Somut uyuşmazlıkta, davacının her ne kadar 4 adet devre tatile ilişkin sözleşme imzaladığından bahisle tüketici kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, dosya içerisinde mevcut bulunan sözleşmeler incelendiğinde, 1.sözleşmenin ve bunu takiben yapılan tüm sözleşmelerin 1.sözleşmenin devamı niteliğinde olduğu, başka bir anlatımla ortada tek bir devre tatil sözleşmesi bulunduğu ve 1 tane dairenin kullanım döneminin belirlendiği anlaşıldığından başka bir anlatımla 1.sözleşmenin akabinde yapılan diğer 3 adet sözleşmenin 1.sözleşmenin döneminin yükseltilmesi mahiyetinde olduğu anlaşılmıştır.Dosya içerisinde mevcut bulunan 09/02/2019 tarihli protokolde de tüm sözleşmelerin ilk yapılan sözleşme ile ilgili olduğu dönem yükseltmesine geçiş yaptığı ve 1. Sözleşme uyarınca yapılan ödemelerin diğer sözleşmelere aktarıldığı açık bir şekilde belirlenmiştir....
Adanın 3168 parselinde kayıtlı bulunan arsa üzerine inşa edilecek T3 tesislerinde yer verilmesi ve sözleşme kapsamında belirlenen mesken olarak kullanıma tahsis devre mülk dairesinin devre mülk olarak satışı ile tapu devrinin şartları ve şeklinin düzenlenmesinden ibaret bir sözleşme olduğunu, bu sözleşme kapsamında davacı tarafın 18.000,00 TL'lik bir ödeme konusu olduğunu, taksitlendirme şeklinde tahsil edileceğinin taraflarla anlaşıldığını, ancak 15/10/2016 tarihinde taraflar arasında Revize Sözleşmesi yapıldığını yenileme mahiyetinde olan bu sözleşme 05/10/2016 tarihli SA-16011 numaralı devre mülk satış vaadi sözleşmesinin bir parçası olup o sözleşmenin 3, ve 4....
Tatil bedeli ile kalan 16 yıl için 17.760 TL. Maddi tazminatın ve 5.000 TL. Manevi tazminatın reoskont faizi ile ödetilmesini istemişlerdir. Davalı ..., tesisin diğer davalı tarafından kira sözleşmesine istinaden işletildiğini, bilahere üst hakkının devralındığını, kendilerinin sorumluluğu kalmadığını, kaldı ki devre tatil sözleşmesini dava dışı ... şirketi namına imzaladıkları için kendilerine husumet düşmeyeceğini savunmuş, diğer davalı ...AŞ devre tatil sözleşmesinin tarafı olmadıklarını,daha önce kira sözleşmesine istinaden devre tatil hakkını kullandırdığını,üst hakkını devralarak burada tesisi inşaa ettiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sözleşmenin iptali ile, davacının yararlanamadığı 2004 yılı devre tatil bedeli 1.110 TL.nin dava tarihinden 17.760 TL....
Mahkemece sözleşmenin feshi nedeniyle davacının ileriye yönelik kullanamayacağı yıllar için uzman bilirkişi tarafından devre tatil hakkının tanındığı tatil köyü ile aynı düzeyde başka bir tatil yerinde sözleşmede tanınan haklar çerçevesinde tatil yapmanın getireceği masraflar hesap edilerek bulunan miktarın ödetilmesine karar verilmişse de, tarafların sözleşme bedelini döviz üzerinden kararlaştırmış oldukları ve böylece ilerde olabilecek bir fesih durumunda Türk Lirasının enflasyonist etkenler nedeniyle değer kaybetme olasılığına karşı tedbir almayı hedefledikleri, nitekim sözleşmenin kurulduğu döviz cinsinden para biriminin sözleşme tarihinden bu yana Türk Lirası karşısında değer kazanmış olduğu da gözönüne alındığında, her bir sözleşme yönünden ayrı ayrı olmak üzere, devre tatil için ödenen tüm sözleşme bedelinin, sözleşme süresi içindeki tatil hakkının kullanılamadığı zamana isabet eden kısmı oranında tazminat miktarının belirlenmesi, olayın ve devre tatil sözleşmelerinin tipik özelliklerine...
