Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, davacı alacağının 05.01.2010 tarihli belgeye dayandığı gözetildiğinde, alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

    İcra Müdürlüğünün 2014/11275 esas sayılı icra takibine davalının itirazının iptali ile takibin devamına, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; ... diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, ... hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminatla mahkûm edilir” hükmü öngörülmüştür. Buna göre, itirazın iptali davalarında tarafların talebi halinde icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekmektedir....

      Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Taraflar arasında icra inkar tazminatının şartlarının oluşup oluşmadığı uyuşmazlık konusudur. İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir....

        Davacı vekili, davalının 2012 yılına ilişkin sulama bedelini ödememesi nedeniyle icra takibi başlatıldığını, davalının yapılan takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı, arazilerini ... Çayından suladığını belirterek, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiş, ayrıca asıl alacak miktarı üzerinden davacı lehine % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi gereğince, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun itirazında haksız ve takibe konu alacağın likit olması zorunludur. İcra inkar tazminatının Kanuna konuluş amacı, borçlu olduğu miktarı bilebilecek veya bu miktarı tayin edebilecek durumda olan borçlunun, ödeme emrinin tebliği üzerine borcunu inkar etmesini önlemektir....

          İcra Müdürlüğü'nün 2021/37 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalının, vekili marifetiyle icra müdürlüğüne verdiği dilekçe ile borca, ferilerine ve takibe itiraz ettiğini,takibe itirazının iptali icra takibinin 74.800 TL asıl alacak ve ferileri yönünden devamına, davalının alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacılar 16.10.b2006 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahipleri olarak kısmi dava ile almadıkları maddi tazminata ilişkin alacaklarının genel haciz yoluyla tahsili için başlattıkları icra takibine, borçlunun itirazının iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece itirazın iptali ile takibin 39.673,91-TL işlemiş faiz yönünden devamına ve bu alacağın %40 icra inkar tazminatı ile tahsiline karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir. Mahkemece icra inkâr tazminatına karar verilmesi hatalıdır....

            İcra Müdürlüğünün.... sayılı dosyasında ödediği icra inkar tazminatı ile ferileri toplamı 18.487,96 TL'nin tahsili için takip başlattığını, davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, sebepsiz zenginleşme davası için öngörülen 1 yıllık hakdüşürücü sürenin geçirildiğini, müvekkilinin başlattığı takibe itiraz edilmesi üzerine açtığı itirazın iptali davasında hüküm altına alınan asıl alacak ve icra inkar tazminatı ile tüm ferilerini tahsil ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; "Davacı vekili, Ankara 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin ... sayılı ilamı ile alacak ve inkar tazminatına hükmedildiği, Yargıtay 15....

              Uyuşmazlığın çözümü yargılamayı gerektirdiğinden ve tazminat tutarı belirgin (likid) olmadığından, olayda uygulama yeri bulunmayan İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi gereğince davalının icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Yerel mahkemece, açıklanan yön gözetilmeyerek, davalının icra inkar tazminatı ile de sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekirse de belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasının 1-numaralı bendinde geçen icra inkar tazminatına ilişkin "a-%20 icra inkar tazminatı olan .. TL'nin davalı ... Müdürlüğünden alınarak davacıya verilmesine” ve 2-numaralı bendinde geçen icra inkar tazminatına ilişkin "a-%20 icra inkar tazminatı olan ......

                İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez....

                  Mahkemece, toplanan kanıtlar, davacıya ait işyeri ve ... kayıtları ile bilirkişi raporuna dayanılarak itirazın iptali ile takibin devamına ve asıl alacağın %20 si olan 603.50 TL icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yasaya uygun şekilde itirazın iptali ile icra inkar tazminatının hüküm altına alınması isabetlidir. Ancak davacı dava dilekçesinde talep ettiği icra-inkar tazminatı miktarını rakamsal olarak açıklayıp harcını yatırmadığı halde mahkemece hükmedilen icra-inkar tazminatı oranının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken icra-inkar tazminatına rakamsal olarak hükmedilmiş olması hatalı olup, bozma nedenidir. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, düzeltilerek onanmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu