Vekili,ve T5 A.Ş. vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkili ile davalı şirketlerden T7 Şti, arasında 29/03/2014 tarihinde Yalova ili Termal ilçesi Killi Orman Mevkii adresindeki G22D14C2D pafta, 3015 ada, 1,4,5,6 ve 7 parsellerinin 7/3650 hissesinin satışına ve kullanımına yönelik YVK 1009 sözleşme numaralı hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi adı altında devre tatil sözleşmesi imza edildiğini ve 13.125,00 TL ödendiğini, 28/10/2016 tarihinde müvekkili ile diğer davalı T5 A.Ş arasında Yalova ili Termal İlçesi Killi Orman Mevkii adresindeki G22D14C2D pafta, 424 ada, 23,25 ve 27 parsellerden 7/3650 hissesinin satışına ve kullanımına yönelik YVK 1009A sözleşme numaralı hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi adı altında devre tatil sözleşmesi yapıldığını ve aynı tarihli yapılan protokolle YVK1009A numaralı sözleşmeye aktırıldığını ve...
Davacı, davalı ile devre tatil sözleşmesi imzaladığını ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını ileri sürerek, sözleşmeden caydığını belirtmek suretiyle yapılan ödemelerin iadesi ile ödenmeyen bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş; davalı, davacının üyeliğinden kaynaklanan 2012 yılı kullanım hakkını kiraladığını ve bu kiralama bedeli olan 800 Euro’nun davacıya imzası karşılığında nakden ödendiğini, artık davacının sözleşmeden caymasının iyiniyet kaideleri ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini dilemiş; mahkeme ise, satın alınan tatil hakkının tecrübe- muayene edilmemiş olması nedeniyle cayma hakkının olduğunu benimsemiş ve davalının devre tatil hakkının davacı tarafından kiralandığı yönündeki iddiasına, 10 yıl süreli sözleşmede toplam bedelin 3500 Euro olması, yıllık bedelin ise 350 Euroya eşit olacağı dikkate alındığında devre tatil hakkını her yıl kiraya verecek olan tüketicinin 10 yılda 8000 Euro elde edeceği, 3500 Euro sözleşme bedeli düşüldüğünde 4500 Euro net...
Dava, devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Davacı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre birkısım ödemeler yapmasına rağmen devre tatil hakkını kullanamadığını, bu nedenle ödemiş olduğu bedellerin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Dosya içerisinde mevcut 05.01.2012 tarihli ve "Devre Tatil Sözleşmesi" başlıklı belgede davalı ... yetkili satıcı acenta yetkilisi, diğer davalı ... ... İnş.Tur. Tic.San. A.Ş. ise sağlayıcı sıfatıyla gösterilmiş olup, dosya içerisindeki '... ... ... Clup üyeliğine hoşgeldiniz' başlıklı ve “Bakım Aidat Bedeli" açıklamalı makbuzda davalı ... ... İnş. Tur. Tic. San. A.Ş.'nin kaşe ve imzasının yer aldığı görülmektedir. Yasa gereği davacının cayma hakkını kullanma süresinin hizmetin verildiği tarihten başlayacağı ve davacı tarafından devre tatil hakkının kullanılmadığı anlaşılmakla davalı ... satıcı, davalı ... ... İnş. Tur. Tic. San....
A.Ş.nin bu oteldeki odaları haftalık devre tatil olarak pazarlama ve satış işi ile bunun organizasyonunu üstlendiği, satışa sunulan devre tatil haftalarının tanıtımı, pazarlaması ve satışının yapılması ile satış bedellerini ... şirketine ulaştırmaya yetkili ve yükümlü kılındığı düzenlenmiştir. Davaya konu devre tatil sözleşmesinde de, tesis sahibi olarak ... AŞ.nin, yetkili satıcı olarak da ... AŞ.nin isimleri yazılıdır. Ayrıca, 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/3 maddesinde; İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 2011/5100-15500 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu açıklanmıştır. O halde, yetkili satıcı ve acenta olan davalı ... AŞ:nin de devre tatil sözleşmesi gereğince sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, yanlış değerlendirme ile davalı ... AŞ....
