Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

KARAR Davacı, sokakta yürürken davalı şirketin elemanlarınca isim ve soyisminin alındığını, bir hafta sonra da devre tatil kazandığı söylenerek şubeye çağrıldığını, ısrar üzerine davalı şirketin Kuşadasındaki şubesine gittiğini, davalı elemanları tarafından ablukaya alındığını, hulüs ve saffetinden yararlanılarak kendisine devre tatil sözleşmesi ve eklerinin imzalatıldığını ve 700 Euro peşinatı sözleşme anında ödeyip bakiyesi içinde senetleri imzaladığını, kendisine iki odalı daire vaat edilmesine rağmen 15.7.2007 tarihinde tesise gittiğinde vaat edilen dairenin verilmediğini, akabinde 24.7.2007 tarihli ihtarla sözleşmeyi feshettiğini ileri sürerek devre tatil sözleşmesinin iptalini, 6.950 Euro bedelli 36 adet senetlerin iptalini, ödediği 700 Euronun tahsilini istemiştir. Davalı, sözleşmenin kapıdan satış niteliğinde olmadığını, davacının tatil köyünü gezerek ve görerek serbest iradesi ile sözleşmeyi imzaladığını savunarak davanın reddini dilemiştir....

    kapı nolu evin 30.4/29.5 dönemini kapsayan devre tatil hakkına sahip olduğunu, 14.2.2005 tarihli yazı ile davalının yenileştirme ve iyileştirme kapsamında siteye 11.557.000.000 TL. harcama yaptığını ve bundan devre tatil hakkı sahiplerinin paylarına düşen kısmın ödenmesini istediğini, sözleşmeye göre devre tatil hakkı sahiplerinden devre tatil servis bedeli istenebileceğini, davalının belirlediği devre servis bedelini de ödediklerini, kapasite artırma ve ek gelir sağlamayı amaçlayan otel, havuz gibi harcamaların kendilerinden istenemeyeceğini, bunun 4077 sayılı yasa ve yönetmelik hükümlerine, hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu bildirip, davalıya yenileme katkı payı adı altında ödeme yapılmaması gerektiğinin tespitiyle yaratılan muarazanın menine ve borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir....

      KARAR Davacı,16.08.2010 tarihinde davalı şirket ile devre tatil sözleşmesi imzaladığını, sözleşmede karalaştırılan 3.000 Euro peşinat 2.500 Euro bedelli iki adet senet ve 630,00 TL yıllık kullanım bedelini ödediğini,devre tatil kullanım hakkının başlangıç tarihi 13.08.2011 olup, bu hakkını kullanmadığını belirterek ödediği toplam bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; cayma hakkının günlük tecrübe ve muayene süresi başlangıcının kullanıma başlama tarihi olacağı, bu durumda dava açıldığı tarihte sözleşme askıda olup, davacının cayma hakkı süresi başlamadığı gerekçesi ile davanı reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

        Mahkemece, sözleşmenin tatil yapılacak tesislerde yapıldığı, davacının tesisi görmeden sözleşeme yapıldığını ileri süremeyeceği, cayma hakkından yararlanamayacağı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, tatil bedelinin büyük kısmını ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, ödeme planının ağırlığının fesih için gerekçe olamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.  Devre tatil sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden olmayıp atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır....

          Hukuk dairesinin 02/06/2016 tarihli 2015/8972 esas 2016/14234 karar sayılı ilamınında bu doğrultuda olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerin geçersizliğinin tespitine, sözleşme yönünden yapılan ödemelerin iadesi ve sözleşmeye aykırı tapu devri nedeniyle ödenmek zorunda kalınan ait tutarlarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir. Davalıların istinaf sebeplerinin incelenmesinde, Dava, davacı tarafından imzalanan devre tatil satış sözleşmesinin iptali, sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki devre tatil satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapu dava tarihinden önce 28/01/2016 tarihinde davacıya verildiği görülmüştür....

          Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde kuşadasında bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra ,davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullandığında, vaad edilen şartları 2010/14047 2011/12953 taşımadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını , yapı kullanım izin belgesinin bulunmadığını öğrendiğini belirterek, sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin 145-146 parsel üzerinde bitmiş, 154 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; -Sözleşme yerel mahkeme tarafından hatalı nitelendirildiğini, davaya konu sözleşme bir devre mülk sözleşmesi olmayıp, devre mülk sözleşmesinin unsurlarını da taşımadığını, evre mülk kat mülkiyeti kanununda düzenlenmiş olup bu durumda Yerel Mahkeme davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakamadığını, işbu sözleşmenin unsurlarını taşır surette 6502 Sayılı Kanun'da 50. Maddede sahibine ayni hak sağlayan devre tatil sözleşmesi düzenlendiğini, -Dava konusu sözleşme 6502 Sayılı Kanun'da 50....

            KARAR Davacı, davalı ile 17/12/2015 tarihinde devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, devre mülkün tesliminin yapılmadığını belirterek 17.12.2015 tarihli devremülk sözleşmesinin iptalini ve sözleşme sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir....

              Etaptaki tüm devreleri tamamlayacağını, 31.12.2010 tarihi itibarıyla devre mülkü teslim etmeyi kabul ve taahhüt etmiş, 9. madde hükmü uyarınca devre mülk dairesinde devreye bağlı kat irtifakı tapusunun devredileceği, 10. maddede sözleşmenin fesih durumunda tüketicinin % 20 oranında cezai şart ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Yapılan adi yazılı sözleşme içeriklerine göre tatil konusu yerde tapu devri ve kat irtifakı kurulması taahhüt edildiğinden sözleşme bu niteliği itibariyle devre mülk satış vaadi sözleşmesidir. Bu itibarla, somut olayda Sözleşme, devre tatile ilişkin olmayıp devre mülk satışına yönelik olduğundan bu nitelikteki sözleşmelerin tapuda resmi şekilde yapılması zorunludur. Aksi halde yapılan sözleşme geçersizdir. Devre mülk dahi olsa taşınmaz satışı resmi şekil şartına tabidir. Adi yazılı şekilde yapılan bu sözleşme Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan açık düzenleme uyarınca geçersizdir....

                K A R A R Davacı, davalı ...Ş. den 19.09.1996 tarihli sözleşme ile ...Tatil Köyündeki E 73 ve 74 nolu studyo lux dairelerin her yılın 37. haftasına karşılık gelen devre tatil hakkını 01.08.1997 tarihinden itibaren 31.12.2026 tarihine kadar kullanmak üzere anlaştıklarını, satış bedelini ödeyerek 05.08.1997 tarihinde sertifika aldığını, bu hakkın tapuya irtifak hakkı olarak tescil edildiğini, devre tatil ünitesini diğer davalı Voyage’nin 1999 tarihi itibariyle 12 yıl süre ile kiraladığını, her iki davalının da sözleşmeden kaynaklanan hakların devam edeceğini yazılı olarak bildirdiklerini,2004 yılına kadar bu haklarını kullandıklarını ancak 2004 yılında kendilerinden fahiş ödemeler talep edildiğini, bu talebin kabul edilmemesi nedeniyle tesislere sokulmadıklarını,bu nedenlerle tatil hakkının bulunduğunun tespiti ve tapunun beyanlar ve şerh sütununa tescilini, 4.620 YTL maddi ve 15.000 YTL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden tahsil tarihine kadar temerrüt faizi ile davalılardan müteselsilen...

                  UYAP Entegrasyonu