Ancak; 1)Ecrimisilin dava tarihinden geriye doğru hesap edilmesi gerektiği ve dava tarihinin 05.02.2010 olduğu halde, 2010 yılının tamamı için ecrimisil hesaplayan bilirkişi raporuna göre fazlaya hükmedilmesi, 2) Dava konusu taşınmazın davalı idare tarafından el atılan ve bedeline hükmedilen bölümünün 4721 sayılı TMK'nun 999. maddesi uyarınca tapudan terkinine ilişkin hüküm kurulmaması, Doğru görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki, eldeki dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi, taraflar arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil yönlerinden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan rapor uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesi ve bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, el atılan taşınmaz, yol durumuna dönüştürüldüğünden, 4721 sayılı T.M.K’nun 999.maddesi uyarınca tapudan terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 13.03.2015 gün ve 29294 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 gün ve 2013/95-2014/176 sayılı kararı ile; 6487 sayılı Yasanın 21. maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun başlığı ile birlikte değiştirilen geçici 6. maddesinin on üçüncü fıkrası "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihlerini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle Anayasanın 2 ve 35. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Dava; mülkiyet hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, "İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” kenar başlıklı 995 inci maddesi hükmüne göre; “İyiniyetli olmayan zilyet, geri vermekle yükümlü olduğu şeyi haksız alıkoymuş olması yüzünden hak sahibine verdiği zararlar ve elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında tazminat ödemek zorundadır.” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Mülkiyet hakkının içeriği” kenar başlıklı 683 üncü maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre; “Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.” 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, "Yararlanma, kullanma ve koruma" kenar başlıklı 693 üncü maddesine göre; “Paydaşlardan her biri, diğerlerinin hakları ile bağdaştığı ölçüde paylı maldan yararlanabilir ve onu kullanabilir.” 2....
Az yukarıda açıklandığı üzere kira sözleşmesi 6098 sayılı TBK'nda düzenlenmiş olup, davalılar arasında yapılan kira sözleşmesinin kendisi yönünden bağlayıcı olmadığını ileri süren davacı bakımından açtığı davanın, farklı yasa ve koşullara tabi bulunan kiralananın tahliyesi ve kira alacağı istemine ilişkin olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu durumda, anılan bu isteğin 4721 sayılı TMK hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı HMK'nın 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu açıktır....
Ne var ki, ileri sürülen isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 683/2. maddesinden kaynaklandığı ve taşınmazın aynına (mal varlığına) yönelik bulunduğu gözetildiğinde, davanın HMK'nın 2. maddesi kapsamında kaldığı ve görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu tartışmasızdır. Bilindiği üzere, görev kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması zorunlu bir usül kuralıdır. Hâl böyle olunca, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası hakkında hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın ...... Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki, eldeki dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur. Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi, taraflar arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil yönlerinden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir....
Hukuk Dairesinin 09.04.015 gün ve 2015/118 E.-2015/5515 K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra işin esasının incelenmesinde; Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davalı idare vekilinin ecrimisil ve manevi tazminat davası temyizi yönünden; Hükmedilen ecrimisil miktarı ile manevi tazminat miktarı ayrı ayrı karar tarihi itibarıyla 1.820,00 TL.sını geçmemektedir....