"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ Uyuşmazlık; devre mülk satış vaadi sözleşmesinin feshi, ödenen bedelin iadesi ve imzalanan senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 04.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava, yabancı dil eğitimi için imzalanan sözleşmenin feshi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkin olup, tarafların sıfatı dikkate alındığında işbölümü çizelgesinde 4077 sayılı ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunlarda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararların 13. Hukuk Dairesinin işleri kapsamında değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13. Hukuk Dairesinindir. Ancak 11.04.2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2797 Sayılı Yargıtay Kanunu'nun 6644 sayılı Kanun ile değiştirilen 60. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine, 14.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yaz dönemine karşılık toplamda 30.000,00 TL bedel ödemeyi borçlandığını, sözleşmenin tanzim edildiği tarihinden bu yana taksitler halinde müvekkilce bedelin ödendiğini, davalının, sözleşmede taahhüt ettiği gibi daireyi teslim etmediğini, davalı şirketin, müvekkiline tapu teslim etmediğini, sözleşmede öngörülen bedellerin ödenmesine rağmen müvekkilin halen tapu alamadığını, ayrıca davalı sözleşmenin içeriğinde yer alan "tesis içerisinde yer alan sosyal donatılar" başlıklı taahhütlerini eksik yerine getirdiğini, davalı şirketin, devre mülk satım sözleşmesi yaptığını, Kat Mülkiyeti Kanununa göre devre mülk kullanımı 15 günden aşağı olamayacağını, davalı şirketin tüm projelerinde devre mülk tapusu kuramadığını, tüm projelerde kat mülkiyetine göre oluşturulan bağımsız bölümlerin 26 ayrı kişiye hisselendirildiğini, bu durumda bir kişinin kullanımı 13 gün olacağını, 26 hisseye ayrılmış bir bağımsız bölümde devre mülk kurulmasının hukuken mümkün olmadığını, ayrıca sözleşmenin noterde yapılması...
GEREKÇE : Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali ve ödenen tutarın iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında devre mülk sözleşmesi yapıldığına, bedele ve ödeme miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesinin, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkindir ve MK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşme, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar....
GEREKÇE : Dava, devre mülk satış sözleşmesinden kaynaklı sözleşmenin iptali ve ödenen tutarın iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasında devre mülk sözleşmesi yapıldığına, bedele ve ödeme miktarına dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasında mevcut devre mülk satış sözleşmesinin, tapulu taşınmazın haricen satışına ilişkindir ve MK'nın 706, TBK'nun 237, Tapu Kanunu'nun 26. ve Noterlik Kanunu'nun 60. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunda kuşku yok ise de 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 57 vd. maddelerinde düzenlenen ve taşınmazın müşterek payına bağlı bir hak olan devre mülk hakkına ilişkin dava konusu sözleşme, sözleşmeye konu devre mülkün tapusu resmi senet ile davacı adına devredilmiş olmakla geçerli hale gelmiştir. Ayrıca, devre mülk sözleşmesi, tecrübe ve muayene koşuluna bağlı bir sözleşmedir. Fiili teslim ve kullanıma kadar sözleşme askıda olup, cayma hakkı da teslimden itibaren başlar....
ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ)MAHKEMESİ Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen devre mülk sözleşmesinin feshi nedeniyle alacak ve menfi tespit davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı istinaf başvurusunun kabulü ile esas hakkında yeniden verdiği hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; bölge adliye mahkemesince temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar verildiği, davacı vekilince bu sefer ek kararın temyiz edildiği anlaşılmakla dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I İstinaf incelemesi sonucunda verilen karar hakkında, 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamayacağı bölge adliye mahkemesince saptanmıştır....
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava; devre mülk sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve devre mülklerin tapusunun iadesi istemine ilişkindir. Dava dilekçesi ve davacı tarafından verilen 22.02.2021 tarihli dilekçe içeriklerini incelenmesinde; davcının, davalıdan birden fazla sözleşme ile birden fazla devre mülk satın alındığı anlaşılmakta ise de, hangi sözleşmeler ile hangi devre mülklerin alındığı, devre mülklerin edinim amacının ne olduğu açık değildir. Ayrıca dava dilekçesinde 45.000,00 TL'nin iadesini isteyen davacının hangi devremülkler yönünden cayma hakkını kullandığı da anlaşılamamıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile 25/10/2014 tarihinde 12.920 TL bedelli devre mülk satış sözleşmesi imzaladığını, toplamda 500 TL ödeme yaptığını, devre mülkün tesliminin yapılmadığını belirterek 25.10.2014 tarihli devremülk sözleşmesinin iptalini, sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, sözleşme sebebi ödediği 500,00 TL'nin iadesini talep etmiştir. Davalı, cevap vermemiştir....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 18.,19. veya 46. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....
İlk derece mahkemesince, davacı tarafça, davalı ile yapılan devre mülk sözleşmelerin ve sözleşmelere istinaden imzalanan senetlerin iptaline, ödenen 15.735,00 TL'nin iadesi ilişkin dava açıldığı halde iade talebiyle ilgili kısmen kabul kararı kurulduğu ve dava dilekçesinde talep edilen davalı ile yapılan devre mülk sözleşmelerin ve sözleşmelere istinaden imzalanan senetlerin iptaline ilişkin değerlendirme yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı anlaşılmış olup 6100 sayılı HMK nın 353/1- a-6 maddesindeki ( ...talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması... ) nedeniyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiği anlaşılmıştır. Mahkemece talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması nedeniyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK.'nın 353/1- a-6 maddesi uyarınca esası incelenmeden kararın kaldırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....