beklenemeyeceğini göstermekte olduğunu,15/02/2020 tarihte tesise gelerek derhal tahsisi yapılmasını talep etmiş olduğunu, davacının kabul ve taahhüt ettiği 2013 yılından buyana 7 yıldır uyduğu devre tatil sözleşmesi'ne ve dönerli sistemle dönüşümlü kullanım planlamasına aykırı davranmış olduğunu, kısaca davacnın zaten olmayan bir hakkı kullanamadığı için zarar gördüğü iddiasında bulunup bunları yaparken 2 yılık aidat borcunu ödemediğini, 2019- 2020 yılları aidat borçları ödenmeden tahsis talebi sözleşmeye aykırı bulunduğu, davacının taşınmazı devre mülk değil; sözleşme ile devre tatil'e tahsisli olup davacının 1/35 pay sahibi olduğu taşınmazın; ek/2 tapu senedi ve tapu siciline göre devre mülk olmadığı davacı taşınmazın satın aldığı 1/35 hissesini devre tatil hakkı maksatlı yönetiminin planlamasına uyun ve dönüşümlü kullanmayı belirlenmiş aidatı ödemeyi devre tatil sözleşmesinin 7 ve 8C maddeleri ile kabul ve taahhüt ettiğini, hal böyleyken davacının şimdi bu iddiaları kanuna, yönetmeliğe...
Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği'nin 7. Maddesinde belirtilen sözleşmelerin kurulmasından itibaren on dört gün içinde davacının cayma hakkını kullanmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu deliller birlikte değerlendirildiğinde sözleşmenin feshine ilişkin haklı sebep olmamakla birlikte; 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nin 15/3. maddesi gereğince davalı tarafından devremülke konu taşınmazın zilyetliğinin devri ispatlanamadığından sözleşmenin iptali yerindedir....
Turizm ve Ticaret A.Ş. nin yönetim kurulu başkanı, sanık ...’ın ise yönetim kurulu üyesi oldukları, adı geçen şirketin Muğla ili, Bodrum ilçesi, Türkbükü köyünde devre tatil sitesi sahibi olduğu, katılanın 30 yıl süreyle kullanmak üzere adı geçen şirket ile 2004 yılında devre tail sözleşmesi imzaladığı ve ücretini peşin olarak ödediği, devre tatili 2009 yılına kadar düzenli olarak tatil için kullandığı ancak, sanıkların 2009 yılında bahse konu tatil sitesini üçüncü kişilere satmaları nedeniyle sonraki yıllarda haklarını kullanamadığının iddia edildiği somut olayda, katılanın bahse konu sözleşmeyi 15/10/2004 tarihinde yapmış olması ve ücretini de 01/11/2004 tarihinde ödemesi karşısında suç tarihinin menfaatin temin edildiği tarih olan 01/11/2004 tarihi olduğu, sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçunda suç tarihinden hüküm tarihine kadar zamanaşımı süresi yönünden sanıklar lehine olan 765 sayılı TCK'nın 504/1, 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince 7 yıl 6 aylık kesintili zamanaşımı süresinin...
Dava; taraflar arasında imzalanan Terma City Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi kapsamında cayma hakkının kullanılması sebebiyle ödenen sözleşme bedelinin tahsili talebinden ibarettir. Davalı Kuşadası... A.Ş davanın reddini savunmuş, mahkemesince her iki davalının ödemelerden sorumluluğu yoluna gidilerek hüküm kurulmuştur. 6100 s.HMK.nun 50.m.sinde devre tatil sözleşmeleri ve sözleşmenin usul ve esasları,tüketicinin yasal hakları ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.Bu yasal düzenlemey göre,devre tatil sözleşmesi, bir yıldan uzun süre için kurulan ve tüketiciye bu süre zarfında birden fazla dönem için bir veya daha fazla sayıda gecelik konaklama imkânı veren sözleşmelerdir.Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir.Devre tatile konu taşınmazın ön ödemeli satılması durumunda, devir veya teslim tarihine kadar tüketicinin herhangi bir gerekçe göstermeden sözleşmeden dönme hakkı vardır....
Davacı ödediği devre tatil sözleşmesi bedelinin tahsili istemiyle 07.03.2011 tarihinde eldeki davayı açmış, davalı ise cayma hakkı süresinin sözleşmenin tesiste imzalandığı tarihte başladığını, cayma hakkının kullanım süresinin geçtiğini savunmuş, mahkemece dava açıldığı tarihte henüz kullanım süresi başlamadığından erken açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesi 16.08.2010 tarihinde imzalanmış ;sözleşmede kullanım dönemi 33. Hafta Güneş 1.Dönem, kullanım başlangıç tarihi 13.08.2011 olarak kararlaştırılmış olup dosya içeriğinden davacının davalıya ait tesislerden hiç faydalanmadığı, sözleşmeye bağlı bir kullanım bulunmadığı anlaşılmıştır....
Davalı tarafın sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiği sonucuna varılmakla, karar verilmesine yer olmadığına dair kurulan hüküm nedeniyle davacı yararına vekalet takdiri gerekir. İlk Derece Mahkemesince maddi tazminat talebinin reddi nedeniyle davalı yararına vekalet takdir edilmiş, ancak konusuz kalan talep nedeniyle yukarıda açıklandığı üzere davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu husus gözardı edilmiştir. Davacı bu nedenle istinaf talebinde haklıdır....