin doğru olarak değerlendirilmesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 19.9.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacılar vekili, davalının davacılar aleyhine 3 adet çeke dayalı icra takibi yaptığını, çeklerin 25/11/2008 tarihinde davacı ...'nun aracından çalındığını, ... 3 Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından çeklerin iptaline karar verildiğini, çek iptali kararı nedeniyle davalının alacak talep edemeyeceğini, davacıların cirantalarla ticari ilişkisinin bulunmadığını, davalının kötüniyetli olduğunu belirterek davacıların icra dosyalarında çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, çeklerle ilgili olarak ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/30 Esas sayılı istirdat davasında davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay aşamasında olduğunu, davacıların istirdat davasının reddi nedeniyle borçlu olduğunun belirlendiğini hasımsız çek iptali kararının borçsuzluğu ispata yeterli olmadığını belirterek davanın reddi ile % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir....
Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, daha önce ödeme yapıldığı halde cebri icra tehdidi altında ikinci kez ödeme yapıldığı iddiasına dayalı istirdat istemine ilişkindir. ... 5. Tüketici Mahkemesince davanın tüketici hakem heyeti tarafından verilen karara itiraz mahiyetinde olduğu, istirdata konu edilen hakem heyetinin ... Kaymakamlığı Hakem Heyeti Başkanlığı tarafından verilmiş olup, ... Tüketici mahkemelerinin yargı alanı içinde bulunduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir ... 5. Tüketici Mahkemesince ise davalının ikametgahının ... olduğu gibi, ... ilçesinin ......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gönen(Balıkesir) Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 22/11/2013 NUMARASI : 2013/114-2013/558 Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı yanın, müvekkilinin keşidecisi olduğu 20.00,00 TL bedelli bir adet bonoya dayalı olarak aleyhine takip başlatılması sonucu müvekkilinin Balıkesir İl Özel İdaresine karşı açtığı ve kazandığı tazminat davasındaki alacağına haciz konulduğunu ve neticeten 32.607,75 TL’nin 22/04/2009 tarihinde tahsil edildiğini, ancak geçirdiği kaza sonucunda müvekkilinin akıl zayıflığının oluştuğu, takibe konu senedin düzenlendiği tarihte de kısıtlı durumunda bulunması nedeniyle bononun geçersiz olduğunu belirterek, tahsil edilen 32.607,75 TL’nin tahsilat tarihi olan 22/04/2009 dan itibaren işleyecek...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı yanca müvekkili aleyhine kredi sözleşmesine dayalı icra takibi başlatılmış ise de, müvekkilinin takip dayanağı sözleşmede kefaleti bulunmadığını dava dışı bir krediye kefaleti bulunmakta olup takibinde de kefili olduğunu düşündüğü sözleşmeye dayalı yapıldığı kanaatiyle takibe itiraz edilmediğini, sonrasında müvekkilince davalı banka aleyhine açılan menfi tespit davasında davalının anlaşma teklifi üzerine zorunlu olarak muzeyaka halinde davasından feragat ettiğini takip kapsamında davalı bankanın alacağını önce davalılardan ...'e sonra da bu temliği feshederek diğer davalı ...'e temlik ettiğini, müvekkilinin borçlu olmadığı halde ...'...
Davalının da çekişme konusu taşınmazda 1/2 paya sahip olmasına rağmen, Mahkemece, davalının payı gözardı edilerek davacı tam malikmiş gibi ecrimisile karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; davaya konu 19 numaralı bağımsız bölümde davacının 1/2 oranında paydaş olduğu gözetilerek buna göre belirlenecek ecrimisile karar verilmesi gererkirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, Kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 05.03.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Davacılar, mirasbırakan adına kayıtlı 1872 parsel sayılı taşınmaz üzerinde muris tarafından yaptırılan lokantanın davalı tarafından işletilmek suretiyle haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek önceki davanın açıldığı 19.3.2006 tarihinden 19.3.2010 tarihine kadar olan dönem için ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, daha önce açılıp derecattan geçerek kesinleşen dava tarihine göre belirlenen aylık kira geliri üzerinden ÜFE endeksi uygulanmak suretiyle hesaplanan ecrimisile karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu dükkan niteliğindeki elbirliği mülkiyetine konu 1872 parsel sayılı taşınmazda tarafların iştirak halinde malik oldukları, taşınmazın ise davalı tarafından lokanta olarak işletilmek suretiyle kullanıldığı, daha önce taraflar arasında ecrimisil istekli davada ... 3....
esas alınmak suretiyle ecrimisilin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı, 2652 parsel yönünden murisin ölüm tarihinden davalı tarafından dava dışı kişiye devir tarihine kadar olan ecrimisile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde fazla ecrimisile hükmedilmiş olmasının doğru olmadığı" gerekçesiyle bozulmuş, bozma kararına karşı davalı Mustafa Kemal karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Ne varki, mahkemece bilirkişilerin 2652 sayılı parseli de dahil ederek yaptıkları ecrimisil hesabından mahkeme hakimince anılan taşınmaz için belirlenen ecrimisil miktarı çıkarıldıktan sonra kalan miktar üzerinden hüküm kurulmuş olup Dairenin yazılı şekilde bozma kararı maddi yanılgıya dayalıdır....