Mahkemece, taraflar arasında 30.09.2012 tarihinde devremülk satış vaadi sözleşmesi tanzim edildiği, sözleşme içeriğinden söz konusu sözleşmenin devre tatil satış sözleşmesi olduğu, cayma hakkına ilişkin sürenin tatil hakkı kullanıldıktan sonra işlemeye başlayacak ve bu süre içerisinde sözleşmenin askıda olduğu, davacının sözleşme tanzim edildikten sonra hizmetin ifasından önce her zaman cayma hakkını kullanabileceği, cayma hakkının kullanımına ilişkin sözleşmede düzenlemenin yer almadığı ve süresinde cayma hakkının kullanıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....
Davacı, bedava tatil çıktığı söylenip davet edildiği otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 2.8.2000 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını, tesisin işletme ruhsatınını bulunmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, anılan sözleşmenin kapıdan satış şeklinde yapıldığının kabulü gerekir....
olduğu ve süre ile sınırlı olmadığının anlaşılacağını, bu sebeple satış bedelinin 11 yıllık kullanım hakkı verdiği ve bunun 6 yıllık kısmının kullanıldığına dair tespit isabetsiz olduğunu, bu tespit sonrası 6 yıl tesisten istifade edildiğinden bahisle oran/orantı kurmuş ve paranın ulaştığı değerden %55 indirim yaparak talep edilebilecek miktara ulaştığını, akıllara ziyan bu hesaplamanın kabulü mümkün olmadığını, çünkü dava konusu sözleşme devre tatil olmadığını, devremülk olarak satılmıştır ve sözleşme içeriğinde hiçbir yerde 11 yıllık kullanım hakkını kapsadığı yazılı olmadığını, davalı taraf, konaklamaya dair kendi şirketinin iç kayıtlarını sunmuş olup hiçbirinde davacının imzası mevcut olmadığını, davacının talimat ile alınan beyanında kulanım yaptığına ilişkin ifadenin olmadığını, bu sebeple kullanımın mevcut olduğu kabul edilerek indirim yapılmasının hatalı olduğunu, 13.12.2021 tarihli ıslah dilekçesi ve 12.06.2022 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi doğrultusunda irdeleme...
Yapılan adi yazılı sözleşme içeriklerine göre tatil konusu yerde tapu devri taahhüt edildiğinden sözleşme bu niteliği itibariyle devre mülk satış vaadi sözleşmesidir. Bu itibarla, somut olayda Sözleşme, devre tatile ilişkin olmayıp devre mülk satışına yönelik olduğundan bu nitelikteki sözleşmelerin tapuda resmi şekilde yapılması zorunludur. Aksi halde yapılan sözleşme geçersizdir. Devre mülk dahi olsa taşınmaz satışı resmi şekil şartına tabidir. Adi yazılı şekilde yapılan bu sözleşme Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan açık düzenleme uyarınca geçersizdir. Yapılan satış ve devir işleminin asgari noterde resen düzenleme şeklinde veya tapuda yetkili memur huzurunda yapılması zorunludur. O halde geçersiz sözleşme sebebiyle iki taraf aldıklarını iade sorumluluğu altındadır. Bu durumda taraflar ancak verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Geçersiz sözleşmeye dayanarak tazminat talep edilemez....
aidatların ve mahrum kalmış oldukları yıllık kira bedellerinin iadesi ile en yüksek faizin uygulanmasını talep ve dava etmiştir....
T2 24/04/2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Abantbey Yayla Tatil Köyünde bulunan ve dava dilekçesinde ada ve parsel numarası ile sözleşme kullanım devresi belirtilen taşınmaz yönünden Devre Tatil Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme konusu devre tatil bedelini ödediğini ancak davalı şirketin sözleşme gereğince projede değişiklik yaparak sözleşme konusu taşınmazın bulunduğu tatil köyünde yapımını edim olarak üstlendiği bir kısım evleri yapmadığını, bu evlerin yerine sözleşmeye ve devre tatilcilerin rızasına aykırı şekilde spor kulüpleri için futbol sahaları inşa ettiğini, sözleşmenin 10/c maddesi uyarınca müvekkilinin sadece devre servis bedeli ödemekle yükümlü bulunmasına rağmen zorunlu yenileme ve tadilat paylarının (ZYP) ödenmemesi durumunda müvekkilinin sözleşmeden doğan devre kullanım hakkından yararlanamayacağını ihtaren müvekkiline bildirildiğini, davalı şirketin uygulamasının sözleşmeye açıkça aykırı olduğunu beyanla taraflar...